"Zorunlu" ortaklık dönemi
14 Kasım 2017Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin görüşmesinin en önemli gündem başlığı beklendiği gibi Suriye oldu. Putin iki ülke arasındaki ilişkilerin krizden önceki seviyeye geldiğini belirtti, ancak DW Türkçe'nin konuştuğu uzmanlar ilişkilerin kırılgan bir zeminde ilerlediği ve Suriye'deki işbirliğine endekslendiği görüşünde.
Moskova Devlet Üniversitesi'nden öğretim üyesi Kerim Has, iki liderin açıklamalarını şöyle değerlendirdi: "Bütün konular Rusya açısından gidişata göre netleşecek. Suriye'deki işbirliğine endekslenmiş durumda. Şu anki işbirliği stratejik değil zorunlu bir ortaklık. Batı ile ilişkiler gergin. Bölgede Çin yer alsa [Türkiye] belki Çin ile işbirliğine giderdi, ama ABD ve Rusya var. İster istemez zorunlu bir ortaklık, çok kırılgan ve hassas bir zeminde ilerliyor."
Alman Dış İlişkiler Konseyi (DGAP)'nden Laura Lale Kabis-Kechrid de ilişkilerin pragmatik bir yapı kazandığını düşündüğünü söyledi.
"Uzun vadeli ve istikrarlı bir ortaklıktan ziyade pragmatik bir yapıdan bahsedebiliriz. Türkiye ve Rusya arasında aslına bakarsanız ortak noktalardan çok farklılıklar mevcut."
Suriye'de siyasi çözüme doğru
Görüşme sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında Erdoğan, Suriye'de siyasi çözüme odaklanabilecekleri bir zemin oluştuğu hususunda mutabık olduklarını, Putin ise iki ülke arasındaki ilişkilerin krizden önceki seviyeye geldiğini belirtti.
Ancak Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi Ortadoğu Uzmanı Alexey Khlebnikov'a göre Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesinin gündemden kalkması ikili ilişkilerde güvenin yeniden sağlandığı anlamına gelmiyor.
"Bu olay sonrası getirilen yasak ve ambargoları ülkeler birbirlerine karşı siyasi alandaki gelişmelere koşut olarak öne sürüyor, özellikle de Suriye konusunda. Tartıştıkları ana konu da bence buydu" dedi
Türkiye devre dışı mı kalacak?
Basın toplantısında çok detaylara girilmediğini söyleyen Rus uzman, bunun nedenini ise şöyle açıkladı:
"Bu şu anlama geliyor. Önümüzdeki günlerde Suriye ve Kürtlerle ile ilgili bazı gelişmeler olabilir. Çünkü Erdoğan Soçi'ye gelmeden önce Putin ve Trump'ın Suriye ile igili siyasi çözüm konusundaki açıklamalarını eleştirmişti. Bu, Türkiye'nin ilerde Suriye konusunda karar verici olma konusunda devre dışı kalması anlamına geliyor. Aynı açıklamada siyasi çözüm anlamında hem ABD hem Rusya Cenevre sürecinin dikkate alınması gerektiğinin altını çiziyor ki bu da Türkiye'yi rahatsız ediyor. Çünkü Türkiye ana bir oyuncu olduğu Astana sürecinin yanında. Bu bir anlamda Türkiye'ye devre dışı kalabileceği konusunda bir uyarı sinyali oldu."
Türkiye’nin PYD ile ilgili tutumu Suriye konusunda hem ABD hem de Rusya ile ilişkilerdeki kilit noktayı oluşturuyor. Erdoğan, ziyaretinden önce Putin ile ülkesinin önerdiği Suriye Ulusal Diyalog Kongresi hakkında da fikir teatisinde bulunacağını söylemişti. Ancak yapılan açıklamalarda bu konuya değinilmedi.
Rus uzman Khlebnikov Rusya‘nın Kürtleri siyasi çözümün bir parçası yapmak istediğini ancak bu konuda iki tarafın bir sonuca ulaştığını zannetmediğini, diyaloğun devam ettiğini söyledi.
