Utku: Cumhuriyet'ten bir örgüt çıkaramazsınız
25 Temmuz 2017Aralarında Cumhuriyet gazetesinin yazar ve yöneticilerinin de bulunduğu 12’si tutuklu 19 kişinin yargılanmasına bugün İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşma salonuna, mahkeme başkanının talimatıyla dün görülen duruşmanın aksine ayakta katılım gösterilmesine izin verilmedi. Bir saat gecikmeyle başlayan duruşma, Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu’nun savunması ile başladı. Avukatlar, savunması sırasında Sabuncu’nun yanında jandarma bulunmasına itiraz etti. Mahkeme başkanı, Sabuncu’nun avukatlarının bu itirazını kabul etti.
Pazartesi günü savunma metninin de bulunduğu evraka jandarma tarafından el konulması nedeniyle bugün söz alan Murat Sabuncu, Cumhuriyet davasının Basın Bayramı’nda başladığını ve kendilerinin de aynı gün yargılanmaya başlanan gazeteciler olduğunu ifade ederek konuşmaya başladı. Sabuncu, soruşturmayı yapan ve kendilerini tutuklatan savcı Murat İnam’ın FETÖ suçlamasıyla tutuksuz yargılandığını vurguladıktan sonra, “Arkadaşımızın beş yaşındaki çocuğunun mal varlığı bile sorgulanmış” dedi. 28 yıldır gazeteci olduğunu söyleyen Sabuncu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) üyesi olduğunu ve üyesi olduğu örgütlerin gazeteci örgütleri olduğunu dile getirdi.
“Pantolonumu çıkarmaya zorlandım”
Murat Sabuncu, çevresindeki kişilerin kendisine, “Bu süreçte en ağır gelen neydi” diye sorduklarını dile getirerek, “Evimin basılması mı? Terörle mücadelede bodrum katında bekletilmem mi? Çocuğu olan 47 yaşında bir adam olarak Silivri Cezaevi’nde pantolonumu çıkarmaya zorlanmam mı? Bir gazeteci olarak manşetlerin üstünden geçmem bana ağır geliyor” yanıtını verdi. Cumhuriyet davası kapsamında yargılanan gazetecilerin 28 ila 60 yıl arası meslek tecrübesi bulunduğunu belirten Sabuncu, FETÖ suçlamasının kendilerine zor geldiğini söyledi. Sabuncu savunmasında ayrıca, Cumhuriyet’in “Eksik Demokrasi” manşetinin iddianamede yer aldığını ifade ederek, “Altı milyon oy alan bir partinin olmadığı mitinge ‘Eksik Demokrasi’ demek suç mu?” diye sordu.
Mahkeme başkanı, savunması sırasında Sabuncu’ya, “Terör örgütleriyle araya mesafe koyma kriteriniz nedir?” sorusunun yanı sıra, Cumartesi Anneleri’ni kastederek, “Devlet tarafından kaybedilmiş kişiler derken bu bilgi sizde var mı?” sorusunu yöneltti. Bu sorular, salonda tepkiyle karşılandı.
“Yargılananların 9'u sarı basın kartı sahibi”
Öğle arasından sonra Cumhuriyet gazetesinin tutuklu avukatlarından Bülent Utku savunmasını yaptı. Mahkeme başkanı, savunmasına Cumhurbaşkanı’na hakaret davaları ile tutuklu gazetecilerle ilgili örneklerle başlayan Utku’ya, “Size yönelik suçlamalarla ne ilgisi var?” diye tepki gösterdi. Utku’nun, “Savunmamı sizin istediğiniz gibi mi yapayım?” demesi üzerine başkan, tutuklu avukattan savunmasına devam etmesini istedi. Bülent Utku, mahkeme heyetinin adil, bağımsız ve tarafsız yargılama yapamayacağını düşünerek reddi hakim talebinde bulunduğunu ancak bu talebinin İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildiğini söyledi. Utku, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın cezaevinde sarı basın kartlı sadece iki gazeteci olduğu yönündeki sözlerini hatırlattıktan sonra, “Sadece bu dava dosyasında yargılananların 9'u sarı basın kartı sahibidir. Kaldı ki gazetecilik sadece sarı basın kartı sahibi olmakla yapılan bir meslek değildir” dedi.
Utku, savunmasında iddianameye konu olan yayın politikası değişikliğine de değindi. Bir gazetenin yayın politikasındaki değişikliğin savcıları değil, okuyucuları ilgilendirdiğini belirterek, “İddianamenin ‘Yayın Politikası Değişimi ile Bağlantılı Diğer Göstergeler’ başlıklı bölümüne verilecek tek cevabın ‘Sana Ne?’ olduğunu düşünüyorum” dedi. Bülent Utku savunmasını, yaşamını darbeye ve darbecilere karşı mücadele ederek geçirdiğini belirterek, “Cumhuriyet gazetesinden bir örgüt çıkaramazsınız. Yasaya hukuka aykırı uygulamalarla Cumhuriyet gazetesinin FETÖ ile PKK ile DHKP/C ile irtibatını kuramazsınız” sözleriyle bitirdi.
“Delil olarak yalnızca haberlerden söz ediliyor”
Bülent Utku’nun ardından gazetenin ombudsmanı ve yazarı Güray Öz’ün savunmasına geçildi. Öz, savcıların suçlamalarının hukuki temelden yoksun olduğunu savunarak, “Hemen söylemem gerekir ki suçlamalarda yasaların suçlamaların kişilerle bağlantısının kurulması ilkesi ihlal edilmiş, suçlamaların birtakım emarelere değil somut kanıtlara delillere dayanması gerektiği ilkesi gözardı edilmiştir” dedi. Güray Öz, yayın politikası değişikliğinin iddianameye konu edilmesinin Cumhuriyet davasının konusunun gazetecilik olduğunu gösterdiğini belirterek, “Zaten konu gazetecilik olduğu için de savcılar delil diye yalnızca haberlerden, yazılardan, manşetlerden söz etmektedirler” dedi. Ombudsman Öz, Türkiye’de gazeteciliğin nasıl yapılması gerektiğine artık savcıların karar verdiğini ve gazeteciliğin yargılandığını dile getirerek, “Ama gazetecilik yargılanamaz, mahkum edilemez, insanların özgürlüğüne ket vurulamaz” diye konuştu.
© Deutsche Welle Türkçe
Burcu Karakaş / İstanbul