Türkiye’de yeni bir çözüm süreci mümkün mü?
16 Aralık 2020Türkiye’de 2013 yılında başlayan ve 2015’te tarafların karşılıklı suçlamaları ile sona eren çözüm süreci yeniden tartışmaya açıldı. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülşen Orhan’ın geçen ay Diyarbakır’da sivil toplum örgütlerini ziyareti, sonrasında Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya’nın "Yeni bir çözüm sürecinin kıyısındayız" ve HDP’li Sırrı Sakık’ın "Yeni bir çözüm süreci olabilir" şeklindeki açıklamaları konuyu yeniden gündemee taşıdı. Peki, gerçekten yeni bir çözüm süreci ile ilgili çalışmalar yürütülüyor mu?
"Terörle mücadele hız kesmeden devam edecek"
DW Türkçe'nin edindiği bilgiye göre, AKP kulislerinde son günlerde çözüm sürecine dair tartışmalar sıkça gündeme geliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bilgisi dâhilinde yapılan bazı çalışmalar olduğu, ancak bu çalışmaların önceki süreçten farklı bir şekilde yürütülmesinin planlandığı belirtiliyor. DW Türkçe’ye konuşan AKP'li yetkili, önceki tecrübelerden yararlanılarak yeni sürecin daha dengeli gitmesi için uğraşıldığını söylüyor. Sürecin sadece bölgeyle sınırlı olmadığını, tüm Türkiye’yi kapsayan reformları içerdiğini ifade eden yetkiliye göre; yeni süreç henüz ete kemiğe bürünmüş değil. Üzerinde çalışılan formül ise daha fazla reform ve demokratikleşmenin yanı sıra büyük başarılar elde edilen terörle mücadelenin de devam etmesini içeriyor.
"Bizim açımızdan böyle bir çözüm süreci yok"
AKP içinde konusulduğu belirtilen söz konusu yeni sürecin kapsamı ise henüz belirsiz. Sürecin kim tarafından, ne şekilde ve kimlerin muhatap alınarak yürütüleceği ise dillendirilmiyor. 2013'teki süreci yürüten taraflardan biri olan HDP ise yeni süreçten ve içeriğinen habersiz. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, yaşananlara şaşırdıklarını söylüyor. Tartışmaların kaynağı, nasıl olduğu hakkında hiçbir bilgileri olmadığını söyleyen Beştaş, kendilerine yansıyan bir mesele olmadığını ifade ediyor ve ekliyor:
"Ama kendi kendilerine böyle bir şey düşünüyorlar, araştırıyorlar ya da tartışıyorlarsa kendi kendilerine çalıp, oynuyorlar. Biz her zaman Kürt meselesinin diyalog, müzakere ile çözülmesi gerektiğini, demokratik yöntemlerle çözülebileceğini, demokratik bir anayasa ile bu meselenin yoluna girebileceğini, bu ayrımcılığın son bulması gerektiğini ifade ediyoruz."
Danış Beştaş, Cumhur İttifakı'nın ciddi bir sıkışmışlık yaşadığının görüldüğünü ve ortaklar arasında bir sorun, bir çatışma olabileceğini belirtiyor. HDP'li siyasetçi, "Bizim üzerimizden birbirlerine mesaj veriyorlar, birbirlerini bazı konularda yola getirmeye çalışıyorlar" değerlendirmesini yapıyor.
"Mevcut siyasi iklimde çözüm süreci tartışılamaz"
Türkiye’nin mevcut siyasi ikliminde çözüm sürecinin tartışılamayacağını savunan Beştaş’a göre, bunun için demokratik bir ortam olması gerekiyor. Öncelikle Kürtlere karşı ayrımcı yaklaşımın son bulması gerektiğini ifade eden Beştaş, yeni bir sürecin de şartları olduğunu savunuyor:
"Diğer en önemli adım İmralı’da tecrit ağırlaştırılmış bir şekilde devam ediyor. Eğer bir çözüm süreci başlatmak istiyorlarsa ilk elden bu tecritin kaldırılması gerekiyor. Şu anki iktidarın böyle bir pratiği olmadığını görüyor, yaşıyoruz. Kürt halkının tepkisini, öfkesini, özellikle kayyım darbesiyle onlarca belediyemize darbe yaptıktan sonra, bunu hafifletmeyi düşünüyorlarsa çok büyük yanılıyorlar. Biz direnmeye, mücadele etmeye devam ediyoruz."
