Tahir Elçi cinayetinin iddianamesi tamamlandı
26 Mart 2020Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesi olayı ile ilgili geçen Ocak ayında biri ihraç edilmiş üç polisin şüpheli sıfatıyla ifadelerini alan savcılık soruşturmayı tamamladı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Elçi vurulduğu sırada sokakta bulunan ve silahlarını ateşledikleri İngiltere’de hazırlanan raporla tespit edilen üç polisin cezalandırılmasını istedi. 41 sayfalık iddianamede, daha önce ihraç edilen polis memuru M.B. ile halen aktif görevde bulunan polis memurları S.T. ve F.T. hakkında ‘bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek’ suçundan iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası talep edildi. Türk Ceza Kanunu'nun 85'inci maddesinde yer alan ‘bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme’ suçu, suçu işleyen kişinin sonucunda birinin ölebileceğini bilmekle birlikte o davranışı sergilemesi olarak tanımlanıyor.
PKK’lı Yakışır da sanık
Beş yıl sonra tamamlanan soruşturmada başka bir şüphelinin de olduğu ortaya çıktı. Savcılık, Balıkçılarbaşı semtinde önce polis memurları Ahmet Çiftaslan ve Cengiz Erdur’u öldürüp, daha sonra ateş ederek sokağa giren PKK’lı Uğur Yakışır’ı da dosyada sanık olarak kaydetti. İddianamede Uğur Yakışır’ın ‘devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozmak’ ve iki kez ‘kamu görevlisini kasten öldürmek’ suçlarından toplam üç kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapisle cezalandırılması talep edildi. Yakışır hakkında ayrıca, Tahir Elçi’yi ‘olası kastla öldürmek’ suçundan 20 yıl, polis memuru S.T.’yi ‘öldürmeye teşebbüs etmek’ suçundan 20 yıl ve ‘ruhsatsız silah bulundurmak’ suçundan beş yıl olmak üzere 45 yıl daha hapis cezası talep edildi.
"Elçi'yi kimin vurduğunun tespiti mümkün değil”
Hazırlanan iddianamede, sanık polislerden hangisinin Elçi’nin ölümünden sorumlu olduğunun tespitinin mümkün olmadığı ifade edildi. Ancak savcı, her üç polisin de kuvvetli suç şüphesi altında olduğunu vurguladı.
Elçi’yi öldüren mermi çekirdeği bulunamadı
İddianamede, PKK’da sorumlu düzeyde olan Mahsum Gürkan ve Uğur Yakışır’ın olay günü Balıkçılarbaşı semtine geldikleri, cadde üzerinde iki polisi şehit ettikleri ve ateş ederek Elçi’nin basın açıklaması yaptığı sokağa girdikleri kaydedildi. Savcı, şüpheli 3 polisin teröristleri etkisiz hale getirmek amacıyla ateş ettiklerine dikkat çekti. Savcı’ya göre, PKK’lılar Dört Ayaklı Minare’yi geçtikten sonra Elçi’nin yerde hareketsiz yattığı tespit edildi. Savcı, Elçi’nin ölümüne neden olan mermi çekirdeğinin bulunamadığını, bu nedenle de merminin kimin silahından çıktığının net olarak tespit edilemeğini belirtti.
"Polisler başka kişilere zarar vermeyecekleri inanç ve düşüncesiyle ateş etti"
İddianamede, basın açıklamasının güvenliğini sağlamakla görevli olan şüpheli 3 polis ve 2 PKK’lının olay yerinde silah kullandığı, şüpheli polislerden birinin bu sırada yaralandığı ifade edildi. Savcı’ya göre, şüpheli polisler, PKK’lıları etkisiz hale getirmek için görevlerinin icrası kapsamında silah kullandı. PKK’lıların kaçış güzergâhının, Elçi’nin bulunduğu yön olduğunu belirten Savcı, dolayısıyla polislerin de aynı yöne ateş ettiklerine dikkat çekti. Savcı’ya göre, şüpheli polislerin amacı terör örgütü üyelerini etkisiz hale getirmekti. İddianamede de polislerin mesleki tecrübe ve yetenekleri ile kaçan terör örgütü üyelerini etkisiz hale getirecekleri ve olayda başka bir şahsa zarar vermeyecekleri inanç ve düşüncesiyle hareket ettikleri vurgulandı. Savcı, polislerin Tahir Elçi’nin ölümü şeklinde gerçekleşen neticeyi istemediklerine de dikkat çekti.
