Venezuela'da Erdoğan'a bakışı Maduro karşıtlığı belirliyor
25 Ocak 2019Venezuelalı gazeteci Jenipher Camino Gonzalez, ülkesindeki hükümet karşıtı girişim ve Devlet Başkanı Nicolas Maduro ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki yakın ilişki konusunda DW Türkçe'nin sorularını yanıtladı. Erdoğan'ın verdiği desteğin Maduro için büyük önem taşıdığını belirten Camino Gonzalez, Venezuela halkının ise Türkiye Cumhurbaşkanı konusunda ikiye bölünmüş durumda olduğunu ifade ediyor. Gonzalez'e göre, Erdoğan'a bakış Maduro karşıtı ya da destekçisi olunmasına göre değişiyor.
DW İngilizce Servisi'nde çalışan Camino Gonzalez'e yönelttiğimiz sorular ve aldığımız yanıtlar şöyle:
Venezuela'da Ulusal Meclis Başkanı Juan Guiado'nun kendini geçici devlet başkanı ilan etmesinden dakikalar sonra ABD'den muhalif lidere destek geldi. Guaido'nun bu açıklamadan önce ABD'den güvence aldığını düşünüyor musunuz?
Muhalefet; Latin Amerika ülkeleri, ABD ve Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) ile her zaman irtibat hâlindeydi. Uluslararası toplumla iletişim, Maduro'nun 2017'de meclisi gayrimeşru ilan ederek lağvedip kendi meclisini kurmasıyla başladı. Muhalefet, Avrupa Birliği ile görüşmek için Avrupa'ya gitti. Bir çeşit uluslararası koalisyonun desteğini aldı. ABD de bu koalisyonun bir parçası. Ama bunun öncüsü olduklarını söylemek zor. Çünkü asıl öncüleri; Venezuela'daki insani krizden etkilenen Latin Amerika ülkeleri Kolombiya, Brezilya, Arjantin ve Peru. Bu ülkelere en az 3 milyon sığınmacı gitti. Ve bu krizin sona ermesi için gördükleri tek yol Maduro'nun gitmesi. Bu yüzden ABD'nin kapısını çaldılar. Tabii ki ABD de onlara destek oldu. Çünkü ABD zaten başından beri Maduro rejimine karşı. Geçen yaklaşık 1,5 yıllık süre içinde destek topladılar ve "Şu an hamlemizi yapmak için doğru zaman" diye hissettiler.
Guaido halkın çoğunluğunun desteğini alabilmiş durumda mı?
Bunu bilebilmek zor. Çünkü Venezuela'da yeterince sağlıklı anketler yapılamıyor. Medya bağımsız değil. Çoğunlukla devlete bağlı. Ama bağımsız olarak yapılan az sayıdaki ankete göre, Maduro'ya destek en fazla yüzde 30. Yani Maduro'nun karşısında bir çoğunluk olduğu anlaşılıyor. Ancak bunun tamamının muhalefete destek verip vermediğini bilmiyoruz.
Venezuela’daki krizde ordunun duruşu nedir?
Muhalefetin bu adımı atmasının tek nedeni ordunun desteğini alabilmek. Venezuela'da 23 Ocak ulusal tatildi. 1958'de dönemin sağcı diktatörünün darbeyle görevden alınmasının yıldönümüydü. Bunu 23 Ocak'ta yapmış olmaları sembolik çünkü şu düşünceyi yeniden uyandırmak istiyorlar: "Tamam, yine diktatörlüğün yönetimi ele geçirdiği bir andayız. Bu, bizim yanımıza gelmesi için orduya bir fırsat."
Şu an ordu ezici çoğunlukla Maduro'ya destek veriyor. Ancak son bir yıl içerisinde fraksiyonların olduğuna dair rivayetler ortaya çıktı. Birkaç gün önce Venezuela'nın batısında ufak bir isyan gerçekleşti. Ayaklanmalar olduğuna dair söylentiler hep vardı. Ancak hükümet bunları bastırmakta hep iyi oldu. Şimdi soru şu: Ordu, birlik olup muhalefete destek çıkacak mı? Ya da bu konuda bölünecek mi? Bilmiyoruz. Venezuela’da erişim sağlayamayacağınız yerlerden biri, ordu. Ama eğer muhalefetten yana olursa, Maduro'yu kolayca koltuğundan edebilirler. Ordu kilit konumda. Silahı elinde tutan onlar.
Erdoğan'ın Maduro'ya verdiği destek Venezuela için ne ifade ediyor?
Erdoğan'ın verdiği destek Maduro için önem taşıyor. Çünkü şu an Maduro'ya açıkça destek veren sadece Rusya, İran, Küba, Bolivya ve Türkiye var. Bu, çok önemli. Muhalefet "Bizi şu, şu, şu ülkeler tanıdı" diyor. Maduro da "Bizi de bu, bu ve bu ülkeler destekliyor" diyor. Türkiye içinse bana göre durumun ticari ilişkilerle ilgisi var. Altın ticareti konusunda Türkiye'nin Venezuela'dan bir hayli fayda sağladığını düşünüyorum. Venezuela da Türkiye'den gıda yardımı alıyor. Burada karşılıklı faydaya dayanan bir ilişki var.
