Nefret edilen figürlerin en büyük avantajı, arkalarında insanların toplanabiliyor olmasıdır. Nefret, kör eder. Ve böylece duyulan ortak nefretle farklılıklar, çelişkiler ve itirazlar kaybolur. Nefret, birleştirir. Ve nefret, gerçek fikir ve vizyonların eksik olduğu durumlarda, daha iyi bir yaşam fikrinin mümkün olabileceği hissini verir.
Lakin şu günlerde ABD'ye bakıldığında, yüzyıllardır olduğu gibi bu koca ülkeyi bir arada tutan artık daha iyi bir yaşam hayali değil. Ağır basan bir duygu varsa o da, diğer siyasi kanada duyulan nefrettir. İki partili sistemde bu oldukça kolay. Matta İncil'inde "Benimle olmayan, bana karşıdır" der.
Seçim kampanyasını takip ettim
2016 yılında Donald Trump ABD Başkanı seçildiğinde, Deutsche Welle'nin muhabiri olarak ABD'deydim. Doğudan batıya, kuzeyden güneye binlerce kilometre seyahat ettim. Metropollerde ama en önemlisi ülkenin küçük kentleri ve o kentlerin spor arenalarında bulundum. Trump'ın Beyaz Saray'a yürüyüşünü en başından itibaren izledim. Onun, öğrenci, işçi, emekli, anne, ev hanımı ve iş adamları gibi bir kitleyi nasıl etkilediğine tanıklık ettim. Ve Demokratların en sonunda, bu adamın gerçekten de Cumhuriyetçi Parti'nin liste başı adayı olabileceğini ve Hillary Clinton'a diş geçirebileceğini idrak etmelerinin ne kadar zaman aldığına da tanıklık ettim. Bu, gücün kibriydi: Nasıl olur da bir televizyon starı bir güç aracı olan Clinton'ı yenebilirdi ki?
Demokratik olmayan tepki
Donald Trump bir yıl önce yemin ederek göreve başladı. O zamandan bu yana Başkan'ın politikalarını ülke içinde mantıklı şekilde tartışmak artık mümkün değil. Tepki olarak sadece, "ne korkunç, ne berbat, ne dehşet verici" gibi sözler sarfediliyor.
Bu demokratik değil. Zira Trump, Amerikan seçim yasasına uygun olarak göreve geldi. Ve bu eleştiriler aptalca. Birçok liberal medya kuruluşu da bu şekilde inandırıcılıklarını kaybediyor.
Pek tabii ki Başkan'ın birçok tweetinin ne derece tehlikeli olduğuna işaret etmek ya da araştırmalar sonucu, Trump'ın vergi reformundan uzun vadede kimin daha kazançlı çıktığını verilerle ortaya koymak, onların görevi. Ancak eleştiride bulunan her kişi, siyasi rakibinin doğru ve iyi yanını net ve öfkelenmeden belirtmesi ve değer vermesi gerektiğinin de bilincinde olmalı.
Almanya'ya yönelik doğru talepler
Örneğin, Avrupa'nın nihayet artık ortak ve güçlü bir dış ve savunma politikası bulması gerektiğine yönelik talebin nesi yanlış? Bir ABD Başkanı Almanya'dan NATO'ya finansal desteğini artırmasını neden talep edemesin? Üstelik bilhassa Almanya, Trump'ın Amerikan çıkarlarını gözeten "Önce Amerika" ifadesini eleştirmeden ayrıntılı şekilde kendi Avrupa politikalarını değerlendirmeli. Zira bizim maliye bakanımız da geçen yıllardaki tasarruf politikalarıyla herşeyden önce kendi ülkesinin refahını göz önünde bulundurdu. Aynı zamanda ölçüyü aşan bürokrasisi ve kötü yönetimiyle Birleşmiş Milletler de bu konuda verilebilecek bir örnek olarak duruyor.
Trump'ın Kuzey Kore'ye yönelik agresif tweetleri beni de ürkütüyor. Bende korkuya yol açıyor. Ancak ben, Barack Obama yönetiminin, Pyongyang yönetiminin nükleer silahlanmadaki gerçek durumunu anlamadaki yetersizliğini de görüyorum. Ve evet, ABD'nin uluslararası düzen gücü olarak çekilmesiyle oluşan boşluğa Rusya ve hatta Çin'in girmeye çalıştığını görmek, beni de endişelendiriyor. Ancak burada da resmin geneline bakıldığında, burada da Barack Obama'nın "önden değil arkadan gitme" stratejisi görülüyor. Ve Suriye'deki, aslında tüm Ortadoğu'daki başarısızlığı için gerçekten de Trump yönetimi suçlanamaz.
Görevde kalmaya devam edecek
Tüm seçim kampanyası boyunca en yol gösterici cümleyi benim nezdimde Michelle Obama kurdu: "Başkaları yanlış davrandığında, biz görgü ve stille yanıt veririz." Bunu ülke içi ve dışındaki tüm Trump karşıtları benimsemeli.
Donald Trump bir yıldır görevde. Ve görevden alınacağına yönelik tüm umutlara karşın öyle görünüyor ki bir süre daha da yönetmeye devam edecek.
Güzel bir Amerikan sözü var: "Aş bunu." Yani Trump'a yönelik eleştirileri objektif hale getirmek için iyi bir zaman. Saçları ve ten rengiyle ilgilenmek yerine politikalarıyla ilgilenilmeli. Ve bu dengeli şekilde yapılmalı. Her tweet için çileden çıkmak yerine, siyasi taleplerinde yanlış ve aynı zamanda mantıklı olan şeylere ışık tutulmalı. Bunu yaparken de dünya siyaseti sorumluluğu taşımanın ne denli zor olduğu da hesaba katılmalı.
Nitekim nefret kolaydır. Gerçek alternatifler oluşturmak ve sunmak ise çok daha zor.
Ines Pohl
© Deutsche Welle Türkçe