Türkiye’yi zorlayan tercih: F-35 mi, Su-57 mi?
31 Ağustos 2019Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Moskova ziyareti sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Su-57 savaş jetlerini incelemesi ve ardından Erdoğan’ın "F35'ler konusunda Amerika şu andaki tutumunu devam ettirirse biz tabii başımızın çaresine bakacağız” şeklindeki sözleri, Su-57'leri gündeme getirdi. Türkiye'nin Rusya'dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemi yüzünden ABD'nin Türkiye'yi F-35 programından çıkarması ve bu programa 1,4 milyar dolar ödeyen Türkiye'ye F-35 savaş uçağı satma ihtimalinin azalması Türkiye'yi yeni bir alternatif arayışına mı zorluyor sorusu akıllara geldi. Peki, Su-57'lerin gerçekten F-35'lerin alternatifi olabilir mi? DW Türkçe'ye konuşan uzmanlar, iki uçak arasındaki farklılıkların ötesinde sorunun siyasi olduğuna işaret ediyorlar.
Emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş yeni nesil savaş uçakları olarak bilinen F-35'ler ve Su-57’lerle ilgili olarak DW Türkçe’ye konuştu. F-35’lerin radara görünmeden doğrudan füze atabilen genel taarruz uçağı olduğunu belirten Karakuş, Su-57’lerde de bu özelliklerin olduğunu ifade ediyor. Karakuş, Su-57'nin özelliklerini "Ruslar bu uçakla hem bombardıman hem de hava savunma işini görecekler. İki uçak arasında öyle çok büyük farklar yok” sözleriyle aktarıyor.
"Ankara, Rusya ile ABD'nin arasında kaldı”
Karakuş, Ankara için temel sorunun Suriye krizinde Rusya ile ABD’nin ‘ortasında kalmak’ olduğuna dikkat çekiyor. Emekli Korgeneral, "Ruslar İdlib’de, ABD de Fırat’ın doğusunda Türkiye’yi sıkıştırmış durumda. Ankara, ABD’nin F-35’ler konusundaki katı tutumunu yıkmak için Su-57 kartını açıyor. Aba altından sopa gösteriyor. Ankara’nın ABD ile köprüleri tam atmadığı sürece atacağı her adımı iyi planlaması gerekiyor” diyor.
Türkiye’nin kendi milli uçağı olmadığını, üretmesinin yaklaşık 10 yıl alacağını, üretimin faaliyete geçmesinin de bir 8 yılı bulacağını tahmin eden Karakuş, “ABD, hukuksuz bir şekilde Türkiye’ye yaptırım kartını gösteriyor ama Türkiye’nin ABD’yle restleşmeden öte her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlaması gerekiyor. Günün sonunda Türkiye’nin bütünüyle Su-57’ye yöneleceğini söylemek mümkün görünmüyor” değerlendirmesini yapıyor.
Türkiye'nin NATO'daki konumu
Stratejist, emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu da DW Türkçe’ye “Su-57’nin, F-35’ten bariz farkı yok. Hatta daha üstün tarafları var ama Türkiye’nin konusu tamamen askeri politik açıdan görülmeli” diyor. S-400 aldıktan sonra Su-57’ye yönelmiş bir Türkiye’nin NATO’dan dışlanmış olacağını anlatan Kuloğlu, “NATO’da 28 ülke var. Türkiye’nin bir anda bu kadar ülkeyi kaybetmesine gerek var mı? ABD’yle restleşirken bu hesaplanmış mıdır” diye soruyor.
Kuloğlu, “Yapılacak en önemli şey Suriye politikasının gözden geçirilmesidir. Hep zamana oynanıyor, kriz öteleniyor. Su-57 gibi bir savaş uçağı alımına politik bakmak, plansız programsız çıkışlarla havacılık ve güvenlik alanında başarı yakalamak mümkün olmaz” diyor.
Türkiye için ekstra maliyet
Savunma uzmanı Arda Mevlütoğlu, havacılık ve uzay teknolojileri ile silahlanma konularında en yetkin isimlerden biri. Mevlütoğlu DW Türkçe’ye F-35 ile Su-57’lerin tasarım felsefeleri ve görevleri açısından çok farklı iki uçak olduğunu anlatıyor.
