Vaka sayısı 5 binin altına inecek mi?
27 Nisan 2021Vaka sayısının günlük 37 binin üzerinde olduğu Türkiye'de hükümet, adına "tam kapanma" dediği bir dizi yeni salgın önlemini devreye sokuyor.
Yeni önlemler kapsamında, 29 Nisan-17 Mayıs tarihleri arasında sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacak. Temel gereksinimleri karşılamak için market, bakkal, manav, fırın gibi yerler açık olacak; şehirler arası seyahatlere ise zorunlu haller dışında izin verilmeyecek.
Peki bu kararın salgın tablosunda nasıl bir değişik yaratması bekleniyor? Halk sağlığı uzmanlarına yeni kısıtlama kararlarını nasıl değerlendirdiklerini sorduk
10 bin günlük vaka beklentisi
Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Epidemiyoloji Profesörü Dr. Gül Ergör, kararı olumlu bulduğunu, geç de olsa yerinde bir karar verildiğini ifade ediyor. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Ergör, "Sayılar üzerinde konuşurken bunların insan hayatı üzerine verilen karar olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bu önlemlerle, ölümler azalacak. Orası kesin. Ancak 18 günde günlük 10 bin vaka sınırına bile gelebilir miyiz, emin değilim" değerlendirmesini yapıyor.
"Bilimsel olarak benim gördüğüm, 18 günün sonunda günlük vaka sayısının 10 bin ile 20 bin arasında olabileceği" tahminini yapan Prof. Dr. Ergör, günlük vaka tahminde verdiği bu geniş aralığı şöyle açıklıyor: "Bunun sebebi hem kuralların ne kadar uygulanacağının kesin olmaması hem de İçişleri Bakanlığının yayımladığı genelgede yer alan istisnalar listesi. Sokağa çıkma yasağından muaf kişileri kapsayan çok uzun bir istisna listesi var. Bu insanların kalabalıklaşmasına neden olacaksa, iyi bir düşüş sağlanamayabilir."
Ergör'e göre kısıtlamaların en büyük avantajı şehirlerarası dolaşımın sınırlandırılması, en büyük dezavantajı ise sokağa çıkma yasağından muaf olup çalışmaya devam edecek kişilerin listesinin uzun olması.
Milyonlarca insan muaf
İçişleri Bakanlığının sokağa çıkma kısıtlamalarını detaylandırdığı genelgeye göre, üretim, imalat, tedarik ve lojistik, sağlık, tarım ve orman alanlarında çalışanlar, sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulacak. İstisna listesine alınan bu kişiler, önlemler sıkılaştırılsa da işlerine gitmeye devam edecekler. Peki bu istisnalar, toplam nüfusun ne kadarına tekabül ediyor?
Türkiye İstatistik Kurumu'nun yayımladığı İstihdam Edilenlerin İktisadi Faaliyet Kolları verisine göre, 2020 sonu itibarıyle, imalatta 5 milyon, inşaat alanında 1 milyon 500 bin, taşımada ise 1 milyon 200 binin üzerinde işçi kayıtlı olarak çalışıyor. Bu sayılar sokağa çıkma yasaklarından muaf kişilerin büyüklüğüne dair bir fikir verse de tam tabloyu yansıtmıyor. İstihdam verileri üzerine araştırma yapan DİSK-AR'dan Deniz Beyazbulut'a göre bunun sebebi, hem verilerin 2021 için güncellenmemiş olması, hem de kayıtdışı çalışmanın sektörlerde oldukça fazla olması.
DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Beyazbulut, gerçek sayının bunlardan çok daha fazla olabileceğine dikkat çekerek "İmalat kolunda beş milyondan fazla kişi çalışıyor gözükse de kayıt dışı çalışanlar da eklenince bu sayı artıyor. Öte yandan sektörel ayrışmalar da var. Kesin olarak söyleyebileceğimiz şey milyonlarca işçinin işe gitmeye devam edeceği" değerlendirmesini yapıyor.
