1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Vizesiz Avrupa için kritik gün

4 Mayıs 2016

Türkiye’nin bütün şartları yerine getirmemiş olmasına rağmen AB Komisyonu'nun vize mecburiyetinin kaldırılmasını tavsiye etmesi bekleniyor. Brüksel, mülteci krizi yüzünden zor durumda.

https://p.dw.com/p/1IhPc
Recep Tayyip Erdoğan, Jean-Claude Juncker
Fotoğraf: Reuters/F. Lenoir

Türklere vizenin kaldırılması meselesinde Komisyon yine Avrupa Birliği'nin (AB) tipik kararlarından birini açıklayacak ve ‘vize muafiyetine evet, ama…', diyecek. AB Komisyonu Türkiye'nin 72 şartı da yerine getirdiğini teyit edemeyeceğinden, Ankara'ya kriterlerin tamamlanması için mühlet tanıyacak. Komisyon şartların 60'ının yerine getirildiğini söylerken, Türkiye bütün kriterlerin tamamlandığını iddia ediyor.

Bundan böyle Kıbrıs vatandaşlarının da Türkiye'ye vizesiz seyahat edebileceklerinin açıklanması memnuniyetle karşılandı. Böylece nazik konulardan biri açıklığa kavuşmuş oldu. Türkiye'ye vizesiz seyahat hakkı bütün AB ülkeleri için geçerli olacak.

Çekinceler tamamen kalkmadı

Ancak bazı şartların şimdilik yerine getirilemeyeceği anlaşılıyor. Verilerin korunması, yolsuzlukla mücadele, terörizmin tanımlanması, Avrupa insan hakları kurallarına uyulması ve yargıda işbirliği gibi konular açıklık kazanmış değil. Komisyon başkan vekili Frans Timmermans vize muafiyetine sıcak bakmayan Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada, ‘kriterlerle oynanmayacağını ve görevin Türkiye'ye düştüğünü', söylemişti.

Aslında her şey kriterlerin nasıl yorumlanacağına bağlı. Komisyon başkanı Jean-Claude Juncker ekim ayında, “Karardan önce söylemek doğru değil ama vize muafiyeti konusunda ilerleme sağlanmasından yanayım”, demişti.

Hatalı gelişmeler eleştirilmeli

Hollandalı Avrupa Parlamentosu üyesi Kati Piri içişleri komisyonu toplantısından sonra ‘Türkiye'deki gelişmelerin görmezden gelinemeyeceğini ve Türkiye'den Avrupa'nın istikrarlı ve demokratik bir ortağı olmasını arzuladıklarını', söylemişti. Kati Piri, ‘tam üyelik müzakerelerinin devamının siyasi alıp vermelere değil reformlarda ilerleme kaydedilmesine bağlı olması gerektiğini' sözlerine eklemişti. Avrupa Parlamentosu'nun başkan yardımcılarından Alman milletvekili Alleksander Lambsdorff da vize muafiyetinin parlamentoda onaylanacağından şüphesi olduğunu dile getirmişti.

Vizenin kaldırılmasına AB hükümetlerinin de onay vermesi gerekiyor. Partisinin baskı yaptığı Almanya Başbakanı Angela Merkel ‘Türkiye'ye tenzilat yapılmayacağını' ve bu nedenle ‘imdat freni hazırlandığını' duyurmuştu. Türkiye vize kriterlerine uymadığı ve örneğin Yunanistan'daki mültecileri geri kabul etmediği takdirde vize muafiyeti dondurulabilecek. Fransa hükümeti de vize kararını geri kalma opsiyonunu savunuyor.

Gelişme tersine döndü

Yıllar süren görüşmelerin ardından 2005 yılında Türkiye ile AB arasında tam üyelik müzakereleri başlatıldığında iyimser bir hava hâkimdi. Türkiye'nin diğer Müslüman ülkelere örnek olabileceği ve Erdoğan'ın ülkesini Batı'yla bütünleştirebilecek reformcu bir lider olduğu söylenmekteydi.

Günümüzde de aynı şeyleri söylemek acaba mümkün mü? AB'nin eski Türkiye temsilcisi Marc Pierini, “Türk hükümetinin tutumunda değişiklik gözlemliyoruz. Reform ajandasıyla göreve başlayan AKP hükümeti en geç 2014'te otoriterleşmeye başladı. Fikir hürriyeti, hukuk devletliği, yargının bağımsızlığı ve Suriye savaşında izlenen politikada olduğu gibi olumsuz gelişmelere tanık oluyoruz”, dedi.

Ancak Pierini Türkiye'deki değişmeden hayal kırıklığı duyulmasına da anlam veremediğini ve bunda Avrupa'nın da payı olduğunu söyledi. Emekli diplomat “2007 – 2011 yılları arasında Almanya ve Fransa üyelik görüşmelerine karşıydı. Gelişmelerde bu tutum da rol oynamış olabilir. Hayal kırıklığı bir yana bırakılıp realiteler göz önünde bulundurulmalı. Mülteci anlaşması kazaya uğrarsa Avrupa ciddi darbe alır. Kriz sona ermeyecek ve büyük dertlere yol açacaktır”, dedi.

AB'nin Türkiye stratejisine ihtiyacı var

Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin Avrupa milletvekili İsmail Ertuğ AB Komisyonu'nun 2004 yılındaki Türkiye ile ilgili tavsiyesinde yer alan ‘Türkiye'nin AB üyeliğinin her iki taraf için de zorlayıcı olacağı' mealindeki cümleyi hatırlatıp, “Kâhince sözler, ama Türkiye'nin kötüye gideceğini kimse tahmin edemezdi. Bunu beklemiyordum. Türkiye Atatürk'ten beri gözlerini Avrupa'ya çevirmişti. AKP de ilk yıllarında reformlar yaptı. Üçüncü kez iktidar olduktan sonra ise değişti”, dedi.

Ertuğ, AB'nin de Türkiye'ye bütünleşmede yeteri kadar yardımcı olmadığını belirttikten sonra, stratejiye ihtiyaçları olduğunu vurguladı ve sözlerini, “Daha fazla angajman göstermeli, ama kesin çizgiler de çekmeliyiz. Öncelikle Avrupa yanlısı gençleri desteklemeliyiz. Türkiye daha önceleri de sorunlarını tek başına aşabilmiş dinamik bir ülkedir”, diyerek tamamladı.

AB'nin yetkili politikacıları da aynı ‘umut prensibini' benimsemişe benziyorlar.

© Deutsche Welle Türkçe

Barbara Wesel