Türkiye'de her dört çocuktan biri yoksul
12 Haziran 2018Türkiye'de 2018 yılı "Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı” ilan edilmiş olmasına karşın, pek çok uzman bunun yalnızca söylemde kaldığı görüşünde. Aksine çocuk işçiliğinin artığı görüşü hakim. Çırak kategorisindekilerle birlikte toplam sayılarının 2 milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği'yle Mücadele Günü nedeniyle dün yayınladığı rapora göre, son 5 buçuk yılda 319 çocuk iş kazalarına kurban gitti.
12 Haziran, Birleşmiş Milletler tarafından dünyada giderek artan çocuk işçiliğine karşı farkındalık yaratmak ve engel olmak amacıyla 2002 yılında mücadele günü ilan edilmişti. Dünyada 5 yaşından 17 yaşına kadar 150 milyondan fazla çocuğun işçi olarak çalıştırıldığı tahmin ediliyor.
Türkiye'deki rakamlar da biraz tahminlere dayalı. Çünkü Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bu konudaki en son araştırmasını 2012 yılında yayınlamıştı. TÜİK'e göre 2012'de 6-17 yaş arasındaki çocuk işçi sayısı 900 bine yakındı. Bu çocukların yüzde 80'e yakını kayıt dışında, sosyal güvencesiz ve kaçak olarak çalıştırılıyordu.
Türkiye'de çocukların çalışma yaşı, yasalara göre en erken 15. Bu çocukların bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki gelişmelerine engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılmaları gerekiyor. Eğitime devam edenlerin de okullarına gidebilmeleri öngörülüyor.
"Sağlıklı rakamlar yok"
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na (DİSK) bağlı Genel İş Sendikası'nın Araştırma Dairesi Müdürü Doktor Özgün Millioğulları Kaya, hükümetin 2018'i "Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı” ilan etmiş olmasına karşın, henüz rakamlarının bile sağlıklı biçimde araştırılmadığını söylüyor.
Kaya, bu yıl hazırladıkları raporda da eski verilere dayalı analizler yapmak zorunda kaldıklarını belirtiyor. Sosyal Güvenlik Kurumu'nun 2016 yılı verilerine göre, çırak statüsünde çalışan çocuk işçi sayısının 1 milyon 170 bin olduğunu; bu hesaplarla toplam sayılarının 2 milyonu çok aştığının öngörülebileceğinin altını çiziyor.
Yasaya göre "mesleğinin gerektirdiği bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarını çalışırken geliştiren kişiler”e çırak deniyor. En az 15 yaşındaki bu çocuk işçilerle sözleşme yapılması gerekiyor. Mesleki eğitim için ayda bir hafta ücretli izin hakları var.
Ancak Doktor Kaya, çırakların yalnızca ucuz iş gücü olarak çalıştırıldığını söylüyor. "Eskiden bir meslek öğretilmesi için çocuğu teslim ederdi aileler. Sonra bu çocuk yavaş yavaş kalfa olurdu, usta olurdu” diyor. Değişen üretim ekonomisine dikkat çekiyor, "Bu çırak çocuklar artık hiçbir şekilde kalfa ya da usta olmuyor. Yıllarca ucuz emek olarak kullanılıyorlar. Daha çok kayıt dışı çalıştırılıyorlar” diye ekliyor.
Çocuklar en çok tarım sektöründe çalıştırılıyor
Tarım, çocuk işçiliğinin en yoğun olduğu sektörlerden. Buradaki çocuk işçiliğiyle mücadele eden sivil toplum örgütlerinden Kalkınma Atölyesi Kooperatifi'nin başkanı Ertan Karabıyık, tarımdaki rakamları tespit etmenin neredeyse imkansız olduğunu anlatıyor. "Çünkü” diyor Karabıyık, "Tarımdaki iş gücünün tamamı kayıt dışı.”
Türkiye'deki çocuk işçilerin yüzde 30'dan fazlası tarım sektöründe çalışıyor. Hizmet sektörü, yüzde 40'la en başta. Sanayi, yüzde 27 oranıyla üçüncü sırada. Ancak, sendikaların ”iş cinayetleri” diye andığı iş kazalarında en çok çocuğun öldüğü alan tarım sektörü. 2013 yılından bu yana bu sektörde ölen çocuk işçi sayısı 168. 37 çocuk inşaatlarda, 25'i de metal sektörlerinde öldü.
Karabıyık, bir iş kanunu bile bulunmayan tarım işçiliği sektöründe çalışanların, toplumun en yoksul kesimleri olduğunu hatırlatıyor. "Geçinebilmek için çocuk emeğine ihtiyaçları var. Yevmiye dışındaki ücret tiplerinde, çocuk işçiliği bazen 6 yaşa kadar düşüyor. Çünkü, aile geçinebilmek için bütün emeğini seferber etmek durumunda” diye anlatıyor.
Suriyeli çocukların dramı
Resmi rakamlara göre 3 buçuk milyondan fazla Suriyeli sığınmacı başta olmak üzere, 4 milyona ulaştığı tahmin edilen sığınmacı ve göçmenlerin çocukları da hızla daha çok artan oranda çocuk işçiler arasına katılıyor. Son beş buçuk yılda ölen işçi çocukların 10'da biri, sığınmacı ya da göçmen. Bu oran, nüfuslarının Türkiye'deki oranının en az 2 katı.
Kalkınma Atölyesi Başkanı Karabıyık, tarım sektöründe bunun çok yaygın olduğunu söylüyor. "Bizim tespitimize göre” diyor, 2017 yılında Adana ovasındaki çadır yerleşim birimlerinden yüzde 80'den fazlası Suriyeli'ydi.”
Eğitim sisteminin etkisi
Sol görüşlü muhalif Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'na bağlı etkin Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve bazı akademisyenlere göre, iktidarın 2012-2013 yılında uygulanmasına başladığı "4+4+4” diye anılan yeni eğitim sisteminin de, çocuk işçiliğinin artmasındaki etkisi yüksek. Yoksul ailelerin çocuklarının daha artan oranlarda iş gücüne kaydığı görüşündeler.
Bu sistem, 6 yaşında eğitime başlayan çocukların, ilk 8 yıllık zorunlu kısımdan sonra, sistemden çıkmasına izin verdiği gerekçesiyle eleştiriliyor. 15 yaşındaki çocuklar, açık liseleri seçerek yasal yollarla istihdama dahil olabiliyor.
Muhalif hemen bütün sivil toplum örgütleri, sendikalar ve araştırmacıların ortak görüşü çıraklık sistemi de dahil olmak üzere, çocuk işçiliğinin tamamen yasaklanması yönünde.
Ancak bu görüşe göre, 2018'i "Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı” ilan etmiş olmasına karşın iktidar, birkaç genelge yayınlamak dışında henüz herhangi ciddi bir adım atmış değil.
Sivil toplum aktivisti Karabıyık, çocuk işçiliğine karşı toplumun her kesimine görev düştüğünü söylüyor. Özellikle tüketicilerin harekete geçirilmesi, bilinçlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Karabıyık'a göre "Sivil toplumun ve meslek örgütlerinin bu konuları izlemesi ve savunması, akademik dünyanın bilgi üretmesi lazım. Yani aslında, herkesin rol ve sorumluluklarının gereğini yerine getirmesi lazım.”
Sendika uzmanı Kaya, çocuk işçiliğiyle mücadelenin temelinde yoksulluk olduğunu belirtiyor, "bu toplumsal bir mücadeledir” diyor.
Kürtşat Akyol / İstanbul
© Deutsche Welle Türkçe