Suriye'ye panzehir yardımı

Eczacı Christph Bonsmann, yardım örgütünün Düsseldorf yakınlarındaki Tönisvorst’ta bulunan merkezindeki ilaç deposunda çalışıyor. Yüksek raflar çeşitli tıbbi malzemelerle dolu. Bonsmann, beyaz kutular içinde saklanan Atropin adlı ilacın bulunduğu metal bölümün önünde duruyor ve bu ilaçlardan sadece 41 paket kaldığını belirtiyor. Bonsmann, Atropin damlasının genelde göz doktorları tarafından muayene sırasında, hastanın gözbebeğini büyütmek için kullanıldığını söylüyor. Ancak damardan enjekte edilmesi durumunda bu ilacın, böcek ilacı ya da sinir gazı gibi zehirlenmelerde panzehir etkisi gösterdiğini belirtiyor. Bonsmann,"Gerçekten de geriye çok az Atropin kaldı. Ama hemen yeniden siparişini verdik. Çünkü bir saldırı daha olur mu, bilemiyoruz. Elimizdeki bütün stoğu tamamen Suriye’ye gönderdik."

Suriye'den gelen dikkat çekici talep

Ancak 21 Ağustos 2013 tarihinden sonra Suriye’den bir anda büyük miktarda Atropin tüpleri talep edilmiş. Yardım örgütü üyelerinin bunun nedenini tahmin etmeleri uzun sürmemiş. Christph Bonsmann ve meslektaşları, başından beri işin içinde 21 Ağustos’ta Suriye’de yapılan korkunç saldırıda kimyasal silah kullanıldığını tahmin ediyor. Yardım örgütünün ihraç işlemleri bölümünden Dirk Angemeer, "Aksi takdirde neden Suriyeli doktorlar Almanya’dan acil yardım talebinde bulunsunlar ki?" diye konuşuyor. Angemeer, "Gece geç saatlerde Alman-Suriye derneğinden bir bey bize geldi ve elimizdeki tüm Atropin stoku için sipariş verdi" diye anlatıyor.

"Emergency Health Kits"

Angemeer, o andan itibaren Action Medeor çalışanlarının hayat kurtarıcı panzehiri Suriye’ye 24 saat içerisinde ulaştırmak için fazla mesai yaptıklarını ifade ediyor. İç savaşın pençesindeki ülkeye, bu sevkiyatın ardından da ilaç yardımında bulunulmaya devam ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü, Şam’dan Almanya’ya uzun bir ihtiyaç listesi gönderdi. Tam yedi kez istenen ve yaklaşık 10 bin kişinin 3 ay boyunca, tıbbi gereksinimini karşılayan "Emergency Health Kits" adlı acil tıbbi ihtiyaç paketi, seyyar revir ve hastanelerin temel gereksinimlerinden oluşuyor. Bunlar arasında ağrı kesicilerden antibiyotiklere, tentürdiyoda kadar birçok tedavi malzemesi bulunuyor. Hatta dezenfeksiyon amaçlı, su bulundurmak için basit plastik kovalar bile istif edilmiş. Zira Bonsmann’a göre, hastalıkların ana nedenini genelde kirli sular oluşturuyor. Bu şekilde ortaya çıkan ishal vakaları, küçük çocuklarda ölümlere bile yol açabiliyor. O nedenle acil tıbbi malzemeler arasında suyu mikroplardan arındıran haplar ve ishal ilaçları da bulunuyor.

Angemeer "Bir sonraki sevkiyatla birlikte şimdiye dek Tönisvorst’tan Suriye’ye gönderilen malzeme yardımının toplam malî değeri yaklaşık 1 milyon 200 bin euro. Ancak bu malzemeler eczanelerden alınsaydı, masraf, bu rakamın 10 katı dolayında olur, 10-15 milyon euroyu bulurdu. Tabii ki bu miktarlarda ilaçlar stokumuzda bulunmuyor. Bu masrafı bize yapılan bağışlarla da karşılamamız söz konusu değil. O nedenle biz de ilaç firmalarının yardımına bağlıyız" diye konuşuyor.

"Türkiye'den sonrası tehlikeli"

Christoph Bonsmann da Suriye’deki iç savaşa dair yapılan sayısız habere rağmen kamuoyunun bağış yapmaya olan ilgisinin düşük olduğundan yakınıyor. Bonsmann iç savaştan önce Suriye’deki ilaç firmalarını ziyaret etme fırsatı bulmuş. O dönemki standardın çok yüksek olduğunu belirten Bonsmann, hatta Suriye’nin komşu ülkelere ilaç ihracatı yaptığını kaydediyor. Ancak Bonsmann fabrikaların yıkılması sonucu Suriyeli doktorların ilaç konusunda yurtdışına bağımlı hale geldiğini belirtiyor.

Bir sonraki ilaç yardımının bu hafta içerisinde Halep’e sevk edilmesi planlanıyor. Tonlarca ağırlıktaki paketler, uçakla önce İstanbul’a oradan da Gaziantep’e gönderiliyor. Dirk Angemeer’e göre, oradan sonrası ise tehlikeli. Zira ilaç taşıyan tırlar bile ateşe tutuluyor. Angemeer, doktorların da başkalarının hayatlarını kurtarmak için kendi hayatlarını tehlikeye attığını söylüyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Cornelia Wegerhoff / Başak Demir

Editör: Başak Özay