Yorum: Gerçekler değil inançlar üzerine bir savaş
6 Kasım 2018Bazı bahisleri aslında kazanmak istemezsiniz. Bir yıl boyunca muhabir olarak ABD'nin dört bir yanını dolaştıktan sonra, 2016'daki başkanlık seçimleri öncesindeki tahminim, kamuoyundaki ağırlıklı görüşten ayrılmıştı. Bana göre, Donald Trump'ın Beyaz Saray'a yerleşme şansının çok yüksek olduğu açıktı. Öyle de oldu ve ben bir şişe viski kazandım.
Dost ve düşman
Üzerinden iki yıl geçti ve şu an ABD'de bir kez daha seçimler var. Bu defa ABD Başkanı değil, Kongre'nin iki kanadındaki üyeler seçiliyor. Ancak Donald Trump'ın Amerikası'nda siyaset sahnesindeki her şey aynı zamanda onunla ilgilidir. Bu yüzden seçim kampanyasına bir hayli müdahil oldu. Hatta dünyayı dost ve düşman diye ikiye ayırma amacını gerçekleştirmeye dönük çalışmalarına son haftalarda daha da ağırlık verdi. Örneğin Meksika sınırına, Irak'takinden daha fazla asker konuşlandırdı.
Bu Başkan aslında rakipleri için işleri kolaylaştırıyor. Sert ve saldırgan tavrı, abartıları ve yalanları gerçekten provokatif. Hedef aldığı insanlar da nadiren bu saldırıları cevapsız bırakıyor. Ve bu durum da Trump'ın ekmeğine yağ sürüyor. Zira bu durum Demokratların kendilerine odaklanıp ekiplerini ve programlarını revize etmekten alıkoyuyor. Trump'ın Tweet'lerine olan takıntıları yüzünden, kalan iki yıl içinde doğru politikalar izleyerek bu insanın dört yıl daha görevde kalmasını engelleyebilecek bir adayın etrafında toplanabilme şansını kaçırıyorlar.
Bu, kutuplaşan iki partili bir sistemde özellikle tehlikeli. Çünkü belli ölçüde tavize gerek duyulan koalisyonlara dayanmak zorunda değildir. Tarafların bırakın karşısındakinin haklı olabileceğini zaman zaman kabul ettiği durumlar olmasını, artık birbirini dinlemeyecek kadar bölündüğü demokrasilere zarar veren bir hâl bu.
Daha iyi argüman üzerine tartışma yok
Donald Trump’ın ülkesine bırakacağı en kalıcı sorun ise, dogmalar yerine argümanlarla tartışma yetisini bitirmesi. Zira Twitter’da sivri söylemlerin ustası şunu başardı: İnsanlar onun ağzından çıkanlara inanmak istiyor Amerika'yı yeniden büyük yapacağına inanmak istiyorlar. Güçlü bir liderin, bu kompleks ve küresellelmiş dünyanın zorluklarını uzak tutabileceğine ve bu dünyanın sorunlarını çözebileceğine inanmak istiyorlar.
İnanç bilgiden gelmez. Hakikat ile yalanlar arasındaki açık fark ve gerçekler gittikçe değer kaybediyor. Trump'ın bir yıllık seçim kampanyası ve iki senelik başkanlığının ardından karşımıza çıkan acı gerçek bu. Facebook'ta onun sesi olan sayfalar ya da Fox News bariz bir şekilde yanıldığında ve hatta en büyük taraftarı Trump'ın düpedüz yalan söylediğini fark ettiğinde bile artık neredeyse hiçbir tepki verilmiyor. Çünkü artık gerçeklerin bir değeri yok. Amerika'nın asıl problemi bu.
Gerçekler ve hakikat gözardı edildiğinde ve yalanlar gerekli bir ihlal olarak görüldüğünde, demokrasi ve özgürlük mümkün olmaz. Nihayetinde bu, demokrasi ve devlet anlayışımızın temelini sarsmaktan başka bir şey değil. Aynı zamanda otokratların sadece iktidarı ele geçirmeleri değil, iktidara tutunabilmeleri anlamına da geliyor.
Ines Pohl
© Deutsche Welle Türkçe