Mevlütoğlu, F-35’lerin taarruz görevleri için geliştirilmiş bir uçak olmakla birlikte, elektronik istihbarat ve elektronik harp platformu olma özelliği de taşıdığına dikkat çekiyor ve Japonya’dan Avustralya’ya, Yunanistan’a kadar birçok ülkenin gündeminde F-35’ler olduğunu söylüyor.
Su-57’nin ise Soğuk Savaş’ın ardından Rusya’da geliştirilmiş ilk savaş uçağı olduğunu anlatan Mevlütoğlu, “Uçağın motor konusundaki sıkıntısı çözülemedi” diyor. Rusya ile Hindistan’ın da Su-57 konusunda anlaşmazlık yaşadığını hatırlatan Mevlütoğlu, Türkiye için de olası Su-57 alımının risklerine dikkat çekiyor.
Mevlütoğlu, “Türkiye’nin Su-57 ya da Su-35 tipinde bir uçağı hazır alım ya da ortak üretim şeklinde envanterine alması; eğitim, altyapı, doktrin ve silah gibi kalemlerde baştan aşağı sıfırdan bir hava kuvveti yaratması anlamına gelecektir. En başta, eldeki hiçbir yer destek ekipmanı, silah sistemi ve bakım- lojistik sistemi bu uçaklarla uyumlu olmayacağı için bunlara da ayrıca yatırım yapılması gerekecektir” diyor.
Su-57’nin maliyeti ile ilgili açık kaynaklarda güvenilir bilgi olmadığını anlatan Mevlütoğlu, Çin’in kısa süre önce Rus yapımı 24 Su-35 için 2,5 milyar dolar ödediğini hatırlatıyor. Mevlütoğlu, “Türkiye’nin uçak ihtiyacının çok daha fazla olacağı varsayımıyla, 50 uçak için yedek parça, yer destek sistemi, eğitim ve silah dahil en az 6-7 milyar dolarlık bir faturadan bahsedebiliriz. Su-57 gibi çok daha sofistike ve yüksek maliyetli bir uçak için bu rakam daha da yukarı çıkacaktır” hesabı yapıyor.
F-35 ile Su-57’in ayrıntılı özellikleri
F-35 bir bakıma Atlantik İttifakı’nın en iç çemberini oluşturan ülkelerin birlikte kullanmaları için tasarlanmış bir uçak. Radara yakalanmama kabiliyetine ilaveten son derece gelişmiş sensör ve iletişim sistemlerine sahip. Öncelikli olarak taarruz görevleri için geliştirilmiş bir uçak ancak bunun yanında, bahsi geçen sistemleri ile birlikte bir elektronik istihbarat ve elektronik harp platformu olma niteliği de var.
Su-57 ise Rus Hava Kuvvetlerinin yeni nesil çok rollü savaş uçağı olmak üzere geliştirilmekte olan bir uçak. Proje çalışmaları 1998 yılında başladı. İlk uçuşunu 2009 yılında gerçekleştirdi. Test sürecinin ilk aşaması olan uçuşa elverişlilik testleri 2017 yılında tamamlandı. Halen devam eden görev ve silah sistemi testlerinin bu yıl içinde tamamlanması planlanıyor. Haziran ayında 76 adet uçak için Rus Savunma Bakanlığı sipariş vermişti, bu siparişlerin 2028’de tamamlanması bekleniyor.
Su-57, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana Rusya’da sıfırdan geliştirilmiş ilk savaş uçağı. Halen hizmette olan Su-30, Su-35, Su-34 gibi uçaklar 1980’lerde hizmete giren Su-27’nin türevleri. Su-57’de radara yakalanmama ve gelişmiş sensör teknolojileri mevcut. Ancak uçağın motor konusundaki sıkıntısı henüz çözülebilmiş değil. Halen geçici olarak kullanılan AL41 motoru yeterli performans sağlayamıyor. Seri üretim modellerinde kullanılacak Izdelye 30 motorunun ise en erken 2020’lerin ortalarında geliştirilmesinin tamamlanacağı kaydediliyor.
Hilal Köylü/Ankara
© Deutsche Welle Türkçe