Tedbirsizlik can kaybını artırıyor
8 Mart 2010Dünya son dönemlerde birbiri ardına yaşanan şiddetli depremlerle sarsılıyor. Önce 12 Ocak’ta Haiti’de 7.0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Ardından Şili, 8.8 büyüklüğünde bir deprem felaketi yaşadı. Depremin son adresi ise Türkiye oldu. Elazığ’ın Karakoçan ilçesinde meydana gelen 6.0 büyüklüğünde depremde onlarca kişi hayatını kaybetti.
Kandilli Rasathanesi Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Doğan Kalafat, Elazığ depreminin sürpriz bir deprem olmadığını kaydetti: "Bu bölgede son olan depremler ise biliyorsunuz ki 1992 Erzincan depremi var, ondan sonra Bingöl depremi, 2005’ler var. 2003 Bingöl ve Pülümür depremleri var. Şimdi 2003’ten itibaren baktığımızda çok önemli deprem yok. Aslında Elazığ’da, Sivrice tarafında bir aktivite var ama bu büyüklükte deprem yok. Bu biraz daha Kuzey Anadolu Fayı ile Doğu Anadolu Fayı’nın kesim noktasında yakın bir bölge. Dolayısıyla burada küçük olsun büyük olsun faylar zaman zaman bu tür depremler üretebiliyor. Bu sürpriz bir deprem değil zaten. Bu coğrafyanın getirdiği bir sonuç."
Tebirsizlik öldürüyor
Haiti’de meydana gelen 7.0 büyüklüğündeki depremde 270 bin kişi hayatını kaybederken, Şili’deki 8.8 büyüklüğündeki depremde 85 kişi öldü. Elazığ’daki depremin büyüklüğü Şili’ye kıyasla çok daha azdı. Ancak ölü sayısı arasında büyük bir fark yok. Bu da deprem öncesi yeterli tedbirlerin alınmadığını ortaya koyuyor. Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat, Elazığ’da çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesinin nedeni olarak insanların hâlâ depreme dayanıksız kerpiç evlerde yaşamalarını gösterdi.
Kalafat şu değerlendirmeyi yaptı: "Bu bizim depremde tedbirsiz olduğumuzu ortaya koyuyor. Aslında bu depremler çok büyük depremler değil. Ama alacağımız tedbirlere göre bu depremin şiddetini azaltabiliyoruz. Büyüklük değişmiyor ama şiddet göreceli bir kavram. Ve deprem öncesi alacağımız tedbirlere göre değişiyor. Bu ülkeden ülkeye değişiyor. Mesela Japonya’da da bu tür depremler olur, ama şiddet değeri 4’ü geçmez. Fakat bizde şiddet değeri şu anda 7 artı, yani 7’nin üzerinde gözüküyor bu can kayıplarıyla. Dolayısıyla binalarımızı, özellikle o yöredeki binalar ki, buralar hep birinci derece deprem bölgesinde. Kesinlikle ve kesinlikle, o yörenin de tabii iklimsel ve sosyal ekonomik koşulları göz önüne alınarak yeni bir yapı tarzına, depreme dayanıklı hafif malzemeden üretilen ve bunu teşvik edecek şekilde üretimi olan, kamunun da bunu destekleyeceği ve denetleyeceği bir yapı tarzına geçmemiz şart."
Beklenen İstanbul depremi
Elazığ depremi, Marmara Bölgesi’nde beklenen büyük depremle ilgili endişeleri de artırdı. Ancak Kalafat’a göre, bu deprem İstanbul’da beklenen depremi tetikleyecek nitelikte değil. Kalafat, İstanbul ve çevresinde beklenen depreme ilişkin şu bilgileri verdi:
"Depremin nerede olabileceğini, ne büyüklükte olabileceğini tahmin edebiliyoruz, fakat zamanıyla ilgili tahminde bulunmamız zor. Bununla ilişkili de istatistik çalışmalarımız var. Orada da şunu gösteriyor. 1999 sonrası 30 yıl içerisinde 7’lik bir depremin olma olasılığı yüzde 64. Bu, 50 yıl olduğunda yüzde 75. 90 yıl olduğunda da yüzde 99. Yani önümüzdeki 90 yıl içerisinde Marmara Bölgesi’nde bu depremin olması çok çok yüksek bir ihtimal. Bunu biliyoruz. Ona göre de tedbirlerimizi alıyoruz."
© Deutsche Welle Türkçe
Haber: Başak Sezen
Editör: Murat Çelikkafa