"PKK’lıların kurşunuyla da ölmüş olabilir"
Olayda adı geçen PKK’lılardan Mahsum Gürkan hendek operasyonlarında öldürülürken, Uğur Yakışır ise Kuzey Irak’taki PKK kamplarına gitti. İddianameye göre, mermi çekirdeğinin isabet ettiği anda Elçi’nin hangi pozisyonda olduğu net olarak tespit edilemedi. Savcı, mermi çekirdeğinin bulunamaması, vurulma anı ve maktumün bulunduğu pozisyonun görüntüsünün olmaması dikkate alındığında; 2 PKK’lının silahından kurşunların da maktüle isabet etmiş olabileceğini söyledi. Savcı ayrıca, PKK’lıların sivil şahısların zarar görme ihtimallerini öngörmelerine rağmen bunu dikkate almadığını ve meydana gelebilecek yan neticeler yönünden kayıtsız kalarak eylemlerine devam ettiklerine de dikkat çekti.
İddianamede, olay bütünlüğü içinde silah kullandıkları anlaşılan şüpheli polislerin bilinçli taksir derecesinde sorumluluklarının bulunduğu yönünde kamu davası açılmasına yetecek kadar şüphe oluşturacak delil bulunduğu ifade edildi. Savcı, hakkında yakalama kararı bulunan PKK’lı Uğur Yakışır’ın da olayda olası kastla sorumluluğunun bulunduğuna dikkat çekti.
PKK’lıların ifadeleri…
İddianamede, Elçi’nin kaçan PKK’lılar tarafından vurulduğuna dair ifade ve teşhis tutanakları da yer aldı. 27 Nisan 2016’da tanık olarak ifadesi alınan R.İ. çarpıcı iddialarda bulundu. R.İ. ifadesinde, "Eskiden torbacılık yapan Kuruçeşme YPS sorumlusu Emrah Yılmaz bir konuşma sırasında Tahir Elçi'nin kırsaldan gelen talimat doğrultusunda öldürüldüğünü anlattı. Elçi'nin sürekli barış istediğini söylemesi nedeniyle savaş stratejisi gereği örgüt tarafından verilen kararla öldürüldüğünü belirtti. Bu kararın örgüt üyesi Abdullah Cin'e bildirildiği, Abdullah Cin'in de Uğur Yakışır ve Mahsum Gürkan'ı görevlendirdiğini söyledi. Kamera ile olay yerinde olay anının çekildiğini cezaevinde aynı koğuşta kaldığım Deniz Ataş'tan öğrendim" dedi.
"Tahir Elçi’nin öldürülmesini kameraya çektim"
Hendeklerin olduğu bölgedeyken Elçi’nin vurulduğu anı kameraya çektiğini söyleyen Deniz Ataş’ın ifadesi de iddianamede yer aldı. Ataş ifadesinde kamera çekimine başladıktan sonra Elçi'nin vurulma anı dâhil kesintisiz çekim yaptığını söyledi. Koşarak gelen Hakkı kod adlı Uğur Yakışır’ın eğilmiş halde silahla ateş ederek, Tahir Elçi'yi başından vurduğunu söyleyen Ataş, "Tahir Elçi'nin vurulma anını kayda aldım. Vurulduğu anda yüzü hendek tarafına bakıyordu. Kamerayı Şendal kod adlı kişiye teslim ettim, görüntüyü izledi ve çok güzel olduğunu söyledi" dedi.
"Tahir Elçi’yi vurduğunu gördüm"
Tahir Elçi’nin PKK’lılar tarafından vurulduğuna dair iddianamede yer alan başka bir ifade de o dönemde hendeklerin bulunduğu bölgede faaliyet yürüten E.Ö’ye ait. E.Ö. ise ifadesinde Elçi’yi Mahsum Gürkan’ın öldürdüğünü söylüyor.
