Yaşam tarzınız kanseri tetikleyebilir
21 Haziran 2018Sağlıksız yaşam tarzı ile bağlantılı kanser vakaları son 10 yılda artış gösterdi. Bu istatistik Global Burden of Disease Cancer Collaboration isimli kanser çalışmaları yapan bir kuruluşun araştırmasının 2018 tarihli bulgularından. Örneğin sigara içme alışkanlığı ile doğrudan bağlantılı akciğer kanseri, 2016 yılında dünya çapında 2 milyon teşhis ve 1 milyon 700 bin kişinin ölümüne neden olması ile en ölümcül kanser durumunda.
Kalın bağırsak kanseri ise en sık görülen ikinci kanser çeşidi. 2016 yılında tüm dünyada yaklaşık 1 milyon 700 bin kişiye bu hastalık teşhisi konurken, 830 bin kişi de kalın bağırsak kanseri dolayısıyla yaşamını yitirdi. Araştırmacılara göre "Batı tipi" yeme alışkanlıklarının kalın bağırsak kanseri vakalarının artışında payı bulunuyor. Bu kanser çeşidinde en çok vaka Hollanda'da görülürken, hastalığa en az rastlanan ülke ise Gambiya.
Büyük ölçüde mor ötesi (ultraviyole) ışınlara maruz kalma ile ilintili cilt kanserine yakalanma riski aynı zamanda insanların ten renkleriyle alakalı "doğuştan koruma" özelliklerine de bağlı. Genetik unsurların ciddi bir rol oynadığı cilt kanserine yakalanma riski doğrudan yaşam tarzı tercihlerine bağlı olmasa da, son araştırmalar yaşam tarzı tercihlerinin bu kansere yakalanma riskini büyük ölçüde etkilediğini gösteriyor.
Bu yüzden, sigarayı bırakın, sağlıklı gıdalar tüketin, güneşten korunun ve düzenli bir şekilde egzersiz yapın.
Stresli meslekler kalbe zararlı
Hemşirelik, sekreterlik, otobüs şoförlüğü, ağır sanayi işçileri gibi stresli meslek gruplarının atrial fibrilasyon riski diğer insanlara göre yüzde 50 daha yüksek. Psikolojik olarak yüksek beklentilerin ve çalışanların iş akışı üzerinde kontrollerinin az olduğu meslek gruplarında insanlar işe bağlı olarak daha yüksek stres yaşıyor. Atrial fibrasyon en sık karşılaşılan kalp ritmi bozukluğu olmakla birlikte, inme vakalarının yüzde 30'u bu bozukluktan kaynaklanıyor.
Atrial fibrasyonun semptomları arasında çarpıntı, yorgunluk ve bitkinlik, baş dönmesi ve nefes darlığı bulunuyor. Eğer stresli ve talepkar bir işiniz varsa, kendinize iyi bakmayı ihmal etmeyin: Meditasyon ve yoga gibi farkındalık egzersizleri ile düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme stres düzeyinizi azaltmaya yardımcı olacaktır.
Mutfak havluları dostunuz değil
Birçoğumuz mutfak havlularının aynı zamanda milyarlarca mikroorganizmaya ev sahipliği yaptığını bilir. Bunların çoğu zararsız olmakla birlikte aralarında zararlı olanlar da bulunuyor. Ancak birçok kişi mutfaklarına çiğ et ve balık sokuyor ve bu da bakterilerin kontamine olma riskini arttırıyor. Mikroplar mutfak havlusu gibi nemli ve sıcak yerleri sever. Bu tip ortamlarda üremeye başlayan mikropların başka ortamlara yayılması da kolaylaşıyor. Örneğin tabaklarınızı mutfak havlusu ile kuruladığınızı zannederken, milyonlarca bakterinin yayılmasına neden oluyor olabilirsiniz.
Son araştırmalara göre evlerin boyutu ve içinde yaşayan fertlerin sayısı arttıkça, özellikle de evde çocuklar var ise, mutfak havlularında görülen bakteri sayısı artış gösteriyor. Araştırmacılara göre bazı bakteriler gıda zehirlenmesine neden olabiliyor. Bu da test edilen mutfak havlularının hijyenik olmayan ortamlarda bulunduğunu gösteriyor. Mutfak havlularının sadece kuru olduğunda kullanılması gerektiğini söyleyen uzmanlar, ideal olarak günde ya da haftada en az bir kere değiştirilmesini ve tüm mikropların ölmesi için çamaşır makinasında yüksek sıcaklıklarda yıkanmasını tavsiye ediyor. Söz konusu araştırmanın sunumu Atlanta'daki Amerikan Mikrobiyoloji Topluluğu'nun bu yılki kongresinde yapıldı.
Hastalıklarla mücadele eden gıdalar
Yediklerimizin sağlığımız üzerindeki etkisi malûm. Boston'daki Beslenme 2018 fuarında katılan araştırmacılar çeşitli hastalıklarla mücadele eden bir gıda listesi hazırladı. Örneğin ABD'deki Virginia Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre günde bir yumurta yemek kilolu ve obez insanlarda kan şekeri düzeyini ve insülin direncini iyileştiriyor. Araştırmacılara göre yumurta yemek Tip 2 diyabet riskini azaltıyor.
ABD'nin Massachusetts eyaletindeki Tufts Üniversitesi'ndeki araştırmacılara göre, günde yaklaşık 50 gram pikan cevizi tüketmek kardiyometabolik hastalıklara ve Tip 2 diyabete yakalanma riskini azaltıyor.
ABD'nin Chicago kentindeki Rush Üniversitesi araştırmacılarına göre Parkinson Hastalığı gibi nörolojik hastalıklar da yeşil yapraklı sebze ve yemiş tüketimi ile engellenebiliyor. Massachusetts Üniversitesi'ndeki bilim insanları ise yenilebilen mantarladaki kompleks karbonhidratların enflamasyonlara karşı etkin olduğunu ortaya koyuyor.
Ve son olarak kahve tiryakileri için güzel bir haber: Johns Hopkins Üniversitesi'nin 14 bin kişi üzerinde yaptığı araştırmaya göre günde en az üç fincan kahve içenlerin karaciğer hastalıklarına yakalanma riski büyük ölçüde azalıyor.
Larissa Warneck
© Deutsche Welle Türkçe