Türkiye’nin bölgesinde kartlar yeniden dağıtılıyor
16 Aralık 2017ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasına tepki olarak, Türkiye’nin öncülüğünde İslam İşbirliği Teşkilatı ülkelerinin İstanbul’da bir araya gelmeleri ve burada alınan kararlar, Ortadoğu’daki yeni dengeler ve gelecek aylarda yaşanabilecekler hakkında önemli ipuçları veriyor.
Düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu’nun (GMF) Türkiye Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı’ya göre, zirve gerçek anlamda bir başarı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da zirveyle birlikte kendisini İslam dünyasının bir lideri olarak ortaya koymayı başardı.
ABD yönetiminin Ortadoğu’da İran’a karşı bir koalisyon oluşturmaya çalıştığını, bu koalisyonun başat aktörleri arasında İsrail ve Suudi Arabistan’ın yer aldığına dikkat çeken Ünlühisarcıklı, zirveyle bu ittifak girişimine de etkide bulunulduğunu söyledi.
Ünlühisarcıklı, “Trump’ın Kudüs kararı üzerine Türkiye’nin inisiyatifiyle toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın açıkladığı deklarasyona Suudi Arabistan da destek açıklamak durumunda kaldı. Böylelikle Suudi Arabistan’ın İsrail ile birlikte İran’ı dengeleme politikalarındaki hareket marjı daralmış oldu. Bu süreçte kazanan ülkelerden biri Türkiye ise diğeri de İran” değerlendirmesini yaptı.
ABD ile artan gerilim
Trump’ın Kudüs kararı ile ABD yönetimi ve Türk hükümeti arasında bölgeye dönük derin görüş farklılığı yaşanan konulara bir yenisinin eklendiği, Ortadoğu’da yeniden şekillenen ittifaklarda, Washington ile Ankara’nın ayrı kamplarda yer alma sürecinin daha da belirginleştiği, yol ayrımının keskinleştiği yorumları ağırlık kazanıyor.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı H.R. McMaster’ın geçtiğimiz günlerde bir düşünce kuruluşunda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin radikal ideolojilerin yayılmasında büyük rol oynadığını iddia ederek, "Türkiye ve Katar radikal ideolojilerin yeni sponsorlarıdır” demesi, bunun açık göstergesi olarak nitelendiriliyor.
“Zaten perde arkasında herkesin konuşulduğunu bildiği bir iddiayı McMaster açıkça ortaya atmış oldu” diyen GMF Türkiye Direktörü Ünlühisarcıklı, iki ülke arasında terörün tanımı, ılımlı ve marjinal oluşumlar konusunda görüş ayrılıkları olduğunu söylerken, “McMaster’ın sözleri ayrıca Ortadoğu’daki kamplaşma bağlamında okunmalı. ABD Ortadoğu’da İran’a karşı Suudi Arabistan, İsrail, Mısır, Körfez ülkelerini kapsayan bir koalisyon kuruyor ve Türkiye ile Katar bunun dışında kalmayı seçiyor. İşte McMaster bu kamplaşma bağlamında Türkiye ve Katar’ı hedef alıyor” şeklinde konuştu.
“İhtilaf alanları ortaya çıkıyor”
Ünlühisarcıklı, NATO’nun iki önemli askeri gücü olan ABD ile Türkiye arasında sorunların biriktiğine, güvensizliğin derinleştiğine ve yavaş yavaş ortaya ihtilaf alanlarının çıktığına işaret etmekle birlikte şu değerlendirmeyi yaptı:
“Türkiye’de bazılarının fırsat olarak düşündüğü, Rusya’nın Doğu Akdeniz, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya yerleşmesi gibi bazı küresel gelişmeler aslında birer tehdit. Aslında Türkiye ile ABD’nin daha yakın bir işbirliğinde olması gereken bir geleceğe doğru gidiyoruz, ama bu geleceğe kavgalı giriyoruz.”
Türkiye’nin ABD’ye Suriye’de PYD’ye verdiği destekten ötürü tepkili olduğunu hatırlatan Ünlühisarcıklı, diğer yandan Rusya’nın PYD ile ilişkilerinin Türk kamuoyunda yeterince tartışılmadığına dikkat çekti.
Ünlühisarcıklı, “Kimilerinin bir fırsat olarak gördüğü Rusya da PYD’ye destek veriyor, hatta AB ve ABD’nin terör örgütü olarak tanıdığı PKK’yı terör örgütü olarak görmüyor, Moskova’da PKK ve PYD’nin ofisleri var, Mümbiç’de PYD’yi Türkiye’den Rus askeri birimleri de koruyor. Rusya Suriye’nin geleceğinin tartışılacağı Suriye halkları konferansına PYD’yi başka bir isim, başka bir kostümle getirmenin arayışı içinde. Özetle, Rusya’yı bir fırsat olarak görenler bu değerlendirmelerinin dayanaklarını açıklamalı” görüşünü kaydetti.
"McMaster açıklaması sürpriz değil”
Düşünce kuruluşu Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nın Ortadoğu ve Türkiye uzmanı Marc Pierini de, Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı H.R. McMaster’ın gündeme damgasını vuran Türkiye’nin Katar ile birlikte “radikal ideolojilerin yeni sponsorları” olduğu yönündeki ifadelerinin sürpriz olmadığı görüşünde.
Pierini, “Bu ABD askeri ve istihbarat makamlarının Türkiye algısı. Türkiye için nahoş bir durum teşkil etse de gerçek. Ayrıca bu art niyetli bir komplo teorisinin bir meyvesi de değil. Bu analizin dayanağı Türkiye’nin aldığı bir dizi karar. Özetle bu algıya sahip olunması bir sürpriz değil. Bu tespitin ABD’nin gelecekteki adımlarına nasıl yansıyacağını ise zaman gösterecek” diye konuştu.
Son gelişmeler ışığında Türkiye’nin ABD ve sert söylemlerle hedef aldığı İsrail ile ilişkilerinin çok daha çetin bir sürece girebileceğine işaret eden Pierini, “Hem Türkiye, hem de ABD ve İsrail için bunun riskleri ve sonuçları ağır olabilir. Görünen o ki taraflar bu riskleri göze alıyor” diye konuştu.
"Trump’ın kararı Erdoğan’a yaradı”
Pierini, Erdoğan’ın yön verdiği Türk dış politikasında, özellikle İsrail ile ABD’ye yönelik sert söylemlerde, aslında iç siyasetin çok büyük rol oynadığına dikkat çeken, ABD başkanı Trump’ın Kudüs kararının aslında Erdoğan’a yaradığını savundu.
Marc Pierini, “Trump kararını, Erdoğan’ın İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlığını yürüttüğü bir dönemde açıkladı. Bu Erdoğan’ın liderlik ortaya koyarak İslam Konferansı Teşkilatı’nda bir tür oybirliği sağlaması için vesile oldu. Bu bağlamda, Trump’ın Kudüs kararı, Erdoğan’ı hem iç siyasette hem de uluslararası alanda güçlendirdi” şeklinde konuştu.
Değer Akal
© Deutsche Welle Türkçe