Türk basınında korku dalgası
28 Temmuz 2016Türkiye'deki 15 Temmuz’daki darbe girişiminden sonra başlatılan soruşturma çerçevesinde kitlesel gözaltılar gazetecilere sıçradı. Ancak gözaltına alınan gazeteciler arasında sadece Gülen Cemaati’ne yakın medya organlarında çalışan isimler yer almıyor. Gözaltı listesinde 15 Temmuz öncesi eleştirel görüşleri olan gazetecilerin isimleri de göze çarpıyor. Bunlardan biri de Hürriyet Gazetesi'nin eski Dijital Yayınlar Koordinatörü Bülent Mumay.
Bülent Mumay’ın da gözaltına alınması meslektaşlarının büyük tepkisine neden oldu ve Mumay için gazeteci arkadaşları sosyal medyada bir kampanya başlattı. Twitter'da #GazetecilikSuçDeğildir etiketi ile başlatılan kampanyada Mumay'ın darbe ya da Gülen cemaati ile ilgisi olmadığı mesajları paylaşıldı. Meslektaşları daha sonra İstanbul’da adliyeye giderek salı günü gözaltına alınan Mumay’ın savcılığa getirilmesini beklediler. Ancak Mumay’ın savcılığa ne zaman getirileceği bilinmiyor. Olağanüstü hal nedeniyle Türkiye’de gözaltı süresi 30 güne kadar uzatılmış durumda.
“Neyle suçlandığını bilmiyoruz”
Bülent Mumay’ın avukatı Levent Aydaş, gözaltı listesinin uzun olması ve savcılığın hazırlıklarının da uzun sürmesi nedeniyle gözaltındaki gazetecilerin ne zaman savcılığa getirileceğini tahmin edemediklerini söyledi. Olağanüstü hal nedeniyle müvekkili ile görüşemediğini ancak durumunun iyi olduğu yönünde haberler aldıklarını dile getiren Aydaş, “Ne zaman savcılığa getirileceğini bilmiyoruz. OHAL kararlarına göre 30 güne kadar gözaltında tutulabiliyor. Savcı hazırlıklarını yaptıktan sonra gözaltındaki kişileri ifade için çağıracak. Dosyaların tamamlanmasını bekliyorlar. Bu 30 günü de bulabilir” dedi.
Mumay’ın neden gözaltı listesinde olduğuna anlam veremediklerini de belirten Aydaş, müvekkilinin ne darbe girişimiyle ne de Gülen Cemaati ile hiçbir ilgisi olmadığını vurguladı. Aydaş, “Bülent'in yazılı savunmasını sunduk. Burada kendisinin Fethullah Gülen örgütü ile herhangi bir ilgisinin herhangi bir desteğinin söz konusu olamayacağını belirttik” şeklinde konuştu.
Aydaş ayrıca gizlilik kararı alınması nedeniyle müvekkilinin neyle suçlandığını da bilmiyor.
Aydaş, “Dosyayı görme imkânımız olmadı. Tahminen ve genel olarak şu an yürütülen soruşturmadan yola çıkarak ihtimal dâhilindeki suçlamalara karşı bir savunma oluşturmaya çalıştık. Bir diğer suçlama da darbeye destek vermek olabilir diye düşündük. Ama o da mümkün değil. Zira gazetecilik hayatı boyunca darbelere karşı durmuş bir gazeteci olarak Bülent'in haberleri, açıklamaları ve yaşam tarzı ortada” diyor.
“Mantıkla açıklanacak bir durum değil”
Mumay’ın geçmişte hem Gülen Cemaati’ni hem de hâlihazırdaki iktidarı rahatsız eden haberler yaptığını ve bu yüzden de tepki çektiğini ifade eden Aydaş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Listedeki tüm isimlerin bu Gülen cemaati örgütüyle bağlantılı olduğunu söylemek güç. Bülent gibi pek çok diğer isim de herkesi şaşırtıyor. Dolayısıyla sağlıklı bir değerlendirme yapılamıyor. Bülent özelinde hiçbir şekilde mantıkla açıklanabilecek bir durum değil. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Yaptığı haberler, duruşu ortada.”
Türk basınının zor bir süreçten geçtiğine işaret eden Avukat Levent Aydaş, “Gazetecilik günden güne daha zorlu bir hale geliyor, yapılması zaten zor bir meslek. Her zaman öyle oldu ama bugünlerde neredeyse imkânsıza yakın. Bülent de gözaltına alınmadan önce verdiği röportajda artık kendisinin mesleğini yapamadığından dert yanmıştı” diye konuştu.
Basın örgütlerinden tepki
Gazetecilik örgütleri de basın üzerindeki baskının daha da artmasından endişeli. 15 Temmuz öncesi iktidarı eleştiren gazetecilerin de darbe soruşturması çerçevesinde tutuklanması, basının sesini daha da kısabilir. Bu tehlikeye işaret eden Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, darbe soruşturmasının eleştirel gazetecilere karşı bir intikam aracına dönüştürülemeyeceği mesajını verdi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Türkiye Gazeteciler Sendikası da ortak bir açıklama yaptı ve çok sayıda gazetecinin gözaltına alınması kararının yeni hak ihlallerine, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü açısından kırılmaya neden olabileceği uyarısında bulundu.
©Deutsche Welle Türkçe
Hülya Schenk