Türkiye‘nin PYD tepkisi
Bölgede siyasi çözüm arayışında olan Rusya, Suriye'deki tüm etnik grupları bir araya getirmeyi hedeflediği bir kongre toplayacağını açıklamış, Moskova'nın Türkiye tarafından terör örgütü olarak görülen Suriyeli Kürtlerden oluşan Demokratik Birlik Partisi'ne (PYD) de davet göndermesi Ankara tarafından tepkiyle karşılanmıştı.
Ancak daha sonra kongrenin ertelendiği ve Türkiye'nin itirazı üzerine PYD'nin kongreye davet edilmeyeceği açıklanmıştı.
Kerim Has'a göre ise PYD'nin davet edilmesi İdlib'teki işbirliğine göre şekillenecek. Has'a göre Rusya, PYD'yi rejiim delegasyonunun içinde kongreye davet etme yolunu denerse, bu Türkiye'nin yüksek perdeden tepki göstereceği bir şey değil.
Has, İdlib'te muhalifleri terör örgütlerinden ayırma görevinin yavaş ilerlediğini, Rusya bunun hızlandırılmasını istediğini söyledi, "Bu görev Türkiye'nin üzerine düşmüş durumda. Rusya Suriye'deki askeri çözümün siyasi çözüme dönüşmesini istiyor. Türkiye önümüzdeki günlerde İdlib'teki çalışmalarını hızlandıracak. Rusya hava operasyonları ile destek verebilir".
S-400 meselesi
Görüşmeden sonra Erdoğan "Özellikle de savunma sanayine yönelik müşterek atacağımız adımları çok önemsiyorum" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya seyahatinden sadece bir gün önce Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Rusya'dan S-400 savunma sistemlerinin satın alındığını açıklamıştı.
Rus uzman Khlebnikov Türkiye'nin S-400 kararıyla ilgili olarak "Türkiye bunu ABD'ye karşı bir pazarlık kozu olarak kullanıyor. Washington'ı rahatsız ederek silah anlaşmalarında indirim almaya çalışıyor" değerlendirmesini yaptı.
NATO üyesi Türkiye'nin ittifaka üye olmayan Moskova'dan Rus S-400 hava savunma sistemi satın almaya karar vermesi bazı Batı başkentlerinde tepkiyle karşılanmıştı.
Moskova Devlet Üniversitesi'nden Has, S-400'lerin ön ödemesi yapılsa dahi bunun nihai anlaşma anlamına gelmediğini ve S-400 sevkiyatı meselesinin NATO ile Türkiye ilişkilerinde yaşanacak kırılmalara göre şekilleneceğini düşündüğünü söyledi.
Her şey Suriye'de işbirliğine bağlı
2015 yılında Türkiye'nin Rus savaşı uçağını düşürmesi üzerine Moskova-Ankara ilişkileri krize girmiş, Kremlin, başta ekonomik alanda olmak üzere Türkiye ile birçok alanda işbirliğini askıya almıştı. Erdoğan'ın Putin'e hitaben kaleme aldığı mektup sonrası ise ilişkiler normal seyrine dönmeye başlamış ve iki ülke yeniden yakınlaşmıştı.
Dünkü görüşmede ikili ticari ilişkiler de masaya yatırıldı. Erdoğan siyasi ilişkilerin yanı sıra ekonomik ilişkilerin de yükseliş seyrine girdiğini kaydetti. Ancak Moskova Devlet Üniversitesi'nden Has bütün herşeyin Suriye'deki işbirliğine endekslendiğini ve Rusya açısından gidişata göre netleşeceğini söyledi.
Ortadoğu uzmanı Khlebnikov da aynı fikirde.
"Bu ikili konular, yasaklar, ambargolar, vize konusu, hepsi Ortadoğu'daki siyasi ve güvenlik meselelerindeki gelişmelere çok yakından bağlı. Eğer Türkiye Suriye'de Rusya ile elele ilerlerse o zaman Rusya bu yasakları kaldırabilir ya da herhangi bir projenin ilerlemesini hızlandırabilir."
Seda Sezer Bilen
© Deutsche Welle Türkçe