Sığınma başvurusu
3 Mayıs 2015Almanya’ya mülteci olarak gelmek isteyenlerin öncelikle polis ya da sınır güvenliğinden sorumlu kurumlar gibi makamlara sığınma talebi ile başvuruda bulunması gerekiyor. Daha sonra bu kişiler, ilk kabul kamplarına gönderiliyor. Bu kişilerin hangi eyaletteki kampa gönderileceğine ise ortak bütçelerden eyaletlere düşen payı düzenleyen Königsteiner Schlüssel adlı düzenlemeye göre karar veriliyor. Zira sığınma arayanların 16 eyalete adil olarak dağıtılması gerekiyor. Bir eyaletin nüfusu ne kadar kalabalık ise o kadar fazla mülteci kabul etmesi gerekiyor. Örneğin başvuru yapan mültecilerin yüzde 21’i Kuzey Ren Vestfalya eyaletine gönderilirken, yüzde 3’ü Brandenburg eyaletine gönderiliyor. Bunun yanında mültecilerin eyaletlere dağıtımında, nerede boş bir yer olduğu ya da o eyaletin söz konusu ülkeye dair işlem yapıp yapmadığı gibi etkenler de rol oynuyor.
İlk durak
İlk kamplarda sadece ikamet ediliyor. Çevresi genelde tellerle çevrilmiş kampta polis, doktor, kantin ve birçok kişinin geceleyeceği odalar bulunuyor. Her sığınma arayan kişiye 6,5 metrekarelik bir alan düşüyor. Burada yemek, gerekirse kıyafet, aşı ve başka yardımlar da veriliyor. Çocuklara okula gidebilmeleri için özel yardımlar sunuluyor.
İlk kampta kişisel bilgiler derleniyor, sığınma talebinde bulunan kişinin fotoğrafı çekiliyor, parmak izi alınıyor. Parmak izleri Federal Emniyet Dairesi’ne gönderiliyor. Burada Avrupa çapındaki veri bankasından kişinin başka bir ülkede de sığınma talebine bulunup bulunmadığı inceleniyor.
İlk kampa gönderilen her kişi, Federal Göç ve Mülteciler Dairesi'nin (BAMF) çalışanları tarafından "Neden sığınma talebinde bulunmak istediğine" dair sorguya çekiliyor. Kapalı kapılar ardında yapılan sorgulama sözlü olarak gerçekleşiyor. Burada bir tercüman da hazır bulunuyor. Her iki tarafa da mülakattaki tutanağın bir kopyası veriliyor. Bu aşamadan sonra ise bir sığınma davasının açılıp açılmayacağına karar veriliyor. Bazen başka bir AB ülkesi sorumlu olduğu için kişiye sığınma hakkı doğmadığı da oluyor. Böyle bir durumda kişi, söz konusu AB ülkesine gönderiliyor.
İkinci durak
Üç ay sonra ilk kampta kalma zorunluluğu bitiyor. Bu aşamadan sonra sığınma talebinde bulunanlar, bilgisayar tarafından belirlenen kotalara göre ilgili eyaletin ilçelerine gönderiliyor. Burada genelde özel kuruluş ve sosyal yardım dernekleri tarafından işletilen konaklama merkezlerine gitmeleri sağlanıyor. Bazı belediyeler mülteciler için apartman daireleri de kiralıyor. Mültecilerin bir kısmı, akraba ve yakınlarının bulunduğu yerlerde konaklamak istiyor. Ancak bu istek, sadece evli çiftlerde ve küçük çocuklu ailelerde dikkate alınıyor.
Bu yılın başından itibaren sığınma arayan kişiler, Almanya içerisinde serbest hareket edebiliyorlar. Daha önce ise sadece belirli bir bölgede hareket etmelerine izin veriliyordu.
