201211 Israel Palästinenser
21 Aralık 2011Tutuklu mübadelesi her iki tarafta da büyük coşku yarattı. Eski Filistinli tutuklular Gazze ve Batı Şeria'da birer kahraman gibi karşılanırken, İsrailliler de vatanına yıllar sonra geri dönen Gilad Şalit'i kendi oğullarına kavuşuyormuş gibi bağırlarına bastı. Avi Primor'un dediği gibi Şalit "halkın oğlu" olmuştu. İsrail'in Almanya'daki eski büyükelçisi Primor, Şalit'in dönüşünün aynı zamanda İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun popülaritesini de şaşırtıcı bir şekilde artırdığına dikkat çekiyor.
Peki Netanyahu, Filistinlilerle diyaloğu canlandırmak için zaten sallantıda olan koalisyon hükümeti üzerine kumar oynamayı neden göze almıştı? Taraflar arasında müzakere edilecek artık bir şey kalmadığını belirten Primor, "Barış antlaşmasının nasıl olması gerektiği biliniyor. Sadece üzerinden geçilmesi gereken son detaylar var. Çok sayıda İsrail başbakanı ve çok sayıda Filistinli müzakereleri uzun zamandır sürdürüyor. Asıl sorun bundan sonra harekete geçmek için hazır olunup olunmadığı" değerlendirmesinde bulundu. Ancak Primor'a göre, şu anda ne İsrail ne de Filistin'deki yönetimler bunu gerçekleştirmeye hazır.
Heinrich Böll Vakfı'nın Ramallah'taki temsilcisi Joachim Paul ise Primor'un bahsettiği "son detayların" Filistinliler açısından hayatî önem taşıdığına işaret ediyor. Barış sürecinin başlatılmasından bu yana Batı Şeria'da 80 bin Yahudi yerleşimcinin yaklaşık 600 bine çıktığını belirten Paul, üzerinde müzakere edilecek ülkenin giderek küçüldüğünü belirtiyor.
Hamas yeni bir ana karargâh arıyor
Ancak Filistinliler şu sıralarda yeni yerleşimlerin inşaatından çok Arap dünyasındaki değişimlerin etkileriyle uğraşıyor. Zira Suriye'de devam eden huzursuzluklar, Hamas'ın Şam'daki ana bağlantı üssünden vazgeçmesini ve organizasyonun ana karargâhını başka bir bölge ülkesine taşımasını gündeme getirdi. Joachim Paul, Hamas'ın siyasî bürosunun Katar'a nakledilmesinin, aynı zamanda Ürdün ve Mısır'da da temsilcilikler açmasının konuşulduğunu aktarıyor.
Mısır'daki gelişmelerin radikal Hamas üzerinde yansımaları olduğunu kaydeden Paul, Hamas'ın Mısırlı "Müslüman Kardeşler"in bir uzantısı olduğunu ve Müslüman Kardeşler'in bir seçim zaferi elde etmesi durumunda Hamas'ın otomatikman güçleneceğini belirtiyor. Paul, "Müslüman Kardeşler'in parlamentonun alt ve üst kanadı için yapılan seçimleri kazanması durumunda, uluslararası toplumla ve Batı ülkeleri ile mümkün olduğunca pozitif ilişkiler kurmayı isteyeceğini tahmin ediyorum. Ayrıca Hamas'ı engellemek yerine koşulsuz ve açık destek vermeleri söz konusu olabilir."
Anahtar Mısır'da
Ama Müslüman Kardeşler'in iktidara gelseler de tek başına hareket geçmesi söz konusu olmayacak. Heinrich Böll Vakfı'nın Ramallah temsilcisi Joachim Paul, Mısır gizli servisinin ülkenin dış politikasını yakından kontrol ettiğini ve hâlâ güçlü olan ordunun da Müslüman Kardeşler'in ağırlıkta olacağı ve İsrail - Filistin ilişkilerinde son sözü söyleyecek bir hükümette varlığını sürdüreceğini belirtiyor.
Ancak İsrailliler ordunun varlığına yine de güveniyor. Eski İsrailli büyükelçi Avi Primor gibi birçok İsrailli, Mısır ordusunun rolünün her zaman etkili olmayabileceğini tahmin ediyor. Nitekim Mısır'da devam eden seçim sürecinde tahminî sonuçlara bakıldığında Batı yanlısı liberal güçlerin oy oranının başkent Kahire dışında oldukça düşük olduğu görülüyor. Bu nedenle Primor da "Genel eğilim pek de iyimser değil" diyor.
İsral ve Filistin bölgelerindeki uzmanların görüş birliği içinde olduğu nokta ise şu: Mısır'ın siyasî geleceği Ortadoğu'daki gelişmelerin en önemli anahtarı.
© Deutsche Welle Türkçe
Thomas Kohlmann - Çeviri: Hülya Köylü
Editör: Ercan Coşkun