Türkiye’de AIDS tehlikesi artıyor
1 Aralık 2016Son 50 yılın en korkutucu hastalıklarından bir olan AIDS uzun yıllar süren tıbbi çalışmalar sonucunda önemli oranda geriletilse de, tamamen yok edilebilmiş değil. Türkiye’de de son yıllarda HIV taşıyıcılarının sayısında önemli artış yaşanıyor. DW Türkçe'ye konuşan uzmanlar, halkın AIDS'e yol açan HIV'e karşı korunma yöntemleri konusunda daha yoğun bir eğitime tutulması gerektiği görüşünde.
1 Aralık ”Dünya AIDS Günü”. Birleşmiş Milletler tarafından ilk olarak 1988 yılında ilan edilen Dünya AIDS Günü'nde küresel ölçekte bu hastalığa dikkat çekmek için etkinlikler düzenleniyor. Birleşmiş Milletler’in AIDS ile mücadele kuruluşu UNAIDS’in 2015 raporuna göre, dünya genelinde 36,9 milyon kişi HIV virüsü taşıyor. Ancak 17,1 milyon kişinin HIV virüsü taşımasına rağmen durumun farkında bile olmadıkları tahmin ediliyor. Bunun yanında, 22 milyon HIV taşıyıcısının tedaviye erişimi bulunmuyor ve bunların 1,8 milyonunu çocuklar oluşturuyor. Raporda, AIDS ile küresel mücadele kapsamında önümüzdeki beş yıl içinde çabalar iki katına çıkarılırsa, 22 milyon AIDS’e bağlı ölümün ve 28 milyon yeni HIV vakasının önlenebileceği kaydediliyor. Raporda 2000 yılından bu yana 25,3 milyon kişinin AIDS ile ilişkili hastalıklar nedeniyle hayatını kaybettiği dile getiriliyor.
Türkiye'de hasta sayısı 13 bine yakın
Öte yandan dünya çapında yapılan tıbbi araştırmalar ve farkındalık çalışmaları sonucunda, HIV virüsünün bulaşma oranı erişkinlerde yüzde 35, çocuklarda yüzde 58 geriletilirken, hastalığa bağlı ölüm oranı da yüzde 42 oranında azalmış durumda. Dünya genelindeki bu olumlu sayılabilecek tabloya karşın, Türkiye'de AIDS hastası sayısı her geçen yıl giderek artma eğiliminde. Resmi verilere göre, Türkiye’de AIDS hastalığına neden olan HIV virüsü taşıyanların sayısı 13 bine ulaşmış durumda. Özellikle son yıllarda hastalık taşıyan kişi sayısının yılda ortalama yüzde 50-60 artış gösterdiğini kaydeden uzmanlar, halka hastalığın hangi yollarla bulaştığı ve korunma yolları ile ilgili eğitim vermenin önemine dikkat çekiyor.
“Son yıllardaki artış dikkat çekici”
Türkiye'de AIDS hastası sayısının artmasında genç nüfusun fazlalığı, göç hareketleri, turizm, kayıtsız çalışan seks işçilerinin artması, damariçi uyuşturucu kullanımının artması ve korunmaya yönelik düzenli eğitim programlarının bulunmaması etkili oluyor. HIV Enfeksiyonu Derneği Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, Türkiye’de ilk AIDS vakasının 1985’te kayıtlara geçtiğini belirtiyor. O günden bugüne kadar Türkiye’de toplam AIDS hastası sayısının 13 bini bulduğunu ifade eden Tabak, “Burada dikkat çekici olan son 3-4 yılda yıllık artışların yüzde 50-60 civarında olması” diyor. Son 10 yıllık tabloya bakıldığında ise artış oranının yüksekliği dikkat çekiyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 2005’te 292 AIDS hastası tespit edilirken, bu sayı 2015’te 1500'ü geçiyor. Harran Üniversitesi’nden Prof. Dr Fadile Yıldız ise bu artışın Türkiye’ye özgü olmadığını belirtiyor. Özellikle Sahra Altı Afrika’daki AIDS vakalarının azalmasından sonra Orta Asya, Rusya ve Ukrayna merkezli vakaların giderek artmaya başladığını kaydeden Zeyrek, "Türkiye'de bu bölgedeki ülkelerden biri olarak bu durumdan etkileniyor. Aslında genç nüfusta güvenli seks eğilimi artıyor. Ancak davranışsal alışkanlıklar ve madde bağımlılığı AIDS hastası sayısının bu bölgelerde artmasına yol açıyor” değerlendirmesinde bulunuyor.
"AIDS eskisi kadar korkutmuyor”
Öte yandan Türkiye’de son yıllara kadar hastalığın en çok heteroseksüel yollarla bulaştığını ancak son birkaç yılda homoseksüel bulaşmanın ön plana çıktığı belirtiliyor. Türkiye’de eşcinsel ilişki yoluyla AIDS hastalığını kapanların giderek arttığına işaret eden Prof. Dr. Tabak, “Hastalığın öldürücü özelliğinin azalması, normal yaşam süresini tehdit etmekten uzaklaşması koruma önlemlerini zayıflatmış gibi gözüküyor. İnsanlar ne yazık ki, AIDS’ten eskisi kadar ürkmüyor” diye konuşuyor.
‘AIDS Stratejik Planı’ hazırlanıyor
Türkiye’de kayıtdışı AIDS’li hasta sayısının mevcut rakamlardan 10 kat daha fazla olduğu iddialarını da değerlendiren Tabak, “En iyi bildirimi yapılan hastalık HIV enfeksiyonudur. Tüm kan kayıtlarında açıkça görülür. Bu yüzden kayıtdışının miktarı üzerine net bir şey söyleme şansımız yok. Birkaç katı da olabilir, mevcudun yarısı kadar da olabilir” diyor. Özellikle damar yoluyla ilaç kullanan hastaların mutlaka düzenli olarak kan testi yaptırması gerektiğine vurgu yapan Prof. Tabak, kamu-üniversite işbirliği ile yapılması planlananları şöyle anlatıyor:
“Birkaç yıl önceye kadar faal olan Ulusal AIDS Komisyonu, kapsamı genişletilerek yeniden canlandırılacak. Bu kapsamda şu anda Türkiye HIV/AIDS Stratejik Plan çalışmaları başlatıldı. Birkaç ay önce ilk çalıştayımızı yaptık. Yakın zamanda eğitimden tedaviye geniş kapsamlı bir plan açıklanacak.”
© Deutsche Welle Türkçe
Aram Ekin Duran / İstanbul