1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Umudun peşinde hayatlar

12 Ağustos 2013

Savaş bölgelerinden kaçan çok sayıda Afrikalı ya da Suriyeli Avrupa ülkelerinde daha iyi bir yaşam için şanslarını deniyor. Ancak işleri her zaman o kadar kolay olmuyor.

https://p.dw.com/p/19O83
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Özellikle yaz aylarında, rüzgarın çok şiddetli olmadığı dönemde yüzlerce Afrikalı botlarla Avrupa'ya doğru yola çıkıyor. Sadece geçen hafta perşembe günü 500’den fazla Afrikalı ve Suriyeli sığınmacı İtalya kıyılarında son anda kurtarıldı. Onlarca kişi ise tehlikeli yolculuğun kurbanı oldu. Sığınmacılar, birçok Avrupa ülkesi için sıkıntılı konuların başında geliyor. Bu ülkelerden biri de Almanya. Geçen altı ay içinde Almanya'ya gelen sığınmacıların sayısı neredeyse iki kat arttı. Ancak ülkeye giriş yapan herkes otomatik olarak oturum hakkı alamıyor. Pek çok Afrikalı ile birlikte Hamburg'da bir kiliseye sığınan Ganalı Andreas da Almanya'da kalabilmek için mücadele veriyor.

Andreas'ın umudu Hamburg. 30 yaşındaki genç adam, uzun bir yolculuğu ardında bırakmış. Memleketi Gana'daki eğitiminden sonra para kazanmak için Libya'ya giden Andreas, orada Kaddafi rejimine yönelik protesto gösterileri ve çatışmaların arasında kalmış. Deniz yoluyla Avrupa'ya kaçan Andreas, İtalya açıklarından karaya çıkmış.

İki yıl boyunca İtalya'da çeşitli mülteci kamplarında konaklayan Andreas'a sonunda turist vizesi verilmiş ve gitmesi istenmiş: "Bana gelip 'yardım programını bitiriyoruz' dediler. Yani ben ve diğerleri 400 euro alıp yardım programına veda etmek zorunda kaldık.“

Symbolbild afrikanische Flüchtlinge im Mittelmeer
Yaz aylarında binlerce Afrikalı mülteci Avrupa'ya ayak basmaya çalışıyor.Fotoğraf: picture-alliance/Milestone Media

'Almanya'ya gidin'

Soyadını kullanmak istemeyen Andreas ve diğer 80 kadar sığınmacıya birkaç yüz euronun yanı sıra bir de tavsiyede bulunulmuş. Onlara, "Almanya'ya gidin, orada daha çok para var“ denmiş. Yeniden yollara düşmüşler. Avrupa genelinde geçerli belgeleri de buna katkıda bulunmuş. Sığınmacılar önce Hamburg'da sokaklarda yaşamış. Haziran ayında ise rahip Sieghard Wilm, onları Hamburg'un Sankt Pauli semtindeki kiliseye kabul etmiş:

Rahip Sieghard Wilm, "İnsanların böyle sokakta çürümelerini öylece izleyemeyiz. Onlar insan. Onların da temel ihtiyaçları var. İnsan hakları var. Bunlar yanıtlamamız gereken sorular. Politika bu kişilere karşı gözlerini yumarsa o zaman biz gözlerimizi açmalıyız. İşte böyle" diyor.

Kilise bahçesinde sığınmacıların konaklayabileceği beyaz çadırlar duruyor. Elle yazılmış bir afiş üzerinde “Umut Elçiliği“ yazısı dikkat çekiyor.

Yardımseverlik örneği sergileyen kilise ile yasalara atıfta bulunan kent yönetimi arasında ise bir çeşit güç mücadelesi yaşanıyor. Hamburg yönetimi sözcüsü Jörg Schmoll, “İtalya'da karaya çıkan orada iltica başvurusunda bulunabilir“ diyor ve bu ifadelerin AB antlaşmalarında bu şekilde yer aldığını söylüyor: "İtalya üzerinden bize gelen Afrikalılar bir çeşit turist vizesiyle geldi. Bu vizenin üç ay geçerlilik süresi var. Bununla geçerli bir oturum izni almanız mümkün değil. Bu nedenle geri dönmek zorundalar.“

Özgürlüğe yolculuk

Kent sakinlerinden destek

Şu anda Libya'dan gelen 300 kadar Afrikalı sığınmacı sınırdışı edilme tehlikesi ile karşı karşıya. Hamburg yönetiminin ilgisiz davrandığı Sankt Pauli'de bazı semt sakinleri de harekete geçmiş. Sığınmacıların çamaşırlarını yıkıyorlar, gıda maddesi getiriyor ya da bazıları Susanne Müller-Using gibi para bağışında bulunuyor: "Benim için şu anda önemli olan burada yerinde yapılacak yardımlar. Bir şeye karşı savaşmak değil. Bizim komşuluğumuzda bir sorun yok. Burada böyle bir şeyin mümkün olduğuna inanıyorum.“

Sankt Pauli'nin yanı sıra başka semtlerde de Libya'dan gelen sığınmacılar kabul görmüş. Ancak Hamburg yönetimi onlara oturum hakkı verildiği takdirde başka sığınmacıların da gelmesinden endişe ediyor.

Andreas ve diğer sığınmacı arkadaşları ise Hamburg'da yeni bir başlangıç umudundan vazgeçmek istemiyor. Çünkü hâlâ bir sınır dışı kararı çıkmış değil.

© Deutsche Welle Türkçe

Marc Erath - Julia Hahn / Başak Sezen

Editör: Hülya Schenk