Tokyo'ya yönelik tehdit bübüyor

Gelişmeler, 35 milyonluk dev metropolde kaygıya neden oldu. Çok sayıda kişinin kentten ayrılmaya çalıştığı ve tren istasyonlarına akın ettiği bildiriliyor. Kentte kalanlar ise alışveriş merkezlerine hücum ederek, acil durum için gıda malzemeleri, radyo, el feneri, mum ve uyku tulumları satın almaya çalıştı. Birçok markette raflar boşaldı ve stotlar tükendi.

Fransa vatandaşlarına Tokyo’yu terk etmeleri çağrısında bulunurken, Avusturya hükümeti, büyükelçilik çalışanlarını ve faaliyetlerini Tokyo’dan Osaka’ya taşıma kararı aldı. ABD yönetimi ise Japonya hükümetinin kendi vatandaşlarına yaptığı tavsiyeleri dinlediğini, Amerikan vatandaşlarına şu an için Tokyo’yu terk etmeleri çağrısı yapmayı gerekli görmediğini bildirdi.

Çernobil'den sonra en büyük felaket

Fukuşima’daki tablo, 1986’da Ukrayna’daki Çernobil felaketinden bu yana görülen en korkunç nükleer felaket olarak nitelendiriliyor. Japonya Başbakanı Naoto Kan, Tokyo’nun kuzeyindeki tesislere 30 kilometrelik alanda yaşayanlara, evlerinden çıkmamaları ve enerji tasarrufu yapmaları çağrısında bulundu.

Merkezi İngiltere’de bulunan Dünya Nükleer Derneği’nden Ian Hore-Lacy, Japon hükümetinin aldığı önlemleri şöyle açıklıyor:

"Öncelikle insanları tahliye ettiler, bu bir. Ayrıca tahliye alanının yakınında oturanlara evlerinde kalmaları çağrısında bulunuldu. Artı iyot hapları dağıtıldı. Tam olarak kaç hapın dağıtıldığını bilmiyorum, ancak yüksek miktarda radyoaktif sızıntı olduğu takdirde, bu haplarla belli bir zararlı maddeye karşı korunulabilir.”

İyot hapı ne kadar etkili?

İyot hapları, potasyum iyodür içeriyor. Sofralarda tuz olarak kullanılan sodyum klorüre oldukça benzer bir yapıya sahip olan bu bileşik, nükleer santrallerin bulunduğu ülkelerde, acil durumda alınacak ilk önlemlerden biri olarak kabul ediliyor. Potasyum iyodür, tiroid bezlerini iyot açısından doyuruyor ve bezler, sızıntı sırasında kan dolaşımına giren radyoaktif iyot bileşiklerini ememiyor. Kan dolaşımındaki radyoaktif iyot, tiroid tarafından kullanılmadığı için de, kısa sürede idrar yolu ile atılabiliyor.

Tahliye merkezlerinde 400 bin kişi

Japon hükümeti reaktörlere 20 kilometrelik alanı tahliye alanı ilan etti. Fukuşima nükleer santralinin 250 kilometre güneyinde bulunan Tokyo’da ise yetkililer, radyasyonun arttığını ancak henüz sağlığı tehdit edici düzeye gelmediğini bildiriyor.

Japon Kızılhaç’ının yardım çalışmalarını koordine etmek üzere Tokyo'da bulunan Francis Markus, çok sayıda kişinin tahliye merkezlerine toplandığını bildiriyor. Okullara ve diğer devlet binalarına yerleştirilen insanların sayısının 400 bini geçtiğini belirten Markus, Japon Kızılhaç Örgütü'nün bu kişilere tıbbi bakım sağladığını ve yardım ettiğini, ancak yardıma muhtaç kişilerin sayısının yüksekliği ve nakliyat imkânlarıyla yakıt konusundaki darboğaz göz önünde bulundurulduğunda, lojistik açıdan ciddi zorluklarla karşı karşıya olunduğunu söylüyor.

En hazırlıklı Japonya bile zorlanıyor

Markus, Japonya’daki güvenlik önlemleri, dünyanın en önde gelenleri arasında sayılsa da, nükleer krizin ülkenin kapasitesini zorladığına dikkat çekiyor. "Japonya, deprem önlemleri ve ilkyardım eğitimi konusunda dünyanın en hazırlıklı ülkesi" diyen Markus "Fakat ülkenin kuzeydoğusunu vuran deprem, tsunami ve nükleer kriz zincirlemesi, Japonya’yı daha önce benzeri görülmemiş bir felaket tablosu ile karşı karşıya bıraktı. Ve biz de yardım ekipleri olarak bu sorunların üstesinden gelmek zorundayız.” şeklinde konuşuyor.

Başbakan'dan halka çağrı

Başbakan Naoto Kan, radyoaktif sızıntının artması ihtimaline karşı ulusa seslenerek, vatandaşların serinkanlı davranmalarını istedi ve sızıntının yayılmaması için hükümet olarak ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını söyledi.

Bu arada sağlık uzmanları da, Asya’nın Pasifik Okyanusu kıyısındaki ülkelerin hükümetlerine çağrıda bulunarak, Fukuşima nükleer santralindeki patlamalardan sonra bölgelerindeki radyasyon miktarını ölçmelerini tavsiye ediyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Sherpa Sherpem / Çeviren: Aydın Üstünel

Editör: Ahmet Günaltay