Türkiye demokraside küme düştü
25 Nisan 2017Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) salı günü “Avrupa Konseyi üyeliğinden kaynaklanan yükümlülükleri yerine getiremediği” gerekçesiyle Türkiye’nin “denetime” alınmasını kararlaştırdı.
Karar, Strasbourg’da toplanan AKPM genel kurulunda düzenlenen “Türkiye’de Demokratik Kurumların İşleyişi” başlıklı oturum sonunda alındı. Türkiye'nin denetim sürecine alınmasını öngören karar tasarısı 45’e karşı 113 oyla kabul edildi, 12 üye çekimser kaldı.
AKPM Türk heyetindeki 11 AKP, 4 CHP ve 1 MHP'li vekil karar aleyhinde, 2 HDP'li vekil ise karar lehinde oy kullandı. Avrupa genelinde bakıldığında, istisnalar dışında Batı ve Kuzey Avrupalı parlamenterler Türkiye’nin denetime alınması lehinde oy kullanırken, Orta ve Doğu Avrupalı vekiller bölündü.
Oylamaya katılan Macar, Azeri, Gürcü ve Ukraynalı parlamenterler blok halinde aleyhte oy verdi. İngiliz, Çek, Moldav, Polonyalı ve Litvanyalı üyeler ise bölündü.
Siyasi gruplar temelinde bakıldığında; sosyal demokrat, liberal ve sol (komünist) gruplara mensup üyeler büyük ölçüde karar lehinde oy kullandı. Hristiyan Demokrat ve Muhafazakâr gruplar ise Türkiye’nin denetim sürecine alınmasına karşı oy çoğunluğuyla grup kararı aldı. Buna karşılık Hristiyan Demokrat grup”evetçiler”, “hayırcılar” ve “çekimserler” olarak üçe bölündü.
Türkiye'nin önergeleri reddedildi
AKPM üyesi AKP’li üyelerin kararı engellemek için sunduğu değişiklik önergelerinin büyük çoğunluğu reddedildi. 15 Temmuz darbe girişiminin ardında “FETÖ/PDY”nin bulunduğu” veya “PKK’nın alçak bir terör örgütü” olduğu yönündeki önergeler geri çevrildi. AKP’li vekillerin, Türkiye’ye reform için süre tanınması ve durumun Nisan 2018’de gözden geçirilmesi yönünde yaptığı öneri de kabul görmedi.
Buna karşılık, karara, idam cezasının “Avrupa Konseyi üyeliği ile bağdaşmadığı” ve “16 Nisan referandumunun adilane olmayan koşullarda gerçekleştiğine” dair iki ayrı paragraf eklendi.
Yüksek Seçim Kurulu'na referandum sırasındaki usulsüzlük iddialarını “ciddi biçimde inceleme” çağrısında bulunuldu.
"Türk hükümeti orantısız önlemler aldı”
AKPM Türkiye raportörleri Marianne Mikko (Estonya) ve Ingebjorg Godskesen (Norveç) tarafından kaleme alınan ve genel kurulda önergelerle son hali verilen karar metninde, Türk hükümetinin OHAL uygulaması altında Türk anayasası ve uluslararası hukuk kurallarının ötesine geçerek “orantısız” önlemler aldığı ifade ediliyor.
Örnek olarak Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile on binlerce devlet memurunun işine son verilmesi gösteriliyor.
İfade ve medya özgürlüğü ile yargının bağımsızlığı konularına özel vurgu yapılan kararda, gazetecilerin tutuklanması ve muhalif gazetecilere yönelik baskının “demokratik bir toplumda kabul edilemez” olduğu not ediliyor.
154 parlamenterin dokunulmazlığının kaldırılmasıyla Türkiye’de meclisin işleyişinin “baltalandığı”, bu kapsamda çok sayıda milletvekili tutuklu HDP’nin 16 Nisan referandumu için kampanya yürütemediği, bunun da “demokratik tartışmayı kısıtladığı” vurgulanıyor.
"Kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığında soru işaretleri”
Karar 16 Nisan referandumu konusunda “kaygılar” da içermekte. Anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi halinde, özellikle “kuvvetler ayrılığı” ve “yargının bağımsızlığı” konularında soru işaretleri doğacağı mesajı veriliyor.
Tüm bu gerekçeler temelinde Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliğinden kaynaklanan yükümlülükleri yerine getiren ülke olmaktan çıktığını belirtilip “denetim sürecine” alınması isteniyor.
AKPM Ankara'dan ivedi olarak; OHAL uygulamasına derhal son vermesi, KHK yayımlamayı ve toplu işten çıkarmaları durdurması, tutuklu parlamenterler ve gazetecileri serbest bırakması, OHAL inceleme komisyonunu işletmesi, adil yargıyı güvence altına alması ve medya ve ifade özgürlüğü için adım atması istiyor.
2018'de rapor hazırlanacak
AKPM bu karar sonrasında, Türkiye’nin denetim süreci kapsamında gerçekleştirilecek ilerlemeleri 2018 yılında hazırlayacağı bir raporla tekrar gözden geçirecek. Bu da gerekli reformları yapması halinde Türkiye’nin gelecek yıl denetim sürecinden çıkabileceği anlamına geliyor.
Türkiye bugünkü oylamayla denetim sürecinden çıkarılıp bu sürece yeniden dahil edilen ilk Avrupa ülkesi oldu. 1949 yılından bu yana üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nde, içinde Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Gürcistan, Moldova, Rusya, Sırbistan ve Ukrayna’nın bulunduğu demokrasi ligine geriledi.
Kararın Türkiye-AB ilişkilerine olumsuz yansımaları da olabilir. Avrupa Konseyi organları tarafından demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti konularında alınan kararlar AB için de referans oluşturuyor.
Denetim sürecinin tarihçesi
Denetim süreci kapsamında, Avrupa Konseyi üyesi bir devletin demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında ne derece Avrupa standartlarında olduğu ölçülüyor. Tüm AB üyesi ülkeler de dahil irili ufaklı 47 Avrupa devletini bünyesinde toplayan Avrupa Konseyi’nin öncelikli misyonu Avrupa genelinde demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti alanlarında müşterek siyasal ve hukuksal norm ve standartlar yaratmak.
Türkiye, esas olarak sovyetik rejimlerden kurtulan Orta ve Doğu Avrupa devletlerinin Batı standartlarında demokrasiye geçişlerini kolaylaştırmak amacıyla AKPM bünyesinde 1990’lı yılların başlarında oluşturulan denetim sürecine 1996 yılında dahil edilmiş, gerçekleştirdiği reformlar sayesinde koşullu olarak Haziran 2004’te bu süreçten çıkarılmış ve “post-monitoring” olarak adlandırılan “denetim sonrası sürece” dahil edilmişti. Bu süreç, AB ile üyelik müzakerelerine başlamasında önemli rol oynamıştı.
© Deutsche Welle Türkçe
Kayhan Karaca / Strasbourg