"Tabu konularda araştırma engellenebiliyor"
5 Ekim 2020"2016 yılında Mardin Artuklu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde 'Kürt Sinemasında Ses' meselesine medya arkeolojik bir perspektiften bakan sanatsal araştırma projesine başladım. Geçen sene Ağustos ayında tezim, 'bölücü örgüt propagandası' gerekçesiyle reddedildi."
İsmini vermek istemeyen, yüksek lisans tezi reddedilen öğrenci, yalnız değil… Türkiye'deki üniversitelerde ifade özgürlüğü, tartışmalı konulardan biri. Ne öğrenciler ne de akademisyenler, istedikleri alanlarda özgürce çalışabiliyor.
Artuklu Üniversitesi'nde yüksek lisans tezi reddedilen öğrenci, danışmanının, seçtiği konunun kendisini de riske atabileceğini söylemiş. Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından tebliğ edilen ret kararında, "kurulan etnik ayrımcı, bölücü, Cumhuriyet ve devrimleri düşmanlığına dair dil ve içeriğin akademik bir tartışmanın unsurları sayılamayacak biçimde ele alınmış olduğu" iddia ediliyor. Tez konusunun, "başka mesele ve tartışmaların tali unsuruna indirgenerek bahaneleştirildiği" gerekçesiyle reddedildiği de kararda yer alan ifadelerden.
Kürt meselesi, Türkiye'de akademisyenlerin uzak durmak zorunda bırakıldığı konulardan biri. Kamuran Akın’ın Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde çalıştığı "Kürdistan'da Devletin Coğrafi Mekansal Politikaları" başlıklı doktora tezi de kabul görmemiş. "Hidroelektrik santralleri ve orman yangınları üzerine çalışıyordum. Sosyal Bilimler Enstitüsü tez önerimi, 'Kürdistan neresi' diye reddetti" diyor. Hocaları Akın’ı uyarmış ancak o zaman başlığı değiştirmeyi kabul etmemiş. "Daha sonra 'Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğusu' diye değiştirip yazacaktım ki barış bildirisi nedeniyle ihraç edildik" diyen Kamuran Akın, şimdi tezini Almanya’daki Humboldt Üniversitesi'nde yazıyor.
"Toplumsal cinsiyet bilmem, İslamofobi çalış"
Akademide son dönemde temkinli yaklaşılan konulardan biri de, toplumsal cinsiyet çalışmaları. A., Marmara Üniversitesi'nde Türkiye'de muhafazakârlaşma konusunu çalışırken danışmanı barış bildirisine imza atması nedeniyle ihraç edilmiş. Saha çalışmasını bitirmiş, bulguların bir kısmını yazmışken yeni gelen hocalardan biri danışmanı olmuş. "İlahiyat mezunuydu. Çalışmalarıma baktı, 'Yeni bir konuya başla' dedi. Toplumsal cinsiyet çalışmak istediğimi söyledim. 'Ben toplumsal cinsiyet bilmem' diyerek İslamofobi, iki dinli evlilikler veya İslam’a geçenleri çalışmamı önerdi" diye anlatıyor. Danışman hocasını değiştirmek istemiş ama kimse onu kabul etmeyince A.’nın hevesle başladığı yüksek lisans macerası son bulmuş.
İstanbul’da bir devlet üniversitesinde doktora yapan bir öğrenci, "Türkiye Sineması’nda Devlet Şiddeti, Militarizm ve Erkeklikler" konulu tez önerisinin reddedildiğini anlatıyor. "Tez konusu başlığı ile içeriğin uyuşmadığı gerekçe gösterilerek önerim reddedildi" diyor. Bu kez başlığı yumuşatarak tekrar önermiş. "Tez danışmanın da müdahalesiyle 'Türkiye'de Askerlik, Militarizm ve Toplumsal Cinsiyetin Sinemada Temsili' şeklinde değiştirdim. Bu kez kabul edildi. Ancak sonrasında öğrencilikle ilişiğim kesildi ve neden kesildiğine dair herhangi bir sebep de bildirilmedi" diye ekliyor.
