1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye’de haberin Afrin sınavı

3 Şubat 2018

Afrin operasyonu Türk basınına ve uluslararası basına farklı haberlerle yansıyor. Operasyonla ilgili tek taraflı bilgi akışı ise kamuoyunu bilgi kirliliğine açık hâle getiriyor.

https://p.dw.com/p/2s3Bx
Türkei Panzer werden zur Grenze mit Syrien transportiert
Fotoğraf: Getty Images/AFP/O. Kose

Ana haber bültenine telefonla canlı bağlanan muhabir, Afrin operasyonunun nasıl başladığını anlatıyor, ekranda ise bir savaş silahının kayanın arkasına saklanmış silahlı kişileri hedef aldığını gösteren bir video yayınlanıyor. "Operasyondan sıcak görüntüler” şeklindeki başlık da izleyicide görüntülerin Afrin operasyonundan olduğu algısını yaratıyor.

Ancak bu görüntülerin daha sonra sahte olduğu teyit.org adlı doğrulama sitesinin çabaları sonucu ortaya çıktı. 2016 yılında kurulan teyit.org internette dolaşan bilgi ve görüntülerin doğru olup olmadığını, çoğunlukla kullanıcıların ihbarları üzerine araştırıyor.

Afrin operasyonu sonrası doğruluğundan şüphe edilen görüntülerle ilgili çok sayıda ihbar aldıklarını anlatan teyit.org çalışanı Gülin Çavuş, Türk medyasında yayınlanan bu görüntünün Medal of Honor adlı popüler bir bilgisayar oyunundan alıntı olduğunu tespit ettiklerini söyledi. Bu bilginin çok ses getirdiğini belirten Çavuş, Türk askerlerinin YPG tarafından rehin alındığı görüntüsünün sahte olduğunu teyit etmelerinin de büyük yankı uyandırdığını aktardı. 

teyit.org çalışanı Gülin Çavuş
teyit.org çalışanı Gülin ÇavuşFotoğraf: privat

İnternet yalanlarının peşine düşmek için kurulan teyit.org'un sitesinde Afrin operasyonu ile ilgili gerçek olmadığı gerekçeleri ile açıklanmış 13 tane görüntü yer alıyor. Bu görüntüleri kimlerin hangi amaçlarla paylaştığını belirlemenin zor olduğunu ifade eden Gülin Çavuş, "Bunu tespit etmek gerçekten kolay bir şey değil. Bir kısmının propaganda amaçlı olduğunu söyleyebiliriz. Bir kısmının orada yaşanan bir duyguyu vermek için paylaşıldığını söyleyebiliriz. Ama bizim için en anlaşılmaz olanı haber ajansları ve haber kanalları tarafından doğrulanmamış bir bilginin paylaşılması. Çünkü bunun ulaştığı kişi sayısı gerçekten de çok daha fazla, herhangi bir sosyal medya paylaşımından çok daha fazla” diyor.

Bağımsız kaynakların eksikliği

Afrin operasyonuyla ilgili dolaşıma sokulan sahte bilgi ve görüntülerin yanı sıra operasyonla ilgili Türk basınına aktarılan bilgilerin bağımsız kaynaklardan teyit edilememesi de kamuoyunu spekülasyonlara açık hale getiriyor. Ana akım medya temsilcilerinin sahaya gönderdiği muhabirlerin tek bilgi kaynağı hükümet temsilcileri ve Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığı açıklamalar. Bu nedenle de uluslararası basında yer alan Afrin'de sivillerin öldüğü, yaralandığı ve tarihi yerlerin tahrip edildiği iddiaların araştırılması pek mümkün olmuyor.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Temsilcisi Erol Önderoğlu
Sınır Tanımayan Gazeteciler Temsilcisi Erol ÖnderoğluFotoğraf: DW/K. Akyol

Suriye'deki Ayn Dara adındaki 3 bin yıllık bir tapınağın Türkiye'nin operasyonlarında zarar gördüğü haberinin Fransız haber ajansı AFP'de, Afrin'den izlenimlerini yazan İngiliz gazeteci Robert Fisk'in operasyonlarda sivillerin öldüğü şeklindeki haberinin de The Independent gazetesinde yer aldığına işaret eden Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, "Gerçekleri Independent muhabiri Robert Fisk'ten öğrenmemeliyiz, burnumuzun dibinde cereyan eder bir savaşı... Bizim kamuoyumuza bakılırsa orada hiçbir sivil etkilenmiyor bu savaşlarda” diyor. Önderoğlu, Türkiye'de ana akım medyanın yaklaşık yüzde 80'inin finansal çıkarlar veya ideolojik bakımdan iktidarın kontrolü altında olduğunu, yüzde 20'lik eleştirel yayın yapan medyanın da vatan haini ilan edildiğini söylüyor.

