Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer Salı günü mültecilere tolerans gösterilmemesini öngören 63 maddelik ‘göç planını' kamuoyuna sunarken oldukça mutlu görünüyordu. 69 yaşına girdiği gün 69 Afgan'ın sınır dışı edilip ülkesine gönderildiği şeklindeki sözleri çirkin ve alaycıydı.
Seehofer'in sözlerinin üzerinden 24 saat geçmişti ki, Afganistan'dan, sınır dışı edilenlerden birinin intihar ettiği haberi geldi. 23 yaşındaki Jamal Nasser Mahmoudi Kabil'deki kampta kendini asarak hayatına son vermişti.
İntihar gibi çaresizlikten kaynaklanan bir eylemden kimse sorumlu tutulamaz. Çıkış yolu bulamayan bir kimsenin çareyi hayatına son vermekte araması karmaşık bir trajedidir. Afgan genci de bu duygularla yaşamamaya karar vermişti. Mülteci adaylarının sınır dışı edilebilmesine sevinen Almanya İçişleri Bakanı da bu intihardan sonra mutlaka acıma duygusuna kapılmıştır.
Jamal Nasser Mahmoudi'nin ne zaman intihara karar verdiği ise şahsi dramına siyasi, hatta sembolik bir anlam kazandırıyor. Bu eylem Avrupa iltica politikası tartışmalarında milat da olabilir. Üzerinde tartışılan konunun insani alın yazısı olduğu uzun zaman geri planda kalmıştı. Almanya'nın ‘hoş geldin' kültürüyle alkış toplamasından üç yıl sonra rakamlar ve hangi ülkelerden gelindiği, yola çıkan insanlardan ve neden göç ettiklerinden daha fazla konuşuluyor.
Tabu yıktı
Tartışmanın ağırlık noktasındaki kaymanın çeşitli nedenleri var. Büyük mülteci akınının yol açtığı sorunlara çözüm bulunamadığı gibi Almanya'nın ev sahipliğine açık olması da bazı mülteciler tarafından kötüye kullanıldı. Bu durumun toplumun tepkisine yol açması normal karşılanmalı. Ancak halkın tepkisinin iktidar ortağı bir partinin temsilcileri tarafından körüklenmesi şimdiye kadar Almanya'nın tabuları arasında yer almaktaydı.
Horst Seehofer bu tabuyu yıktı. Olumsuz yan etkileri onaylayarak, hatta isteyerek göze aldı. Katı tutumu ve alaycı retoriğiyle Almanya'da sadece siyasi fırtına koparmadı ama mültecilere bakışın değişmesinde de önemli pay sahibi oldu. Mültecilerin durumuna acıma duygusu köreliyor, yardımseverlik azalıyor. İçişleri Bakanı ülkeyi giderek yaptığı yardımların doğruluğundan kuşku duyacak hale getiriyor.
Jamal Nasser Mahmoudi'nin intiharı ne kadar acınılacak durumda olunduğunu gözler önüne serdi. Tıpkı 2015 yılında küçük Aylan'ın Türkiye sahillerine vuran cansız bedeni gibi. Seehofer mültecilerin ölümünden sorumlu değildir. Ama toplumunda olumsuz bir havanın oluşmasının sorumluluğu ona aittir. Adını Hristiyanlıktan alan bir partinin genel başkanı toplumu zehirlememelidir. Seehofer biran önce istifa etmelidir.
Romaniec Rosalia
© Deutsche Welle Türkçe