1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Tahran-Bağdat arasında ipler geriliyor

Peter Philipp9 Ağustos 2004

Irak ile İran arasındaki ilişkiler gerilmeye devam ediyor. Irak, İran’ı içişlerine karışmakla itham ediyor. Buna karşılık Tahranlı yetkililer Saddam rejiminin kendilerine verdiği zararı unutmadıklarını belirtiyor.

https://p.dw.com/p/AbAz
Allavi, Tahran'ı ziyaret planına dahil etmedi
Allavi, Tahran'ı ziyaret planına dahil etmediFotoğraf: AP

Irak geçici Başbakanı İyad Allavi geçenlerde Ortadoğu ülkelerine iyi niyet ziyaretleri düzenlediğinde, en önemli ve en büyük komşu ülke İran’ın gezi programında yer almaması dikkat çekti. Allavi Tahran’ı ziyaret etme planı olduğunu açıklarken, İran Dışişleri Bakanı da böyle bir ziyareti reddetmediklerini bildirdi. Ancak iki komşu ülke arasında gün geçtikçe gerginleşen ilişkiler, iyiniyet ziyareti için elverişsiz bir ortam yaratıyor.

Gerginlik nasıl başladı?

Bağdat ile Tahran arasındaki gerginlik Irak Savunma Bakanı Hazım Şalan’ın açıklamalarıyla daha da belirginleşti. Şalan verdiği bir demeçte ”İran, Irak’ın bir numaralı düşmanıdır” dedi. Şalan bu açıklamanın hemen ardından, Irak’ın 13 yıl önce Kuveyt savaşı sırasında İran’da sakladığı 100’den fazla savaş uçağının iade edilmesini istedi. Sadece 23 uçağın İran’da muhafaza edildiğini iddia eden Tahran yönetimi de eski defterleri açarak, Irak’ın birinci Körfez Savaşı’nda zehirli gaz saldırısına hedef olanlar için tazminat talep etti. Tahran hükümeti aynı zamanda, Saddam Hüseyin davasına müdahil olarak katılmaya davet edilmediği için de öfkeli.

Irak’ın iddiaları

Irak ise, İran ile işbirliği yapmaktansa, içişlerine karıştığı iddiasıyla komşusu hakkında geniş bir kampanya başlatmayı tercih ediyor. Bağdat yönetimi Tahran’ı özel radyo ve televizyon programları ile Irak halkını etkilemek, Şiiler arasındaki radikal grupları desteklemek ve bir zamanlar CIA'nın adamı olan ama şimdi tutuklama emriyle aranan Ahmet Çelebi ile işbirliği yapmakla suçluyor.

İran, Bağdat temsilciliğini kapatmıyor

Bu iddialara güç kazandırmak amacıyla İranlı üç sözde ajan Irak’da tutuklanması, iki ülke arasında somut bir diplomatik krize yol açtı. Bu arada İran, Irak savaşının resmen sona erdiğinin açıklanmasından sonra, yeniden Kerbela ve Necef kentlerinde hacca gitmeye başlayan yüzbinlerce Şii’ye uyarıda bulunarak, şimdilik bundan vazgeçmelerini istedi. Bu uyarının ciddi nedenlere dayandığını, İran’ın Kerbela Konsolosu Feridun Cihani’nin kaçırılması açıkça ortaya koyuyor. Bundan birkaç ay önce bir başka İranlı diplomat ise, Bağdat’da öldürülmüştü. Ancak İran, Bağdat temsilciliğini kapatmayı planlamıyor.

Şer üçgeni

Tahran’a yönelik suçlamalara ilişkin şimdiye dek hiçbir kanıt gösterilemedi. Bu suçlamalar daha ziyade, Irak geçici hükümetinin ABD’ne sunduğu bir dostluk hizmeti gibi görünüyor.

Çünkü Washington yönetimi hala, İran’ı da dahil ettiği ”şer üçgeni” iddiasını savunmaya devam ediyor. ABD, gerek Afganistan ve Irak savaşlarıyla, gerekse Orta Asya ve Pakistan’da gösterdiği angajmanla İran’ın çevresini kuşatmayı başardı. Eğer ABD Irak’da ciddi sorunlarla yüzyüze olmasaydı, belki de İran’a yönelik baskıyı arttıracaktı.

Tahran unutmadı

İran’ın, kendi çıkarları açısından önem taşıyan Irak’daki gelişmelerle yakından ilgilenmesi doğal. İranlılar birinci Körfez savaşını ve Saddam Hüseyin rejiminin verdiği diğer zararları unutmadı. Rejim aleyhtarı İranlı Halkın Mücahitleri örgütüne bağlı milisin Irak’ta konuşlandırılması ve oradan İran’da terör saldırıları düzenlemesine meydan verilmesi, bunun örnekleri arasında. İran yönetimi bu ve benzeri birçok nedenle, Irak’ın yeniden saldırgan ve düşman ülkeye dönüşmemesini umuyor. Ancak bu, varolan koşullar altında, gerçekleşmesi güç bir umut gibi görünüyor.