"Sözün özgürlüğü için"
9 Mart 201717'inci Uluslararası Köln Edebiyat Festivali’nin (Lit.Cologne) bu yılki açılışı kapsamında düzenlenen "Sözün özgürlüğü için” adlı oturum çarşamba akşamı Batı Almanya Radyo ve Televizyon Kurumu WDR'de düzenlendi. Yoğun ilgi gösterilen ve sunuculuğunu yönetmen Osman Okkan'ın üstlendiği oturuma konuşmacı olarak gazeteci Can Dündar, yazar Doğan Akhanlı, Almanya Dışişleri Bakanlığı Kültür ve İletişim Bölümü Başkanı Andreas Görgen ve yazar Günter Wallraff katıldı. Hakkında yurtdışına çıkış yasağı bulunan yazar Aslı Erdoğan ise oturuma kamera bağlantısıyla katılabildi.
"Dünyayı değiştireceğimize inanmak zorundayız”
Özgür Gündem Davası kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile yargılanmasına devam edilen edebiyatçı Aslı Erdoğan, Osman Okkan'ın yönelttiği “Türkiye şu anda ne durumda” sorusuna "Can Dündar cezaevinden çıktı, sonra ben girdim. Cezaevi ortak kaderimiz oldu. Bu durum Türkiye hakkında yeterince fikir veriyordur” diyerek cevap verdi. Gösterilen dayanışma için tüm içtenliği ile teşekkür eden Aslı Erdoğan böyle durumlarda dayanışmanın insanları hayatta tutan şey olduğunu vurguladı.
"Türkiye'nin içinden geçmekte olduğu bu zamanlar güçlü bir edebiyatın ortaya çıkmasına neden olmalı. Eğer bunu başaramazsak içinde bulunduğumuz sıkıştırılmışlığı aşamayız” diyen Erdoğan insanların en azından kendi içlerindeki dünyayı değiştirebileceklerine olan inancı kaybetmemesi gerektiğini ifade etti. Özellikle bu dönemde çevresindeki insanlardan çok şey öğrendiğini, kendini onlara borçlu hissettiğini ve yazarak bu borcunu geri ödemesi gerektiğini ifade eden Erdoğan yakın zamanda yaşamış oldukları sebebiyle buna henüz hazır olmadığını da sözlerine ekledi.
Aslı Erdoğan'ın konuşmasından sonra sahneye davet edilen oyuncu Bibiana Beglau, Erdoğan'ın "Kırmızı Pelerinli Kent” kitabından bir bölüm okudu.
"İçinde bulunduğumuz dönem bir gün bitecek”
"MİT' tırlarıyla Suriye'ye silah sevkiyatı yapıldığına” dair haber nedeniyle hakkındaki dava devam eden Can Dündar, "mesleğini icra eden gazetecilerin teröristlikle suçlanmasının eleştiriye karşı tahammülsüzlük olduğunu” dile getirdi. "Bu noktada yanlışlık ya terör tanımında ya da iktidarın kullanımı konusunda” diyen Dündar iktidarı eleştiren herkesin terörist olarak damgalandığına dikkat çekti. Türkiye'nin çok zor bir dönemden geçtiğini ifade eden Dündar, askeri diktatörlük dönemlerinde bile bu kadar baskı yaşamadıklarını söyledi. Yine de umudun kaybedilmemesi gerektiğini ifade eden Dündar “referandumda diktatörlük ve demokrasi arasında bir seçim yapılacağını” ve Türkiye halkının demokrasiyi seçeceğine inandığını belirtti.Can Dündar cezaevindeyken kendisini kurtaranın kalem ve kağıt olduğunu da ifade etti. Cezaevinde kaleme aldığı "Tutuklandık” kitabında anlatmış olduklarının bugün terör örgütü propogandası iddiasıyla tutuklu bulunan Die Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel için de geçerli olduğunu belirtti.
Almanya'da Türk hükümet yetkililerinin referandum etkinliklerinin iptal edilmesini de eleştiren Dündar, yasaklara karşı olduğunu söyledi. Kimin konuşup kimin konuşmayacağı konusunda devletin karar vermemesi gerektiğini belirten Dündar, devletin görevinin sadece insanların fikirlerini özgürce açıklayabilecekleri uygun ortamın yaratılmasıyla sınırlı olduğunu ifade etti.
“Beni cezaevinden kurtaran dayanışma oldu”
Oturumun sonuna doğru konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen yazar Doğan Akhanlı ise sözlerine Aslı Erdoğan'ın cezaevinden çıktıktan sonra dile getirdiği "Konu Türkiye olunca Kafka sadece bir amatördür” cümlesiyle başladı. Akhanlı konuşmasında, 1985 yılında hakkında açılan davadaki savcı mütalaasından, "Tüm deliller lehe olsa da bu durum sanığın suçsuz olduğunu göstermez” alıntısını yaptı. Akhanlı kendi davasından, gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener'in de yargılandığı Ergenekon Davası'na, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasından, darbe teşebbüsü sonrasına, yargıda yaşanan süreçleri aktararak, Türkiye’de yargının durumunun, “Kafka romanlarını andırdığına” dikkat çekti.
Aslı Erdoğan'ın ifade ettiği gibi cezaevinde bulunan gazeteciler, akademisyenler ve yazarlarla dayanışma içinde olunması gerektiğini vurgulayan Akhanlı "Beni cezaevinden kurtaran dayanışma oldu” dedi.
Oturumun sonunda tekrar söz alan Dışişleri Bakanlığı Kültür ve İletişim Bölümü Başkanı Andreas Görger, Willy Brandt'ın "Ülkelerin dış politikası devlet başkanlarına bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir" sözlerini hatırlatarak, halka bu sürece dahil olma çağrısı yaptı.
©Deutsche Welle Türkçe
Melis Yüksel