Türkiye-AB hattında kritik dönemeç
23 Kasım 2009Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raportörü olan Hıristiyan Demokratlar grubundan Ria Oomen Ruijten, Liberal Demokratlardan Andrew Duff ve Yeşiller Grubu eş başkanı Daniel Cohn-Bendit, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerindeki son durumunu Deutsche Welle’ye değerlendirdiler.
Her üç parlamenter, AB’nin 1 Aralık’ta yürürlüğe girecek olan Lizbon Antlaşması sayesinde genişleme sürecinin önünün açılacağı görüşünde. Ancak Türkiye raportörü Ria Oomen Ruijten, aday ülkelerin üyeliğe kabulünün eskiye oranla zorlaşacağını söyledi ve şunları kaydetti: "Lizbon Antlaşması ile AB’nin üyelik için belirlediği Kopenhag kriterleri artık anlaşmanın temel unsurlarından biri haline geldi. Bu da Kopenhag kriterlerinin yerine getirilmemesinin, anlaşmada hukuki bir zemine oturtulmuş olması anlamına geliyor. Eğer Kopenhag kriterleri eskiden AB Anayasası’nın bir parçası olmuş olsaydı, o zaman ne Bulgaristan ne de Romanya AB üyesi olabilirlerdi."
Liberal Demokrat parlamenter Andrew Duff ise Lizbon Antlaşması'nın yürürlüğe girecek olmasının, Türkiye için iyi haber olduğunun savundu ve "Diğer taraftan Lizbon sayesinde, eğer güçlü, olgun bir dış politika ve güvenlik politikası oluşturamamış olsaydık, Türkiye’nin AB üyeliği konusu da bundan olumsuz etkilenecekti" diye konuştu.
Cohn-Bendit, ise reform antlaşmasına sadece genişleme perspektifinden bakılmaması gerektiğine vurgu yaptı. Daniel Cohn-Bendit, şunları kaydetti: "10 yıl sonra İngiltere halen Avrupa Birliği’nin bir üyesi olacak mı? Lizbon Antlaşması ile birlikte İngiltere’nin başına geçebilecek muhafazakar İngiliz hükümeti, AB’den çıkmak için referandum düzenleyebilir. Lizbon sadece, AB’nin genişlemesi devam edecek anlamına gelmiyor. AB’den çıkmak isteyen ülkeler Lizbon sayesinde böyle bir girişimde bulunabilirler."
"AB kukla olmamalı"
Öte yandan Brüksel’de dikkatler Kıbrıs’dan kaynaklanan limanlar sorununa çevrildi. AB liderleri, Aralık zirvesinde, Türkiye’nin hava ve deniz limanlarını Kıbrıs’a açmamasının yarattığı sorunu masaya taşıyacaklar. AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti, Ankara’ya yeni yaptırımlar için bastırıyor. Parlamento üyeleri böyle bir olasılığa ihtimal vermiyorlar.
Duff, AB’nin Rumların kuklası olmaması gerektiği uyarısında bulundu ve sözlerini şöyle sürdürdü: "AB Konseyi’nin, Kıbrıslı Rumların kuklası olmasını arzulamıyoruz. Türkiye’nin limanlarını açmasını istiyoruz. Ama tabii ki Kıbrıs müzakerelerinde bir ilerlemenin sağlanamaması durumunda, Türk hükümetinin de limanları açarak, büyük bir taviz vermiş pozisyonuna düşeceğinin de farkındayız."
Papandreu umudu
Cohn-Bendit, Kıbrıs’daki çıkmazdan kurtulmak için Yunanistan’ın yeni Başbakanı Yorgo Papandreu kartının kullanılması gerektiğine işaret ederken, "Bölgede şu anda yeni olan Papandreu’nun Yunanistan’ın başına gelmesi ve Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde açılım perspektifinin ortaya çıkması Kıbrıs’ı etkileyebilir. Şimdi Yunanistan ile birlikte, bir normelleşme sürecine gidilmesi ve limanların açılması konusunda çalışılmalı" dedi.
Kıbrıs sorunu, Avrupa Parlamentosu’nun bu yılki Türkiye raporunun da ana unsurlarından biri olacak. Türkiye raportörü, şubat ayında Parlamento’nun genel kurulunda tavsiye kararına dönüştürecek olan rapordaki diğer önemli unsurları, ‘Kürt açılımı’ ve ‘reform sürecinin hızlandırılması” olarak açıkladı.
"Türkiye’de herkesin toplumun birinci derecede vatandaş olması çok önemli" diyen raportör, Türkiye'de yaşanan tartışmalardan memnuniyet duyduğunu ve demokratik açılımın başarılabilmesi için her türlü girişim yapılması yönünde çağrı yapacaklarını kaydetti. Türkiye raportörü ayrıca zorunlu evlilikler ve namus cinayetleri gibi konularda uygulamda yetersizlik olduğunu aktardı ve kanunların uygulanmasına ağırlık verilmesini istedi.
AB’nin yeni Lizbon anlaşması genişlemenin önünü açacak. Ama Türkiye’nin AB sürecinin hız kazanması da pek çok sorunun çözümüne bağlı. Bir yandan Ankara’ya reform çağrısı yapan Brüksel, diğer taraftan Kıbrıs müzakerelerinin bitmesi için de gün sayıyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Duygu Leloğlu
Editör: Ayhan Şimşek