"Hem çok uzak, hem çok yakınız"
Peki, MHP’nin iktidar ortağı olduğu mevcut siyasi iklimde bir çözüm süreci mümkün mü? İrlanda ve Güney Afrika’daki barış süreçleri ile Türkiye’deki çözüm sürecini yakından izleyen HEP eski Milletvekili Avukat Sedat Yurtdaş, durumu, "Hem çok uzak, hem çok yakınız" şeklinde değerlendiriyor.
AKP-MHP ortaklığı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve milliyetçiliğin giderek köpürtüldüğü siyasal ortamda barış sürecinin tamamen imkânsız gibi göründüğünü belirten Yurtdaş, dünya örneklerinde olduğu gibi benzer sorunların ancak siyaseten ve benzer süreçlerle çözülebileceğini savundu:
"Bu sürecin bir şekilde yakınında duranların görüşlerine baktığımızda bir arayış olduğunu net olarak söylüyorlar. Dolayısıyla hem çok uzak, hem çok yakınız. Türkiye Cumhuriyeti bu meseleyi çözmeden ne önüne koyduğu hedefleri gerçekleştirme şansına sahip, ne sözünü ettiği büyüklüğü gerçekleştirme şansına sahiptir. Bugün bir seçim olsa, tüm anketlerin ortaya koyduğu gerçek, Erdoğan’ın 50 artı 1’i alamayacağı şeklinde. Dolayısıyla sadece iktidar için bile olsa bu konuda bir adım atılması gerektiği son derece açık ve net"
Yurtdaş, Kürtlerin küstürüldüğü bir seçim sürecinde, söz konusu küskünlüğün daha da katmerlenmesi durumunda, AKP'ye oy veren muhafazakâr Kürt seçmenlerin giderek ya da tamamen uzaklaşacağı görüşünde.
Çözüm süreci tartışması ilgi görmüyor
Çözüm sürecinin en fazla etkilediği kentlerden Diyarbakır'da, olası yeni sürece dair haberler, Diyarbakır’da 2013’ün aksine birçok kişide heyecan yaratmıyor. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayanlar pandemi, artan hayat pahalılığı, işsizlik ve kötü yaşam koşullarını daha öne çıkan sorunlar olarak gösteriyor ve yeni bir süreçten yana umutlu olmadıklarını söylüyor. Çözüm sürecini "tiyatro" olarak değerlendiren Avukat Hakan Yücel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "bu tiyatroyu 2005’ten beri her ihtiyacı olduğunda sahneye koyduğunu" savunuyor. Yücel, Joe Biden'ın ABD Başkanı seçilmesi ve Avrupa Birliği yaptırımlarının iktidarı buna zorladığı görüşünde.
70 yaşındaki işçi emeklisi Mehmet Akbaş da sürece inanmayanlardan. Bu kadar ölümden, kayıplardan sonra yeni bir çözüm sürecinin inandırıcı gelmediğini ifade eden Akbaş, "Çocuğunu yanından götürüyorlar, kayboluyor. Çözüm süreci nasıl olacak? Çok konuşursan diğer çocuğunu da götürürler. Herkes fikrini açıkça söyleyemiyor ki, söylesem beni de alıp götürürler" diyor.
Diyarbakır’da çözüm sürecine inancını kaybetse bile bir umut olarak yeniden başlamasını isteyenler de var. Gazi Caddesi’nde esnaflık yapan Melik Akkaya onlardan biri. Sürecin kesinlikle başlaması gerektiğini belirten Akkaya, "Bana göre insan isterse her zaman çözüm süreci vardır, oluşur. Mevsimi, zamanı yoktur çözümün. Her zaman çözülebilir" diyor.
Bölgede terörle mücadeleyi yürüten güvenlik bürokrasisi ise yeni çözüm süreci iddialarına mesafeli yaklaşıyor. DW Türkçe'ye konuşan üst düzey bir emniyet yetkilisi, geçmiş yıllarda da ateşkes, silah bırakma, barış süreci gibi süreçlerin yaşandığını, ancak PKK’nın bu süreçleri kullanarak güç toplayıp, yeniden terör yöntemlerine başvurduğunu söylüyor. Terörle mücadede bu kadar başarılı olunan bir dönemde yeni sürecin şeklen mümkün olmadığını savunan polis yetkilisi, PKK’nın her bitme noktasına geldiğinde bu yöntemlere başvurduğunu düşünüyor. 2013 yılındaki çözüm süreci ve sonrasındaki hendek olaylarını hatırlatan yetkili, terörle mücadelenin tavizsiz bir şekilde devam edeceğini belirtiyor.
Felat Bozarslan
© Deutsche Welle Türkçe