Volksstimme: İncirlik konusunda sert durulmalı
1 Haziran 2017Almanya ile Türkiye arasında yaşanan İncirlik krizinin çözümü için Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in son bir diplomatik girişimle pazartesi günü Türkiye'ye gitmesi bekleniyor. Türkiye'nin Alman milletvekillerinin İncirlik'teki Alman askerleri ziyaretine izin vermemesi üzerine yaşanan gerilim Alman hükümeti içinde de görüş ayrılıklarına yol açtı. Die Volksstimme gazetesinin yorumu şöyle:
"Hristiyan Birlik partileri, Dışişleri Bakanı Gabriel’in son bir diplomatik atakla Alman Tornadolarının İncirlik’ten çekilmesini önlemesini umuyor. Sosyal Demokratlar ise bunun işe yaramaması durumunda askerlerin derhal çekilmesi gerektiği görüşünü savunuyor. Kısacası koalisyon ortakları bu konuda görüş ayrılığı içinde. İlginç olan muhafazakarların Sosyal Demokrat Dışişleri Bakanı’na arka çıkmaları. Bugüne kadar savunulan ortak çizgi, Alman vekillere ziyaret izni verilmemesi nedeniyle askerlerin İncirlik’ten çekilmesi üzerine kuruluydu. Hristiyan Birlik partilerinin birdenbire tutuşmasının nedeni üsten ayrılma takviminden ziyade, bunun sonuçlarının ne olacağı ile ilgili. İncirlik, Almanya-Türkiye ilişkileri açısından yeni ve ağır bir yük anlamına geliyor. Türkiye Alman askerlerinin çekilmesinin yolunu açacak, peki sonra ne olacak? Ankara ile Berlin tam olarak birbirinden kopacak mı? Bunun kimse bilemiyor. Ancak Hristiyan Birlik partilerinin sert bir tutum ortaya koymaları gerekiyor. Aksi takdirde Erdoğan hemen federal hükümetin tepesine çıkabilir.”
Alman hükümeti Kabil'de en az 90 kişinin ölümüne neden olan bombalı saldırı sonrasında Afganistan’a sınır dışı uygulamasının durdurulmasına ve sadece istisnai hallerde yapılmasına karar verdi. Alman gazetelerinin birçoğu gibi Frankfurter Allgemeine Zeitung da yorumunu bu konuya ayırmış:
"Almanya’da iltica politikaları, noktası virgülüne kadar uygulamaya konulduğunda, hemen bunun ikiyüzlü bir politika olduğu söylenir. Kabil’deki terör saldırısının ardından da bu tür söylemler anında gündeme geldi. Bundan dolayı da beklenen şey oldu, Başbakan Merkel’in dediği gibi gelişmelere ‘tam olarak bakıldı’ ve Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) uzun zamandır talep ettiği sınır dışı uygulamasının fiilen askıya alınması gerçekleşti. Ancak ölçüt eğer sığınma hukuku değil, günlük gelişmelere göre politika ve etik değerler olacaksa, o zaman tüm partilerden politikacıların sürekli talep ettiği, sığınma ve göç konusunun birbirinden ayrılması mümkün olmayacaktır. Bu ancak belirli sınırlar konulduğunda mümkün olabilir. Bu ikiyüzlülük gibi gelebilir kimilerine. Ama bunun dışındaki tüm çözümler aslında ikiyüzlülüktür.”
Aynı konuda Darmstädter Echo gazetesinin yorumunda sorunun farklı bir çözümü olması gerektiği savunuluyor:
"Devlet acaba gerçekten doğru gruba yönelik iş mi yapıyor? Yüz kişiden biraz fazla Afganın sınır dışı edilmesi istenirken Arap ülkelerinden ve Afrika kıtasından binlerce kişi burada kalabiliyor. İnsanlık ve adalet hangi kriterlere göre garanti edilecek, bunu bilen yok. Sığınma hakkı bir çeşit piyangoya dönüştü. Bu durumla mücadele için en uygun olan şey bir göç yasasıdır. Aksi takdirde başka çılgın biri çıkıp bomba yağdırdığında yeni tur sınır dışı tartışmalarına girmek zorunda kalabiliriz. Kabil’e mültecilerin gönderilmesinin askıya alınması sorunu çözmüyor, sadece erteliyor.”
Der neue Tag gazetesi ise yorumunda konuya farklı bir açıdan bakıyor ve ‘Hükümet önceleri uyarılara kulak vermiş olsaydı, önceden önlem alınırdı" değerlendirmesinde bulunuyor:
“Afganistan’da güvenli bölgeler var mı? Reinhard Erös "Elbette ki" diyor: Ülkenin kuzeydoğusunda denizden 3 bin 500 ila 7 bin metre yükseklikteki Vahan Koridoru’nda, ya da güneyde sıcaklığın 50 derecenin üzerine çıktığı Registan çölünde. Bu tür açıklamalarla kimi zaman insan Afganistan’daki çocuklara yardım örgütünü kuran Dr. Erös gibi kinayeli bir konuma düşebilir. Federal hükümet eğer daha önceleri Dr. Erös gibilerinin uyarılarına kulak verseydi, belki o zaman sınır dışı uygulamalarının askıya alınması kararı çok daha önce gelebilirdi.”
© Deutsche Welle Türkçe
ÇA/BK