"Örgütte sorumlu düzeyde faaliyet gösteren Rodi kod adlı kişinin yanında hiç ayırmadığı el kamerasında Tahir Elçi'nin vurulma anına ilişkin görüntüler vardı. Bu görüntüleri benimde bulunduğum bir ortamda Rodi ve Zagros kod adlı örgüt mensupları tarafından izletildi. İzlediğim görüntülerde çok net bir şekilde Mahsum Gürkan’ın tek atışla Tahir Elçi'yi bizzat vurduğunu gördüm."
Manipülasyon izine rastlanmadı
Şüpheli polisler, iddanameye yansıyan ifadelerinde suçlamaları kabul etmedi ve Tahir Elçi’yi kendilerinin öldürmediğini söyledi. İddianamede, bölgedeki çatışmalar nedeniyle 4 kez olay yeri inceleme çalışmasının yarıda kesildiği ifade edildi. İddianamedeki Adli Tıp raporunda ise ateş eden ve ateş edilenin her an hareketli olabileceğinden ölüme neden olan atışın yönünün tespitinin tıbben mümkün olmadığı kaydedildi.
Adli Tıp ve balistik inceleme uzmanlarının hazırladığı raporda ise Elçi’nin ölümüne neden olan atışın hangi silahtan, hangi açıyla, kişinin hangi vücut pozisyonu ile nasıl gerçekleştiğinin fiziken bilinemeyeceği açıklandı. Savcılık olayla ilgili bazı görüntülerin silindiği iddiaları üzerine, tüm görüntüler için de Adli Tıp raporu aldırdı. Raporda, dosya metaverilerinde ve özniteliklerinde manipülasyon düşündürür bir ize rastlanılmadığı belirtildi.
"Gerçek failleri gizleme, aklama iddianamesi"
Hazırlanan iddianame 5 yıldan beri faillerin bulunmasını isteyen Diyarbakır Barosu’nu tatmin etmedi. DW Türkçe'ye değerlendirmelerde bulunan Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, iddianamenin kendi içinde tutarsız olduğunu söyledi. İddianamede hem 3 polis memurunun, hem de örgüt mensubu Uğur Yakışır’ın Tahir Elçi’yi öldürdüğü iddiası olduğunu belirten Aydın, "Bir iddianamede bir ölüm var ve dört kişi aynı kişiyi öldürmekle suçlanıyor. Dolayısıyla iddianame hukuk mantığı açısından yanlış düzenlenmiş. Kesinlikle geri iade edilmesi gerekir" dedi.
Aydın’a göre, Diyarbakır Barosu’nun Londra’da hazırlattığı rapordaki bulgu ve tespitler dikkate alınmadan iddianame hazırlanmış. İddianamede daha çok örgüt mensubu Uğur Yakışır’ın cinayeti işlediği yönünde iddialara yer verildiğini söyleyen Aydın, buna dair delillerin ortaya konmadığını düşünüyor. Kendi hazırlattıkları raporda polis memurlarının silahından çıkan kurşunla Elçi’nin öldürüldüğünün kesin olarak ortaya çıktığını ifade eden Aydın, buna rağmen bu tespitin pas geçildiğini belirtiyor.
Hiçbir bilgi, belge, delil olmadan örgüt mensubunun bu cinayetle suçlanması ve asıl fail olarak ortaya konmasını kabul etmediklerini ifade eden Aydın, “Bu göründüğü kadarıyla bir aklama operasyonu. Gerçek failleri gizleme ve aklama iddianamesi olarak görüyoruz. İddianameyi kabul etmiyoruz. Hukuksal mücadelemizi 3,5 yıldır sürdürdüğümüz gibi, aynı kararlılıkla sürdürmeye, gerçek failleri bulmaya odaklanmış bir şekilde sürdüreceğiz. Maalesef iddianameye itiraz bizim açımızdan öngörülmüş bir yol değil. Belki iddianamenin kabul sürecinde itirazlarımızı mahkemeye yapabilir, mahkemenin bu şekliyle iddianameyi reddetmesini sağlayabiliriz" dedi.
Tahir Elçi cinayeti ile ilgili 4 şüphelinin bulunduğu iddianame bugün Diyarbakır 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkemenin 15 günde iddianameyi kabul veya reddetmesi gerekiyor. Mahkeme heyeti eksiklik görürse iddianameyi savcılığa geri gönderebilir veya kabul ederek duruşma günü vererek, yargılamayı başlatabilir.
Felat Bozarslan
© Deutsche Welle Türkçe