İlk kamplar, eyalet bütçesinden finanse edilirken, ikinci konaklama sürecinin idaresinden kaymakamlık ve belediyeler sorumlu. Bu kurumlar, sığınmacıların konaklaması için eyaletlerden belli bir bütçe alıyorlar. Burada her eyalette büyük farklılıklar söz konusu. Örneğin Bavyera eyaleti, masrafların yüzde 100’ünü üstlenirken bazı eyaletler, sadece yüzde 20’sini üstleniyor.
Bu ikinci aşamada sığınma arayanlara çalışma izni de veriliyor. Ancak bir iş bulma şansının pek yüksek olduğu söylenemez. Eğer kişi iş bulamamışsa aylık maksimum 352 euro sosyal yardım alıyor, bunun yanı sıra konaklama ve ısınma parası gibi masraflar da üstleniliyor. Sığınma başvurusunda bulunanlara bu aşamanın ardından da sosyal yardım verilebiliyor. Ancak bu yardımları, artık belediyeler değil federal hükümet karşılıyor.
Karar aşaması
Aslında sığınma başvurusunu değerlendirme sürecinin üç aydan daha uzun sürmemesi gerekiyor. Ama genelde daha uzun sürüyor, hatta bazen bir yıldan bile uzun sürdüğü oluyor. Ciddi ölçüde artan mülteci sayısı da bunda büyük rol oynuyor. Yine de hâlihazırda Suriye ve Irak’tan gelen mültecilere istisna gösteriliyor, onların sığınma başvuruları kısa sürede tanınıyor. Ayrıca Sırbistan ve Makedonya gibi güvenli statüsündeki ülkelerden yapılan başvuruların değerlendirmesinin de "birkaç gün" içerisinde sonuçlandırılması gerekiyor.
Sığınma başvurusuna ilişkin karar, yazılı olarak bildiriliyor. Karar, aynı zamanda gerekçe, duruma göre hukuki yardım imkânları ve tercümeyi de içeriyor. Eğer sığınma talebi kabul edilmişse kişiye üç yıllık bir ikamet izni ve sosyal hizmetlerden yararlanma hakkı veriliyor. Üç yıl sonra ise durum yeniden inceleniyor.
Mülteci talebinde bulunma koşulları oluşmasa da bazı istisnai durumlarda kişiye "ikincil koruma statüsü" veriliyor. Örneğin kişi, kendi ülkesinde işkence, ölüm cezası veya bir iç savaş tehlikesi ile karşı karşıya ise "uluslararası koruma statüsü"nden yararlanabiliyor. Bu koruma bir yıl geçerli oluyor, daha sonra yeniden kontrol ediliyor.
Eğer sığınma talebi reddedildiyse, kişi genelde sınır dışı ediliyor. Geçen yıl Almanya'da talebi geri çevrilenlerin sayısı 10 binden fazlaydı. Ancak bu kişilerin çoğu ülkelerine gönderilemeden firar etti. Ret yanıtına idare mahkemelerinde itiraz etme imkânı da var. Bunun için de bir avukat bulmak gerekiyor.
Bazı durumlarda, sığınma talebi kabul edilmese de Almanya’da kalmaya devam etmek mümkün olabiliyor. Örneğin kişinin pasaportu bulunmuyorsa ya da iç savaş altındaki ülkesine uçuş seferleri düzenlenmiyorsa, o zaman o kişinin kalmasına "müsamaha" gösteriliyor. Ayrıca kişinin bir Alman’dan çocuğu olmuşsa o kadar kolay sınır dışı edilemiyor.
İkinci kez sığınma talebinde bulunmak da mümkün. Ancak böyle bir başvuru için hukuki koşulların değişmiş olması gerekiyor. Örneğin başvuruda bulunan kişinin ülkesindeki koşulların değişmesi ya da kişinin ülkesinde baskılara ya da soruşturmalara maruz kaldığına dair ilk başvuruda yer almayan belgelerin temin edilmesi gibi durumlarda.
© Deutsche Welle Türkçe
Kay-Alexander Scholz