1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye ekonomisi ‘siyaset’ girdabında

24 Mart 2015

İşsizlik, enflasyon ve büyümede olumsuz bir performans sergilemeye başlayan Türkiye ekonomisi, seçime kısa bir süre kala siyasi krizlerin etkisine giriyor. Uzmanlar gelişmeleri DW Türkçe'ye değerlendirdi.

https://p.dw.com/p/1EwEs
Symbolbild - Türkische Lira
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Türkiye'de seçimlere 2,5 ay kala hükümet ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki gerilim gün yüzüne çıkarken, ekonomide birbiri ardına gelen olumsuz veriler de siyasi istikrardan sonra ekonomik istikrarın da tehlikeye girdiği endişesi yaratıyor. Deutsche Welle Türkçe Servisi’ne konuşan uzmanlar, siyasi gerilim arttıkça yatırımların belirsizlik ortamı nedeniyle durduğuna işaret ediyorlar. Uzmanlara göre, AKP seçimden tek başına iktidar olarak çıksa bile yatırımcılar açısından ‘siyasi istikrar' sorunu devam edebilir.

2015 yılı, ekonominin öncü verileri açısından umut vermiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Merkez Bankası’nın faiz politikalarına yönelttiği sert eleştiriler sonrasında, Türk Lirası 15 Ocak-13 Mart tarihleri arasında yüzde 17’ye varan değer kaybı yaşadı. Özel sektör borçluluğu açısından milyarlarca dolar kayıp anlamına gelen bu kur hareketliliği, son günlerde küresel konjonktürün de etkisi ile durulmuş gibi gözüküyor. Ancak Türkiye ekonomisi gelecek hafta açıklanması beklenen 2014 büyümesi için de 2015’in ilk iki çeyreğindeki büyüme performansı açısından da pek umut vermiyor.

Veriler olumsuza dönüyor

Sanayi üretimi yıla yüzde 2,5 düşüşle başlarken, kapasite kullanım oranları yüzde 72,8 ile son 12 ayın en düşük seviyesine geriledi. Büyümenin itici gücü sayılan ihracatta iki ayda yaklaşık yüzde 7 düşüş olurken, vatandaşların ekonomiye güvenini ölçen Tüketici Güven Endeksi ise yüzde 64,4’e gerileyerek son 6 yılın en düşük seviyesini gördü. Tüketici güven endeksinin 100’den büyük olması tüketicinin iyimser, düşük olması ise kötümser olduğunu gösteriyor. Öte yandan, kredi derecelendirme kuruluşu Moody's doların değer kazanması nedeniyle Türk şirketlerinin dış borçlarını ödemelerinin daha zorlaştığını açıkladı. Moody's, "Türkiye ve Şili gibi yüksek tutarlı dış borç ödemeleri bulunan ülkelerde para birimlerinin gösterdiği belirgin değer kaybı şirketlerin dış borçlarını ödemelerini daha maliyetli hale getirmektedir" değerlendirmesinde bulundu.

Yatırımcı için belirsizlik var'

Ekonomide yaşanan bu gelişmelere Türkiye siyasetinin girdiği darboğaz eklenince, 2015’in geri kalanı için çizilen senaryolar olumsuza dönüyor. Uzmanlar siyasi arenada, özellikle de iktidar cephesinde yaşanan gerilimin yatırımcının Türkiye algısını olumsuz etkilediğine işaret ediyor.

Merkez Bankası ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yaşanan gerilimin Türkiye’de siyaset-ekonomi ilişkisini olumsuz biçimde ortaya çıkardığını ifade eden Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, “Erdoğan’ın Merkez Bankası’na yüklenmesinin ardında seçimler ve çok istediği başkanlık sistemine geçiş var. Bunun için de yüksek oy alması yani ekonominin iyi gidiyor olması gerekiyor” diye konuşuyor.

Ancak Merkez Bankası ile başlayan çözüm süreci ile devam eden gerilim siyasetinin yerli ve yabancı yatırımcıda endişe yarattığını dile getiren Gürsel, “Canlı bir ekonomi için gereken yatırımların yavaş kaldığını görüyoruz. Yatırımcılar açısından ciddi bir belirsizlik ortamı var. Seçimden nasıl bir sonuç çıkacağına dair endişe var. AKP tek başına iktidara gelse bile yatırımcı açısından siyasi belirsizlik devam edebilir” değerlendirmesinde bulunuyor.

Harcamalar kısılıyor, borçlanma eğilimi düşüyor'

Hürriyet gazetesi yazarı ekonomist Uğur Gürses de ekonomik ivme için gereken hane halkı harcamaları ve yatırımlarda gerileme olduğuna işaret ediyor. Son 12 çeyrekte yeni yatırımların büyümeye katkı vermediğine, son 7-8 çeyrektir de hane halkı tüketiminin gerilediğine işaret eden Gürses, “Tek başına iktidar olmak artık siyasi istikrar için yeterli olmuyor. Siyasi kriz, mali piyasalardaki dalgalanmayla birlikte harcamaların kısılmasına ve ileriye dönük borçlanma eğiliminde düşüşe neden oluyor” şeklinde konuşuyor. Gürses, bu haliyle tüketici güvenindeki düşüşün ekonomik olduğu kadar siyasi nedenleri de olduğunu vurguluyor.

‘Siyasetteki gerilim, ekonomi kaynaklı'

Türkiye’de bir süredir devam eden ekonomideki sancıların siyasi sancılara dönüştüğünü belirten Global Menkul Değerler Strateji Müdürü Gökhan Uskuay ise “Aslında siyaset ekonomiyi değil, ekonomideki kötü gidiş siyaseti olumsuz etkiliyor. Seçime doğru giderken büyüme, enflasyon ve işsizlikteki olumsuz gidişat Ankara’da gerilime yol açıyor” değerlendirmesinde bulunuyor. Birinci çeyrekte büyümenin yüzde 2,5’lar seviyesini ancak görebileceğini öne süren Uskuay, ikinci çeyreğin de zorlu geçeceğini, Amerikan Merkez Bankası Fed’in de küresel piyasalardaki baskıyı artıracağını dile getiriyor. Uskuay’a göre ekonomideki kırılganlık arttıkça Ankara’daki siyasi gerilimin dozu da yükselmeye devam edecek.

© Deutsche Welle Türkçe

Aram Ekin Duran