1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

ABD'nin paralel toplumları

Pohl Ines Kommentarbild App
Ines Pohl
2 Ağustos 2016

Cumhuriyetçilerin başkan adayı Donald Trump'ın gafları birbiri ardına geliyor. DW'den Ines Pohl, buna rağmen destekçilerinin tutumunun pek değişmeyeceğini belirtiyor ve nedenini irdeliyor.

https://p.dw.com/p/1JaFx
USA Republican National Convention in Cleveland
Fotoğraf: picture-alliance/AP Photo/M. Rourke

ABD'de Cumhuriyetçilerin başkan adayı Donald Trump'ın başı, Irak savaşında ölen Pakistan asıllı bir Amerikan askerinin ailesi ile yaşadığı polemik nedeniyle dertte. 2004 yılında Irak'ta bir intihar saldırısı sırasında hayatını kaybeden madalyalı Müslüman askerin babası Khizr Khan, Demokratların parti kongresinde perşembe günü yaptığı konuşmada Trump'ın 'Amerika için hiçbir şeyi ve hiç kimseyi feda etmediğini' söylemiş, "Gidip ABD'yi savunurken ölen cesur vatanseverlerin mezarlarına bakın. Tüm inançlar, cinsiyet ve etnik kökeni bir arada göreceksiniz" demişti. Trump'ın Cumartesi günü ABC televizyonunda Khan'a "Ben çok, çok çalışıyorum. Binlerce, on binlerce kişiye istihdam yarattım, mükemmel binalar inşa ettim. Çok büyük başarıya imza attım. Çok şey yaptığımı düşünüyorum" diye yanıt vermesi, ayrıca Khan'ın konuşma metnini rakibi Demokratların başkan adayı Hillary Clinton'ın yazar ekibinin yazmış olabileceği iması ve Khan'ın konuşması sırasında sessizce yanında duran eşine atıfta bulunarak, "Eşine bakarsanız, orada ayakta duruyordu. Söyleyecek hiç birşeyi yoktu. Belki de hiçbirşey söylemesine izin verilmemiştir" demesi başta gazi dernekleri olmak üzere geniş kesimlerin tepkisini çekti.

DW Washington muhabiri Ines Pohl, Trump'ın başkanlık yarışındaki karnesi ve Amerikan toplumundaki ayrışmayı yorumluyor:

"Washington Post, 'sarsıcı bir olay', New York Times 'aşırı şiddetli kriz' diye nitelendiriyor. MSNBC gibi liberal bir kanal ve hatta CNN tek birşeyden bahsediyor: Donald Trump, Irak'ta oğlunu kaybetmiş bir asker ailesine saldırmaya nasıl cesaret edebildi?

Cumhuriyetçilerin başkan adayının hiçbir empatiye yer bırakmayan saygısızlığı, kendi ölçütleri için bile alışılmışın dışında bir durum. Bunun nedeni, Müslüman karı-kocanın Demokratların parti kongresinde Trump'a doğrudan saldırması ve saldırının etkinliği olabilir. Çift, Müslümanlara ABD'ye giriş yasağı getirilmesi önerisini defalarca dile getiren Trump'ı 'ABD için hiçbirşey feda etmemiş olmakla' suçladı.

Ines Pohl
Ines PohlFotoğraf: DW

Kendi cephesinden eleştiri

Trump'ın tepkisi, kendisinin ne kadar tehlikeli ölçüde alıngan olduğunu, kendini köşeye sıkışmış hissettiğinde ne kadar düşüncesizce ve kontrolsüzce konuşabildiğini gösteriyor. Cumhuriyetçilerin önde gelen pek çok politikacısı için de çok ileri gitmiş oldu. Khan ailesinin arkasında durup Trump'a karşı çıkan Cumhuriyetçilerin listesi, Temsilciler Meclisi sözcüsü Paul Ryan'dan Florida eski valisi Jeb Bush'a, eski başkan adayı John McCain'e kadar uzanıyor. Başkan Barack Obama da tabii ki bu fırsatı kaçırmadı ve Trump'ı sert şekilde eleştirdi.

Bu önemli birşey. Özellikle de Donald Trump'ın sadece kabalık değil, aynı zamanda dış politika alanında hiçbir fikrinin bulunmadığını gösterdiği bir hafta sonunun ardından. Trump bir televizyon mülakatında (Kırım'ın ilhakına rağmen) aynen şunları söyledi: "Putin Ukrayna'ya gitmeyecek. Evet, sadece anlayın diye söylüyorum. Ukrayna'ya gitmeyecek. Tamam mı?" Bu gerçekten de küçültücü bir durum.

Washington'da şok dalgası

Washington eliti de şok yaşıyor. Trump'ın gafları, Cumhuriyetçilerin önde gelen siyasetçilerinde de şok dalgası yarattı.

Bu tek başına, Trump'ın destekçileri açısından pek birşey değiştirmeyecektir. Çünkü halkın geniş kesimleri Trump'ın gaflarından haberdar bile olmuyor. ABD'de medya dünyası son derece bölünmüş durumda. Televizyon alanında son derece sağ kanatta yer alan Fox News ve diğerlerinden bahsetmek mümkün. Fox, Khan ailesi ile ilgili olaydan neredeyse hiç bahsetmedi bile. Radyo alanında liberal NPR ve diğerleri var. Gazetelerin nesli tükenmek üzere ve New York Times ya da Washington Post gibi büyük liberal kuruluşlar sonuçta sadece ülkenin iyi eğitimli elitlerine ulaşıyor, ki bu kesimde Trump'a sempati zaten yok denecek kadar az.

Kendine dönüklük

Facebook, Twitter ve diğer sosyal medya kullanıcıları da sadece kendi tercih ettikleri, içinde sadece kendi görüşlerinin yer aldığı, korku ve umutların sorgulanmadığı mikro dünyalarda hareket ediyor. Bu mikro dünyada paylaşımlar kendine dönüklüğün sonsuz yankısı içinde çoğaltılıyor. Birbirinden bu kadar ayrı, birbiriyle ilgisiz bir medya dünyasında kendi fikirlerine eleştirel bir yaklaşıma da artık yer yok.

Bir ülke paralel dünyalardan oluşan bir demetten ibaret hale geldiğinde gelişmelerin ne yönde seyrettiği, ABD'deki bu seçim yılında acı ve açık bir şekilde görülüyor. Kamuoyunda skandallar değil, çözümlerle ilgilenen ortak fikir teatisi ve siyasi tartışma platformları bulunmuyor."

© Deutsche Welle Türkçe

Ines Pohl