Türkiye’de engelliler, “engelleniyor”
3 Aralık 2016Türkiye’de engellilerin hayatı fiziksel, ruhsal ve etik engellerle dolu. Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği Başkanı Adem Kuyumcu’nun ifadesiyle, “Engelleniyorlar”. Nüfusun yüzde 12’den fazlasını oluşturan engelli bireyler, hem yasaların uygulanmaması, hem de toplumun duyarsızlığı nedeniyle pek çok alanda ötekileştirilmiş durumda.
Resmi rakamlara göre, Türkiye'de 9 milyondan fazla engelli var. Ancak, bu kişileri sokakta, eğitimde, işte ya da sosyal hayatta görmek neredeyse mümkün değil. Her yıl 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde verilen sözlere, vaatlere karşın, engellilerin yaşama katılabilmeleri için gerekli ve yeterli adım atılmıyor.
İstanbul’un Anadolu yakasındaki Maltepe semtindeki Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği’nde buluştuğumuz bedensel engelli İhsan Erdoğan’la ilk engel, hemen yan sokaktaki bir kahvede çay içmeye giderken karşımıza çıkıyor. Kaldırımda engelli rampasının bulunduğu yere bir araç park etmiş durumda. Erdoğan’ın akülü arabası nispeten güçlü olduğu için, yarısı kapatılmış rampayı aşarak, kahveye ulaşabiliyoruz.
İhsan Erdoğan, 43 yaşında. 25 yıllık evli. 27 yaşında geçirdiği bir iş kazası nedeniyle girdiği komadan 40 gün sonra çıkabilmiş, “İki yıl çelik korse içinde yatarak, yalnızca tavanı seyretmek zorunda kaldım” diyor. Doktorların bundan böyle ellerini de kullanamayacağını söylemesine karşın, olağanüstü bir çaba ve iradeyle akülü araba kullanabilecek duruma gelmiş. Yaşadığı bunca zorlu deneyim, neşesini ve hayata bağlılığını engellememiş.
Kaldırım ve rampa sorunu
Erdoğan, cuma günleri Kartal’daki Kavaklı Camii’nde namaza gidiyor, yol kenarına park etmiş araçlar ve kaldırımların yetersizliği nedeniyle, zaman zaman yolun ortasından ilerlemek zorunda kalarak.
Burada, Erdoğan’ın kendisi gibi bedensel engelli arkadaşlarından Nihat Türkmenoğlu’yla buluşuyoruz. 28 yaşındaki Türkmenoğlu 11 yıl önce geçirdiği trafik kazası nedeniyle akülü arabaya bağımlı. Erdoğan, Anadolu yakasının bu taraflarında, özellikle sahil kesiminde engellilerin gezip, dolaşabileceği yerler bulunduğunu, havanın iyi olduğu zamanlarda arkadaşlarıyla buralarda buluştuklarını anlatıyor. Diğer tercihleri ise, alış-veriş merkezleri. “Çünkü” diyor, “buralardaki engelli tuvaletleri bizim için çok önemli. Tuvalet, sosyal yaşamımızdaki en önemli sorunlardan biri. Tabii ki, ihtiyacımız olduğu sırada birileri işgal etmediyse.”
Maltepe'deki bir alış-veriş merkezine gidiyoruz. Yollar yine engellerle dolu. Kavşaklardan birinden geçerken, bazı araçlar klakson çalarak, yoldan çekilmelerini istiyor. Kafeteryada oturtulduğumuz yer ise, acil çıkış kapısının önü.
Türkiye'deki engellilerden 1,7 milyonu devletten engelli ve bakım maaşı alabiliyor. Türkmenoğlu, kazada kaybettiği babasından kalma maaşı nedeniyle bu hakka sahip değil. Bu maaşı annesi ve doğuştan engelli bir kardeşiyle paylaştığı için, kendisine düşen ayda 300 lira.
"Engeli görülmeyen engelli arıyorlar"
Türkmenoğlu, çalışmak istiyor. Ancak, iş bulamamaktan şikayetçi. Oysa yasalara göre, kamuda yüzde 4, özel sektörde yüzde 3 engelli istihdamı zorunlu. “Özel şirketler” diyor Türkmenoğlu, “engeli görünmeyen, belli olmayan engelli arıyor istihdam için. Hele tekerlekli sandalyeye bağımlı olanları hiç istemiyorlar. Çünkü bu durumda özel servis araçları kullanmaları gerekir ki, bu maliyetten kaçınıyorlar.”
Engellilerin önünde onlarca engel var. Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği Başkanı Adem Kuyumcu, bunların başında mimari ve fiziksel engellerin geldiğini söylüyor. “Görme engelliler için işitsel, işitsel engelliler için görsel uyarıcılar ve uygun düzenlemeler olmaması hayata katılıma engel oluyor” diyor.
Fiziki engeller bir yana, etik engeller de engellilere hayatı kimi zaman çekilmez kılıyor. Otobüste engelliler için ayrılan yerlere koyulan çuvallar, metro asansörlerinin işgal edilmesi, kalabalık ortamlarda araçlarıyla dolaşan engellilere “Sizin ne işiniz var burada” diye atılan laflar, yaşadıkları binalara “görüntüyü bozuyor” diye rampa yapılmasını engellemeye çalışan komşular, morallerinin bozulmasına neden oluyor. Erdoğan, “Bu nedenle hayata küsen, evden çıkmayan pek çok arkadaşımız var” diyor.
©Deutsche Welle Türkçe
Kürşat Akyol