5 bin hedefine nasıl ulaşılır?
Salgın önlemlerinin sıkılaştırılacağını Pazartesi günü açıklayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa'nın da bir açılma sürecine girdiğini ve Türkiye'nin de "geride kalmamak için vaka sayısını süratle 5 binin altına indirmesi gerektiğini" vurgulamıştı. Erdoğan, "Aksi takdirde, turizmden ticarete ve eğitime kadar her alanda ağır bir faturayla karşı karşıya gelmemiz kaçınılmaz olacaktır" diye de eklemişti.
Prof. Dr. Ergör, kısa vadede 5 bin hedefinin mevcut önlemlerle sağlanabilmesi ihtimaline kuşkuyla bakıyor. Ergör'e göre 18 günün sonunda önlemler önemli ölçüde devam eder, şehirlerarası dolaşım kısıtlanması sürer ve aşılama hızı artırılırsa, ilerleyen haftalarda beş bin hedefine ulaşılabilir:
"Bakan Koca, hedeflerinin Haziran sonuna kadar 40 yaş üstünü tamamen aşılamak olduğunu söyledi. Ben bunu gerçekçi bulmuyorum. Bu 18 günlük sürede günlük 500-600 bin aşının yapılması gerek. Son günlerde günlük aşı olan kişi sayısına bakıyorsunuz, 20-30 bin. Eğer günlük aşılama 500 binlerde olursa ve bayramdan sonra kademeli bir açılma olursa, o zaman 5 bin günlük vaka sayısına inebiliriz. Ancak iniş hızlı olmuyorsa, kısıtlamaları arttırmak, imalat, üretim ve inşaat kolunu da kapatmak gerek."
Üner: En az 4 hafta olmalıydı
DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Halk Sağlığı Uzmanları Derneği'nden Prof. Dr. Sarp Üner ise Türkiye'nin önlemleri almada oldukça geciktiği görüşünde. Üner, 1 Mart'tan itibaren başlayan kademeli normalleşme kararını kastederek "Vaka sayılarının artışa geçtiği dönemde önlemleri kaldırdık. Şimdi, Bakan'ın açıklamasına göre vaka sayılarında düşüş var. Bu kez vaka sayılarında düşüş varken tam kapanmaya geçtik. Bu kararların bilimsel olarak izahı zor" diyor.
Kapanma kararının zaman açısından da eksiklikleri olduğunu savunan Üner, "Üç haftalık önlem almak doğru değil. En azından dört hafta, yani iki intübasyon süresi, olması gerekir. Ev içi bulaşın çok yüksek olduğunu söylüyoruz. İki haftalık intübasyon süresi boyunca gidilecek bir kapanma olduğunda örneğin, eğer ev içinde bir kişi hastaysa, dört haftada hastalık o evin içinde biter. Öteki türlü yayılmaya devam edecektir" uyarısında bulunuyor.
Aşı istasyonları önerisi
Yine de bu 18 günlük kapanma sürecinin çok iyi değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Üner, "Bakan, aşı tedariğinde sıkıntı olduğunu söylüyor. Üstelik Ramazan ayında insanların oruç sebebiyle aşı olmadığı bilgisi de var. Ancak bu süreçte, aile hekimlerinin ve Aile Sağlık Merkezi elemanlarının, hane hane dolaşıp aşılama yapmaları şart. Bu sürede en azından mahallelere ya da sitelere geçici istasyonlar kurulup aşılamanın hızlandırılması gerek" uyarısını yapıyor.
Öte yandan uzmanlar, Türkiye'nin vaka sayılarının düşüş eğilimde olduğuna dikkat çekiyor. Yeni önlemlerle bu inişin süreceği beklentisi olsa da Prof. Dr. Gül Ergör'ün düşüncesi: "Nereye kadar indirmeye sabrımız yetecek, onu kestirmek güç."
Deniz Barış Narlı
© Deutsche Welle Türkçe