Temmuz ayında erkekler 36 kadını öldürdü
2 Ağustos 2020Türkiye'nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi'nin tartışmaya açıldığı temmuz ayında 36 kadın cinayeti işlendiği, 11 de şüpheli kadın ölümünün kayda geçtiği açıklandı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun raporuna göre, öldürülen 36 kadından 18’inin neden öldürüldüğü tespit edilemedi. Beş kadının ekonomik gerekçeler bahane gösterilerek, 13 kadının da boşanma talebinde bulunmak, barışmayı veya ilişkiyi reddetmek gibi gerekçelerle erkekler tarafından öldürüldüğü tespit edildi.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu raporunda, "18 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor" ifadeleri yer aldı.
Katil erkek partner
Türkiye'de temmuz ayında öldürülen 36 kadından üçünün katilinin tespit edilemediği bildiriliyor. 11’inin evli oldukları erkek, beşinin birlikte olduğu partneri, beş kadının tanıdığı biri, dört kadının eski eşi, iki kadının akrabası, iki kadının babası, ikisinin eskiden birlikte olduğu erkek ve ikisinin de oğlu tarafından öldürüldüğü belirtiliyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun bildirdiğine göre, temmuz ayında katledilen kadınların 18’i evinde, altısı sokak ortasında, ikisi arabada, ikisi arazide, ikisi otelde, biri ıssız bir yerde ve biri de iş yerinde öldürüldü. Dört kadının nerede öldürüldüğü tespit edilemezken, öldürülen kadınların yüzde 50’sinin evlerinde, yüzde 17’sinin sokakta katlediliği açıklandı. 24’ü ateşli silahlarla, 5’i kesici aletle, 3’ü boğularak, 1’i darp edilerek ve 1’i de yüksekten atılarak öldürüldü. İki kadının nasıl öldürüldüğünün ise tespit edilemediği açıklandı.
Şiddet gelenek ve göreneklerle meşrulaştırılıyor
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, temmuz ayı raporunda Türkiye'nin 2011 yılında imzaladığı İstanbul Sözleşmesi’nin tartışılmasını da sert ifadeyle eleştirdi. İstanbul Sözleşmesi'nin sadece şiddetten korunma ve zararlarını ortadan kaldırma amaçlı olmadığını, şiddeti önleyecek ve ortadan kaldıracak yol ve yöntemler de tanımlayan bir belge olduğuna dikkat çekildi. Sözleşmeyle aynı zamanda verilerin tutulmasının, analizlerinin yapılmasının, buna uygun politikalar ve çözümler getirilmesinin, tüm kurum ve kuruluşlar tarafından etkin ve bütünlüklü olarak sağlanmasının hedeflendiği hatırlatıldı.
Temmuz ayında öldürülen 36 kadından 11’inin evli olduğu erkek tarafından öldürüldüğü, ayrıca temmuz ayında üç anne-kızın da birlikte katledildiğine dikkat çekilerek, şiddetin gelenek göreneklerle meşrulaştırılmaya çalışıldığı, bu temele kurulu aile yapısının da kadınların daha fazla şiddet görmesine ve hatta öldürülmesine yol açtığı belirtildi. Tam da bu noktada İstanbul Sözleşmesi'nin ilgili hedefi vurgulanarak, şiddetin normalleştirilmesini ve şiddetin gelenek ve görenekler ile açıklanmasının yasakladığının altı çizildi.
İstanbul Sözleşmesi halk içinde çok da bilinmiyor
Platform, yayınlanan iki araştırmadan biri olan, İstanbul Ekonomi Vakfı’nın yapmış olduğu çalışmaya dikkat çekerek, İstanbul Sözleşmesi’nin hala ülkede yüzde 51,7 oranında bilinmediğini belirtiyor. MetroPoll Araştırma’nın yaptığı anket çalışmasına göre ise toplumun yüzde 63,6’sinin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi doğru bulmadığı sonucunun ortaya çıktığı hatırlatılıyor. Çekilmeyi doğru bulanların oranının ise sadece yüzde 17 olduğuna dikkat çekiliyor.
Kadın Cinayetlerini Durdurma Platformu, her ay kendilerine ulaşan veya başına yansıyan kadına yönelik şiddet olaylarına dair rapor hazırlıyor.
KADEM'den destek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanlarından olan kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın başkan yardımcılığını yaptığı Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), İstanbul Sözleşmesi’ne destek verdiğine dair bir açıklama yaptı. KADEM açıklamasında sözleşmeye getirilen eleştirilere 16 maddede cevap verdi. İstanbul Sözleşmesi'ne ilişkin geçen ay başında AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un sözleşmeden çekilmeye dair hazırlık yapıldığına dair sözleri konuyu tetiklemiş, Türkiye ve dünyada pek çok kadından sözleşmeye sahip çıkan paylaşımlar gelmiş, Akit yazarı Abdurrahman Dilipak ise İstanbul Sözleşmesi’ni savunanları "fahişe" diye nitelemişti.
İstanbul Sözleşmesi, Türkiye dışında son günlerde Polonya’da da tartışlıyor. Polonya’da iktidarda olan aşırı muhafazakarlar, "Katolik aile geleneklerine aykırı" olduğu iddiası ile İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye hazırlandığını açıkladı.
Bu gelişme üzerine Almanya Federal Aile Bakanı, Sosyal Demokrat Parti (SPD) üyesi Franziska Giffey da Polonyalı mevkidaşı Marlena Malag’a bir mektup yazarak, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmemeye, aksine sahip çıkmaya çağırdı. Alman Bakan Giffey mektubunda, "İstanbul Sözleşmesi kadınları şiddetten korumak, mağdurlara koruma ve destek sunmak için sahip olunan en önemli uluslararası enstrümandır" ifadesini kullandı.
DW / ETO,ET
© Deutsche Welle Türkçe