Volkstimme: Merkel ilkelerini kurban ediyor
27 Haziran 2017Berlin'de yayımlanan Tagesspiegel gazetesindeki yorumda, 7-8 Temmuz tarihlerinde Hamburg'da düzenlenecek G20 Zirvesi'ne katılacak olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'da yapacağı iddia edilen olası konuşma ele alınıyor.
"Otokrat siyasetçi, kendi ülkesinde özgürlüklerin kısıtlanmasının propagandasını yapmak için bu ülkedeki özgürlüklerden yararlanmak istiyor. Hukuk devleti ilkelerine aykırı taleplerini dile getirmek için, demokratik bir hukuk devletindeki ifade özgürlüğü hakkını suistimal ediyor… Erdoğan insanları kendi çıkarına uygun olarak kullanmak üzere hapiste tutuyor. Onlara yönelik suçlamalar ne kadar ağırsa, sahip oldukları sözde değer daha yüksek oluyor. Bu tutum her türlü sınırı aşıyor. Burada söz konusu olan ifade özgürlüğü veya AKP devletine yöneltilen suçlamalar doğrultusunda bir tutum sergilemek değil. Türkiye Cumhurbaşkanı Almanya'yı esir alan biri gibi davranıyor. Kamuya açık bir etkinliğe katılmasına izin vermek için hiçbir geçerli neden bulunmuyor."
Alman gazetelerinde ele alınan konulardan biri de Almanya Başbakanı ve Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin lideri Angela Merkel'in eşcinsel evliliklere yeşil ışık yakması. Koblenz merkezli Rhein-Zeitung'da konuya ilişkin şu satırlar göze çarpıyor:
"Angela Merkel, yine hiç beklenmedik bir şekilde tutumunu değiştirdi. Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Sol Parti yıllarca eşcinsellerin her türlü hakka ve yükümlülüğe sahip olarak evlenebilmesi için baskı yapıyordu. Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) için ise eşcinsel evliliği açılımı şimdiye kadar tabuydu. Hristiyan Demokrat Birlik partisinin lideri Merkel, federal Alman meclisinde yapılacak oylamada her milletvekilinin kendi vicdanına göre karar vereceğini ilan etti. Hristiyan Birlik partilerinden milletvekillerinin çoğu eşcinsel evliliğe karşı oy kullansa da, eşcinsel evlilik mecliste kabul edilecek. Angela Merkel böylelikle siyaseten içgüdülerinin ne kadar güçlü olduğunu kanıtlamış oldu. Yeşiller, Sosyal Demokrat Parti ve Hür Demokrat Parti, Hristiyan Birlik partilerine baskı uygulayabilmek için bu konuyu seçim malzemesi olarak kullanmayı planlıyordu. Merkel, bu konuya ilişkin duruşunu ortaya koymadan, konuyu kapattı. Bu da ince hesaplarla iktidarını sağlamlaştırmak isteyen bir siyasetçinin mükemmelliğini ortaya koyuyor.”
Magdeburg'da yayımlanan Volksstimme gazetesinde aynı konuya ilişkin şu satırlar dikkat çekiyor:
"Yeşiller, Sosyal Demokrat Parti ve Hür Demokrat Parti, eşcinsel evliliğe imkan sağlanabilmesini (seçimler sonrasındaki) koalisyon görüşmelerinin ön şartı olarak sunuyordu. Ama bir gecede Merkel’in birkaç sözüyle konu kapandı. Diğer partiler istedikleri gibi seçim kampanyası yürütsünler, Merkel buna kayıtsız kalıyor. Öne çıkmıyor, kendi tarzına da sadık kalıyor, bu yöntem bugüne kadar hep işe yaradı. Ama kendi başına aldığı kararlar, enerji politikasında veya mültecilerin kabul edilmesinde olduğu gibi, kızgınlık da yaratabiliyor. 2013 yılındaki seçim kampanyasında şuna işaret etmişti: Beni tanıyorsunuz. Elbette, bu sefer de bundan daha fazlası beklenmiyor. Bakmak, analiz etmek ve kullanmak. Almanya 2005 yılından beri bu şekilde yönetiliyor. Diğer partiler, herkesin kendi yaşam tarzı doğrultusunda bir hayat sürdürmesi gerektiğini savunurken, kamuoyu yoklamalarına göre halk da bunu desteklerken, Hristiyan Demokrat Birlik partisinin lideri Hristiyan-muhafazakâr değerleri acımasızca törpülüyor. Temel ilkeler, iktidarın sunağında kurban ediliyor. Geriye hiçbir şey kalmayıncaya kadar.”
Münih merkezli Süddeutsche Zeitung'da ise ABD Başkanı Donald Trump’ın altı Müslüman ülkeye uygulamak istediği seyahat yasağına ABD Yüksek Mahkemesi'nin kısmen onay vermesine dair bir yoruma yer veriliyor:
"Başkan böylelikle çok az sayıda Müslüman'ı uzak tutmak istiyor ama bu Trump'ın yanılsama sanatı kuralları açısından çok da sorun değil. Yüksek yargıçlar, imzaladığı kararnameyi tamamen yok saymadı. Bu da Trump'ın zaferini ilan etmesi için yeterli. Bu kötü insanlara karşı ülkesini koruduğu konusunda hayranlarını kandırabilir. Onu hiçbir koşul öne sürmeden takip eden hayranları da ona inanabilir: Kendini güçlü sanan adamın kazandığını sandığı bir zafer daha.”
© Deutsche Welle Türkçe
JD/GA