"Tezler sansürlenebiliyor"
İnan Özdemir Taştan ve Aydın Ördek tarafından "İnsan Hakları Okulu" adına hazırlanan, 54 vakıf ve devlet üniversitesinde yapılan görüşmelerin yer aldığı "OHAL Döneminde Türkiye'de Akademik Özgürlükler Araştırması Raporu"na göre, LGBTİ+ çalışmaları ve din konuları ile Ermeni ve Kürt meselesi, akademinin tabuları… Raporda, "Tabu sayılan konularda araştırma yapmak engellenebilmekte, kimi durumda enstitüler doğrudan bu alanlardaki tezleri sansürleyebilmekte veya reddedebilmektedir" tespiti var. DW Türkçe'ye konuşan İnan Özdemir Taştan, "Akademisyenlerin üçte biri bize, istediği konuda araştırma yürütemediğini ve bu nedenle bazı araştırma konularında çalışma yapmaktan vazgeçtiğini ya da bu araştırma gündemlerini belirli süreliğine ertelemek zorunda kaldığını belirtti" diyor. Öğrencilerin de hocaları gibi benzer sorunlarla karşı karşıya kaldığını dile getirerek, "Belirli alanlarda tez çalışması yürütmenin onların hayrına olmadığının kendilerine belirtildiğini, akademik kariyer düşünüyorlarsa o çalışma alanından vazgeçmeleri yönünde telkinlerle karşılaştıklarını söylediler" diye ekliyor.
"Bu da geçmeyecek' diye yıldım, konuyu değiştirdim"
İsmini vermek istemeyen psikoloji doktorası yapan bir öğrenci, barış sürecinde kurulan akil insan heyetlerine yönelik barış algısını çalışmak isterken sansüre takıldığını anlatıyor. "Heyetlerin Doğu ve Güneydoğu raporları diğer bölgelerden farklıydı, insanlar barıştan aynı şeyi anlamıyor" diyen öğrencinin tez konusu reddedilmiş. 2019 yılında tez konusunu tamamen değiştirmek zorunda kalmış. Şimdi, kötülüğün dindarlıkla olan ilişkisi üzerine çalışıyor.
ODTÜ'de sosyal psikoloji alanında doktora önerisi sunan bir başka öğrenci, Kürt, Türk ve Ermenilerde vatandaşlık algısı çalışmak istemiş. Jüri her ne kadar araştırılması gereken bir konu olduğunu düşünse de öneriyi reddetmiş. "Ben tez önerimde siyasi partilerden bahsetmemişken bir jüri üyesi 'PKK ve MHP bu ülkenin kimlik hapishaneleridir' dedi. Onu hiç unutmuyorum" diyor. Konuyu değiştirmek, "Kürtlerde Türkiye Cumhuriyeti tarihinin sosyal temsillerini" çalışmak istemiş. "Politik ortam sıkıntılıydı. Hocalarım, 'Güzel ama nasıl yapacaksın? Sen bunu düzenle, sonra gel' dedi. O zaman, 'Bu da geçmeyecek' diye düşünerek yıldım. Konumu tamamen değiştirdim, gruplar arası affetme üzerine çalıştım" diye anlatıyor.
Akademisyen İnan Özdemir Taştan, araştırmaları sırasında karşılaştıkları durumu, "Dünyanın başka bir yerindeki etnik mesele çalışmak bile Türkiye'deki meseleleri çağrıştırdığı için tehlikeli bir alan haline gelmiş durumda" diye anlatıyor. Taştan’a göre, akademiye yönelik baskılar nedeniyle üniversiteler toplumsal sorunları ele alamaz hale getirilmiş durumda. "Bunun temel sonuçlarından biri, Türkiye'de özgür ve eleştirel bilginin üretilemez olması. Üniversite, toplumun temel sorunlarına duyarsız kalmak zorunda bırakılıyor" diyor.
Burcu Karakaş / İstanbul
© Deutsche Welle Türkçe