Wolfowitz'in Dünya Bankası Başkanlığı onaylandı
1 Nisan 2005Paul Wolfowitz’in Dünya Bankası Başkanlığı’na İcra Kurulu tarafından oybirliğiyle seçilmesi, adı ABD Başkanı George Bush tarafından ilk ortaya atıldığında bundan pek memnuniyet duymayan Avrupalı kurul üyelerinin de sonunda ikna edildiğinin işareti. ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in yardımcısı olarak Irak savaşının mimarlarından sayılan Wolfowitz’in aday gösterilmesi başlarda tepki toplamıştı. Paul Wolfowitz’in Dünya Bankası Başkanlığı görevini Haziran ayında James Wolfensohn’dan devralması bekleniyor.
Yapılan dünkü oylamadan sonra seçilmesinden dolayı İcra Kurulu üyelerine teşekkür eden Wolfowitz, görevi sırasındaki başlıca hedefinin kalkınma sürecindeki devletlerin dış borçlarını azaltmak olduğunu söyledi. Wolfowitz, terörizmle mücadelede yıldırıcı ilk darbeyi vurmayı savunan, demokrasiyi tüm dünyaya yaymayı hedefleyen Bush’un bu politikasını biçimleyenlerden biri olarak tanınıyor. Baba tarafından tüm akrabaları II. Dünya Savaşı’ndaki Yahudi soykırımında öldürülen Paul Wolfowitz, ABD’ye Polonyalı bir göçmen ailenin çocuğu olarak gelmişti.
ABD'ye eleştiriler
Merkezi ABD’deki iki büyük uluslararası finans kuruluşundan IMF’nin başkanlığına Avrupalı bir ekonomistin getirilmesine karşılık Dünya Bankası Başkanlığı’nın hep bir Amerikalı’ya verilmesi geleneğinin son haftalarda sık sık eleştirildiği ve uzmanların bu yöntemi profesyonellikle bağdaşmayan, antidemokratik bir tutum olarak tanımlamıştı. “Carnegie” adlı barış enstitüsünden Nancy Birdsell bu nedenle, Dünya Bankası Başkanı seçiminin gelecekte daha açık ve saydam hale getirilmesi için Wolfowitz’in Bush hükümetine danışarak bazı önlemler almasını istedi.
Dünya Bankası hisselerinin %30’una sahip olan Avrupalılar’ın, kalkınma sürecindeki devletlere her yıl 20 milyar dolara yakın kredi ve yardım dağıtan, bu kurumda daha fazla söz sahibi olmak istemeleri anlaşılır bir tutum. ABD ise kredi ve yardım kararlarında, söz konusu ülkelerin yolsuzlukla mücadele alanında sağladıkları başarının bundan böyle öncelikli ölçüt olarak kabul edilmesini istiyor.
Carnegie Mellon Üniversitesi’nden Alan Meltzer, kalkınma sürecindeki ülkelerde, yolsuzluğun ekonomik gelişmeyi frenleyen başlıca unsur olduğuna işaretle yolsuzluğu siyasi gelenek sayan devletlere bundan böyle kredi verilmemesi gerektiğini savunuyor.