Muhalefet henüz Türkiye ya da diğer ülkeler konusunda bir açıklama yapmadı. Şu an sadece kendilerine destek veren ülkelere odaklanmış durumdalar. Muhalefetin bakış açısı şu: Maduro'yu destekleyen ülkeler demokratik değil ya da demokrasiye saygı göstermiyor. Muhalefete göre, bu ülkeler bir yandan Venezuela'dan faydalanırken diğer yandan Maduro'yu güçlendiriyor ve sefalet olarak nitelendirdikleri durumun devam etmesini sağlıyor. Türkiye, Maduro'nun seçilmiş bir lider olduğuna vurgu yapıyor. Çünkü Maduro'nun 2017'de iktidarı ele geçirme şeklinin demokratik olmadığını düşünmüyor.
Erdoğan'a Venezuela halkının bakışı nasıl?
Bunu bilmek zor. Çünkü Venezuela'da şu an için bu sorunun yanıtının ölçülebileceği çok fazla kamuoyu anketi yok. Ancak şunu açıkça söylebiliriz ki muhalefeti destekleyenler, Türkiye'nin Maduro ile ortaklığından haberdar ve kesinlikle Erdoğan hakkında olumsuz görüşe sahip. Hükümete destek verenler ise muhtemelen Erdoğan ve Türkiye hakkında olumlu görüşe sahip. Yani büyük bir kutuplaşma var. Hükümet karşıtı ya da destekçisi olunmasına göre değişiyor. Fakat Venezuela halkının çoğunluğunun ne düşündüğü konusunda veri yok. Şu an daha çok iç meselerle ilgili olduklarını söyleyebilirim. Yani dış politikadan ziyade, günlük hayatlarını etkileyen gıda ve elektrik sıkıntıları gibi meselerle ilgililer.
Sosyal medyada ise muhaliflerin Türkiye'yi Rusya ve Çin'le birlikte hükümetin işini kolaylaştıran ülkeler sınıfına koyduğunu görüyoruz. Maduro'ya destek olarak iktidarda kalmasına müsaade ettikleri için bu ülkeleri rejimin suç ortağı olarak görüyorlar. Muhalefetin bakışı bu yüzden olumsuz. Ama bence kimin daha tehlikeli olduğunu da biliyorlar. Çünkü örneğin Rusya, Venezuela'ya silah satıyor, tank satıyor. Muhalefet bunun çok ama çok daha kritik olduğunu düşünüyor. Çünkü bunlar, rejimin onları baskı altında tutmak için kullandığı araçlar. Yani (Türkiye ile) ikili ilişkilerin olumsuz görüldüğünü söyleyebilirim ama kesinlikle Rusya ve Çin kadar değil.
Peki Türkiye'nin yaptığı gıda yardımları takdir görmüyor mu?
Türkiye'nin yaptığı gıda yardımları Maduro hükümeti tarafından Venezuela'nın en fakir kesimine dağıtılıyor ve bu insanlar söz konusu yardımlarla yaşamını sürdürüyor. Muhalefetten bu yardımlara yönelik şiddetli bir tepki görmedim. Çünkü gıda yardımına herkesin ihtiyacı var. Venezuela muhalefetinin Türkiye'yi eleştirdiği açı bu değil. Türkiye'nin aynı zamanda verdiği siyasi desteğe karşılar. Türkiye bu gıda yardımını sessiz bir şekilde yapsaydı, belki de Venezuelalılar rahatsız olmayacaktı. Ama olaya Maduro hükümetinin açısından bakmak lazım. Halkı bu yardımlarla kendilerine bağlı hâle getirmeye çalışıyorlar. Bir insan hayatta kalmak için yiyeceğe muhtaçsa ve bu yiyecek hükümetten geliyorsa, Türkiye'den geliyorsa, o zaman Türkiye bir şekilde siyasete müdahil olmuş oluyor.
Maduro'nun geçen eylül ayında ülkesindeki kıtlık sürerken gerçekleştirdiği İstanbul ziyareti sırasında Nusr-Et restoranında yemek yemesi Venezuela'da tepkilere neden olmuştu. Maduro'nun gördüğü bu tepkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Maduro'nun bu restorana yaptığı ziyarete gösterilen tepkiyi haklı buluyorum. Venezuela'daki hiperenflasyon gıda fiyatlarının katbekat artmasına neden oldu. İnsanların Caracas'ta çöp yığınlarının içinde yiyecek aradığını ya da temel gıda maddelerinin önündeki uzun kuyruklar oluşturduklarını veya beslenme eksikliğinden ortalama 20 kilo verdiklerine dair haberleri göz önünde bulundurduğunuzda, gösterilen tepkiyi doğal karşılamak gerekiyor.
Cengiz Özbek
© Deutsche Welle Türkçe