"Medyanın denetleme görevi kalmadı

Gazeteci – yazar Levent Gültekin de operasyonla ilgili gelen haberleri farklı kanallardan okuyarak doğrulamaya çalıştığını anlatıyor. Medyanın artık denetleme görevinin kalmadığını, bağımsız kaynaklardan bilgi paylaşma özgürlüğünün bulunmadığını belirten Gültekin, "Tamamen hepimiz iktidarın ağzına bakıyoruz, o ne derse ona inanmak ya da inanmamak durumundayız. Diğer taraf için de aynısı geçerli. Bu tür savaşlarda veya operasyonlarda, artık her ne deniyorsa, iki taraf da kendi taraftarlarını veyahut kendi kamuoyunu diri tutmak, canlı tutmak, kazanıyoruz havası vermek için ister istemez bu tip şeylere  başvuruyorlar” diyor.

Gültekin ayrıca çatışma bölgelerinden bilgi akışından öte bu operasyonun nedenleri hakkında daha fazla tartışmak gerektiğini ifade ediyor. Gültekin, "Şu anda Afrin operasyonunun arkasındaki nedeni tartışmak, oturup da Afrin analizi yapmaktan daha önemli. Çünkü analiz yaptığınızda tamamen yanlış bir şeyi toplum nezdinde meşrulaştırma işlevi de görüyor. Halbuki bizim topluma anlatmamız gereken yanlış bir şey var ortada” şeklinde konuşuyor. 

Gazeteci-yazar Levent Gültekin
Gazeteci-yazar Levent Gültekin Fotoğraf: privat

Büyük televizyon kanallarında da hükümetin istediği gibi bir tablo var. Ekranlarda operasyonun gerekli olup olmadığı veya operasyonun muhtemel sonuçları değil operasyonun askeri başarısı veya taktikleri üzerinden bir tartışma yürütülüyor. Levent Gültekin, "Hükümet sadece medyayı değil. Bütün ülkeyi kullanıyor kendi çıkarı için” diyor ve ekliyor: "Çünkü iktidarda kalmak için, kararname ile ülkenin yönetilmesinin tartışma konusu olmaktan çıkarılmasını sağlamak için bir çatışma politikasına ihtiyaç var.” 

"Medya araçsallaştırılıyor

Türkiye'de gündemin hızı baş döndürüyor. Her yeni kriz bir diğerini unutturuyor. Bu da siyasetçilerin toplumsal algıyı yönlendirmesini kolaylaştırıyor. Erol Önderoğlu "Basit bir manipülasyon veya basit bir dezenformasyon sürecinde değiliz. Türkiye'nin meşru bir şekilde kendini savunmasının ötesinde başka bir Ortadoğu dizaynı siyasetini içerisinde, başka politikalara insanların razı edilmesi için medya araçsallaştırılıyor” şeklinde endişesini dile getiriyor.

AKP çoktandır Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yaptığı gibi kendine yakın bir medya oluşturdu. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün 2016 yılında Türk medyasındaki sermaye yapısını incelediği raporuna göre, önemli medya kuruluşlarının sahiplerinin hükümete yakın işadamları olması medyanın bağımsızlığına gölge düşürüyor. Hükümete yakın gazeteler çoğu zaman aynı manşetle çıkıyor. Tek taraflı bilgi akışının olduğu bir ortamda dezenformasyonun önüne geçme şanslarının olmadığını ifade eden gazeteci – yazar Levent Gültekin sözlerini şöyle sürdürüyor: "Medyası olmayan, yani kamu adına denetleyici bir aktörün olmadığı yerde çürüme, yalan, dezenformasyon, abartma, kendi lehine abartma, propaganda kaçınılmaz hale geliyor.”

Hülya Schenk 

© Deutsche Welle Türkçe