Türklerin uyumu nasıl ölçülüyor?
22 Nisan 2010Almanya’da son yıllarda göçmenlerin uyumu konusunda çeşitli araştırmalar yapılıyor. Farklı yöntemlerin kullanıldığı bu araştırmalarda farklı sonuçlara ulaşılıyor. Bir araştırmada Türklerin uyum sağlamakta zorlandığı sonucu ön plana çıkartılırken, bir diğerin de Türklerin uyum konusunda başarılı olduğu ifade ediliyor. Çoğu zaman medyada geniş bir şekilde yer alan araştırma sonuçları gündem yaratıyor.
Peki bu araştırmalarla göçmenlerin uyum sağlayıp, sağlamadığı nasıl ölçülüyor? Sosyal Demokrat Parti’ye yakınlığı ile bilinen Friedrich Ebert Vakfı’nın Berlin’deki merkezinde dün düzenlenen seminerde de bu soruya yanıt arandı.
Alman toplumu ile karşılaştırma
Berlin merkezli Demokratik Gelişim ve Sosyal Uyum Enstitüsü Yöneticisi Dr. Frank Gesemann, Deutsche Welle Türkçe Servisi'ne yaptığı açıklamada, uyumun nasıl ölçüldüğü sorusuna yanıt vermenin o kadar kolay olmadığını söyledi.
Gesemann'a göre, yöntemlerden biri çoğunluğu oluşturan nüfusla karşılaştırma yaparak uyumu ölçmeye çalışmak. Gesemann, göçmen toplumunu oluşturan bireylerin ulaştığı düzey ve bulunduğu sosyal yapının ölçüldüğünü belirtiyor.
Uyum kökene bağlı değil
Örneğin Berlin Nüfus ve Kalkınma Enstitüsü tarafından yapılan ve sonuçları geçen yılın başında açıklanan araştırmada, göçmenlerin eğitimi, istihdam piyasasındaki durumu, Almanlarla karşılaştırıldı. Etnik kökene göre değerlendirme yapan bu araştırmada, Türklerin uyum sağlamakta zorlandığı sonucuna varılması tartışma yaratmıştı.
Bielefeld Üniversitesi Disiplinlerarası Çatışma ve Şiddet Araştırmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Jürgen Mansel ise bir kişinin topluma uyumu değerlendirilirken, hangi ülkeden geldiğinin önemli olmadığını söyledi. "Uyum herkesin bir şekilde çözmek zorunda olduğu bir sorun" diyen Mansel sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sadece yabancıların değil, Almanların da uyum sağlaması gerekiyor. Uyum toplumda yer alma şansı ve topluma katılma olanakları ile ölçülebilir. Yani mesela eğitim sisteminde, istihdam piyasasında, tüketim pazarında yer alma şansı veriliyor mu? Siyasi alanda da katılım fırsatı tanınması önem taşıyor. İnsanın kendini yaşadığı sosyal çevrede, ailede, arkadaşları arasında rahat hissetmesi de önemli; bu boyutta da hayatın anlamı bulunuyor.”
Göçmenler arasında farklılıklar
Uzmanlara göre uyumu ölçmek için yöntemlerden biri de doğrudan göçmenlere toplumda kendilerini nasıl hissettiklerini sormak. Örneğin Sinus Enstitüsü’nün sonuçlarını 2008 yılının sonunda açıkladığı araştırmada, göçmenlere bu yönde sorular yöneltildi. Heidelberg merkezli Enstitü’nün Sosyal Araştırmalar Müdürü Dr. Carsten Wippermann, göçmenlerin çoğunun bu tür soruları ”ayrımcılık” olarak algıladığını, çünkü toplumda yer aldıklarını belirtti.
Wippermann, göçmenler söz konusu olduğunda genelleme yapılmaması gerektiğine dikkat çekerek şunları söyledi: ”Göçmenlerin çok farklı şekillerde, geniş bir yelpazeye yayılan yaşam tarzı ve anlayışı mevcut. Tek bir Türk grubu yok. Türkler arasında da farklılıklar var. Burada ortak etnik yapıyı işaret eden bir kavram kullanmamaya dikkat etmek gerekiyor. (Uyum) tartışmasını sürdürecek olanların üzerine düşen görev, kendi önyargılarını, klişelerini kontrol etmek olacak.”
Bu araştırmaları yorumlamak
Uzmanlar bu tür araştırmalardan çıkan sonuçlar tartışılırken, sadece bazı rakamların ön plana çıkartılarak, belirli gruplara ilişkin olumsuz bir tablo çizilmesini de eleştiriyor. Bielefeld Üniversitesi’nden Prof. Jürgen Mansel bu konuda şunları söyledi:
”10 yıldan beri Alman vatandaşı olmalarına ve uyum göstermelerine rağmen hâlâ Türk olarak anılmaları büyük hata. Göçmenlere karşı açık olmak, bu insanları özellikleriyle tanımak için bu konuda aydınlatma çalışmaları yapılması şart. Bu nedenle de kanımca bu tür araştırmaların yapılması ve kamuoyuna açıklanması gerekiyor.”
© Deutsche Welle Türkçe
Jülide Danışman /Berlin
Editör: Beklan Kulaksızoğlu