Tunuslu kadınların zaferi
28 Temmuz 2017Tunus parlamentosu kadına şiddeti cezai yaptırıma bağlayan yasayı dün kabul etti. Bundan böyle kadına şiddet uygulamak suç sayılacak. Yasanın ülkede 'kültür devrimine' yol açıp, cinsiyetler arasındaki ilişkileri nasıl etkileyeceği ise belli değil. Bu görev topluma ve bireylere düşüyor.
Tunus Aile Bakanı Naziha Laabidi oylamadan sonra parlamentonun 'tarihi' bir misyonu başarıyla tamamlamış olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Kadın haklarını savunan 'Terre des Femmes' adlı sivil toplum kuruluşundan sosyolog Abir Alhaj Mavas da yasanın önemine dikkat çekerek amaçlarının "kadını izolasyondan kurtarıp, Avrupa'daki gibi bütün özgürlüklerden yararlanmalarını sağlamak" olduğunu söyledi. Mavas bundan böyle aile içi şiddetin de cezalandırılacağını ve evlilik içi tecavüzün de 'özel mesele' olmaktan çıkacağını belirtti.
Yeni yasa cezai takibat açısından da bazı yenilikler getiriyor. Eşi tarafından şiddete maruz bırakılan bir kadın şikâyetini geri alsa ya da buna zorlansa da polis olayın peşini bırakmayacak.
Sokağa izinsiz çıkmaları bile zor
Tunus parlamentosunun onayladığı yasa şiddet gören kadınların adli ve psikolojik yardımdan yararlandırılmasını da öngörüyor. Aile Bakanı Laabidi, "böylece insan hakları ve kadın-erkek eşitliği prensiplerine geçerlik kazandırılmış olduğunu" söyledi.
Tunus parlamentosu kadın hakları savunucuları tarafından eleştirilen Ceza Kanunu'nun 227'inci maddesini de iptal etti. Bu maddeye göre, cinsel ilişkide bulunduğu reşit olmayan kızla evlenen erkek ceza almıyordu.
Tunuslu kadınlara ağır baskı altında. Kısa süre önce sonuçları açıklanan ve 4 bin kadının katıldığı bir anket kadınların yüzde 64'ünün ailenin büyük erkek fertlerine sormadan sokağa çıkamadığını gösterdi. Ankete katılanların yüzde 70'i toplum ulaşım araçlarında hakarete uğradığını, yüzde 76'sı ise evde fiziki ve psikolojik baskıya maruz kaldığını açıkladı.
Din ideolojisi ve kadına şiddet
'Terre des Femmes'den Abir Alhaj Mavas kadına uygulanan şiddetin çeşitli nedenleri olduğunu ve en çok da dinden ve Kuran'ın yanlış yorumlanmasından kaynaklanan ideolojik şiddetin söz konusu olduğunu söyledi.
İdeolojik şiddetin Arap Baharının patlak verdiği 2011 yılında bu yana arttığını belirten Mavas protestoların liberal değil, aksine otoriter politikalara yol açtığını ve kadınların bu baskıya tepki göstermede kullanıldığını dile getirdi. Kadına baskı uygulanmasının sosyolojik nedenlerine de değinen Mavas eğitimsiz ve zor ekonomik şartlar altında yaşayan kadınların şiddete daha kolay maruz kaldığını ve bu kadınların haklarını nasıl arayacaklarını bilmediklerini sözlerine ekledi.
Yeni yasadan rahatsız olanlar
Tunuslu erkeklerin çoğunluğu yeni yasayı olumlu karşılıyor. Yasayla birlikte 'kültür reformu da başlatılıp, kadının aynı hakları paylaştığının erkek tarafından idrak edilmesi gerektiğini' söyleyen Tunuslu erkekler de çoğunlukta.
Ancak Tunus'taki herkes yeni yasaya aynı gözle bakmıyor. İslamcı politikacı Noureddine Bhiri 13 yaşın cinsel olgunluğa erişme yaşı olarak kabul edilmesi gerektiğini söylerken, politikacı Salem Labiadh "yeni yasanın radikal feminizme yol açacağını, aile kurumunun temellerini sarsacağını ve eşcinselliği yasallaştıracağını" savundu. Labiadh'ın gazetede yayınlanan sözleri çoğunluk tarafından anlayışla karşılanmadı.
Baskının toplumsal nedenleri
Tunus'ta kadının temel haklarının gasp edilmesinin dini nedenlerden kaynaklanmadığı durumlar da var. Alhaj Mavas "Erkek kendini baskı altında hissediyor. Eşine serbestlik tanırsa eleştirileceğini biliyor. Bu nedenle kendini ve ailesini korumak istiyor. Dolayısıyla, dindar olmayan erkeklerin de muhafazakâr çevre tarafından etkilendiklerini söylemek gerekir", dedi. Le Temps adlı Tunus gazetesi bir yorumunda, 'eşitlik içinde ve insan onuruyla yaşayabilmek için Arap âlemindeki kadınların zor durumda olmalarındaki en önemli etkenlerden biri olan muhafazakâr zihniyetin mutlaka değişmesi gerektiğini' yazdı.
© Deutsche Welle Türkçe
Kersten Knipp