Suriyeli sığınmacıların oyu hangi partiye?
20 Temmuz 2016Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık verilebileceği söyleminin beraberinde getirdiği önemli tartışma konularından biri de, sığınmacıların seçmen olarak nasıl bir rol oynayabilecekleri. İktidarın Suriyeli sığınmacıları oy deposu olarak gördüğü, bu yolla yüz binlerce yeni oyu kendi yanına çekmek istediği ileri sürülüyor.
Türkiye’de halihazırda resmi rakamlara göre, yaklaşık 2 milyon 750 bin Suriyeli sığınmacı var. Kayıtdışı olanlarla birlikte bu rakamın 3 milyonu aştığı sanılıyor. Kayıtlı Suriyeliler’den 20 ve üzeri yaşta olanların sayısı 1 milyon 400 bine yakın. 15-19 yaş aralığındakiler ise, 300 binin üzerinde. Bunlardan bir kısmının da 18 yaşın üzerinde olduğu düşünüldüğünde, vatandaşlığa alınmaları durumunda, yaklaşık 1 buçuk milyonu bugün seçim olsa sandık başına gitme hakkına sahip olabiliyor.
1 Kasım’da yapılan seçimlerde Türkiye’deki seçmen sayısı 54 milyon civarındaydı. Dolayısıyla, Suriyeli sığınmacıların oy kapasitesi toplam oy oranının yaklaşık yüzde 3’üne tekabül ediyor.
Türkiye’yi 2019 yılında 3 ayrı seçim bekliyor. Mart ayında yerel seçimler, ağustosta cumhurbaşkanlığı ve kasımda da genel seçimler yapılacak. O güne kadar, Suriyeli seçmen sayısı tahminen birkaç yüz bin kişi daha yükselebilecek.
Kuşkusuz, tüm bu hesaplar farazi. Zira, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu ayın başında Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık söylemini ortaya attıysa da, bu konuda herhangi somut bir girişim söz konusu değil. Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın Erdoğan’dan birkaç gün sonraki açıklamasına göre,”Bu iş, tahsil ve ve varlık seviyesi ya da aidiyet gibi kriterlerle başlayacak.”
'Halkın yüzde 80'i vatandaşlık verilmesine karşı'
Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi Başkanı Profesör Özer Sencar, bu durumun altını çiziyor. Sencar, 2014 ve 2016 Mart ayında yaptıkları ölçümlerde Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) seçmeni de dahil, halkın yaklaşık yüzde 80’inin Suriyeliler’in vatandaşlığına karşı çıktığını belirtiyor. “Ancak” diyor Profesör Sencar, “Cumhurbaşkanı Erdoğan özellikle kendi seçmenini ikna gücü yüksek bir lider. Dolayısıyla, bugün bir ölçüm yapılırsa ne destek çıkar, bir şey söylemek mümkün değil.”
Kamuoyu araştırmacısı Sencar, Erdoğan’ın seçmenin desteğini araştırmadan bu konuda adım atmayacak, hesaplı bir lider olduğu görüşünü de özellikle belirterek, ekliyor: “Sığınmacı olarak gelenlere vatandaşlık verilmesi çok önemli bir avantajdır. Vatandaşlık alan kişiler verene müteşekkir olurlar. Bu da iktidarın lehine bir durum gibi görünüyor.”
Bu görüşün yansımalarını Suriyeliler arasında görmek mümkün. Aksaray’da 2 yıldır tezgahtarlık yapan 25 yaşındaki Halepli Muhammed Hasan, “Vatandaş olursam Erdoğan’a oy veririm, en iyisi o çünkü” diyor.
22 yaşındaki Şamlı lokanta işletmecisi Ahmed İbrahim'in sözleri de benzer: “Yeni geldik, burayı bilmiyoruz. Ama, en iyisi AKP, onu biliyoruz.”
Sami Keyali da, 2 ortağıyla birlikte Aksaray’da lokanta işletiyor. 42 yaşında, Halepli. “Suriyeliler arasında Arap da var, Kürt de, Ermeni de” diyor, “onlar kimi seçer bilmiyorum ama ben Erdoğan’ı seçerim”.
Kaya: Suriyeliler homojen değil
Bilgi Üniversitesi'nden göç ve entegrasyonla ilgili çalışmalarıyla tanınan Profesör Ayhan Kaya da, Suriyeliler arasındaki bu farklı etnik ve siyasi yapıya dikkat çekiyor: “Bu topluluk homojen değil. Dolayısıyla, oyları çantada keklik değil. Buradan bir oy planlanıyorsa, bu yekpare bir oy olmayacaktır. Farklı partilere pekala gidebilir.”
Profesör Sencar, “Örneğin” diyor, “Kürtler ağırlıklı olarak Halkların Demokratik Partisi’ne, Türkmenler Milliyetçi Hareket Partisi'ne, Araplar da iktidar partisine oy verebilir.”
Türkiye’deki Suriyeliler, ülkenin hemen her köşesine dağılmış olmakla birlikte, ağırlıklı olarak ülkelerinin sınırına yakın kentlerde ikamet ediyor. 250 binden fazlası, buralardaki devlete ait kamplarda yaşıyor. Ancak, bazı kentlerde çok daha fazlası var. Örneğin, İstanbul ve Urfa’da yaklaşık 400 bin, Hatay’da 380 bin, Antep’te 320 bin, Adana’da 150 bin Suriyeli sığınmacı yaşıyor. Kilis’teki 130 bine yakın sığınmacı, kentin yerli halkıyla hemen hemen aynı nüfus oranına sahip.
Dolayısıyla, yerel yönetimlerde söz sahibi olabilecek, milletvekili seçilebilecek oy potansiyeline sahipler. Ya da, toplu olarak başka yerleşim birimlerine yerleştirilirlerse, buralardaki demografik ve siyasi yapıyı da etkileyebilirler. Örneğin, geçen aylarda Maraş’ın Pazarcık ilçesindeki 20’ye yakın Alevi köyü yakınlarına binlerce sığınmacının yaşayacağı bir yerleşim birimi kurulması planı, yerli halkın tepkilerine neden olmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık 10 gün önce sığınmacıların, kısaca TOKİ diye anılan Başbakanlık Toplu Konut İdaresi’nin elindeki boş konutlara yerleştirilebileceğini söyledi.
İstanbul Göç Edenler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği Başkanı İlyas Erdem, iktidarın Suriyeli sığınmacıları az oy aldığı yerlere yerleştirebileceği görüşünde. “Mesela” diyor Erdem, “Şu anda Diyarbakır’da, Cizre’de özellikle TOKİ’ler aracılığıyla birkaç yere yerleştirilip, buraların hem siyasal, hem demografik yapısını etkileme durumu söz konusu olabilir.”
Profesör Kaya'ya göre, Osmanlı’dan bugüne bakıldığında, geçmişte bunun örnekleri var. Kaya, “Özellikle iktidar partisinin Güneydoğu’yu Suriyelileştirmek suretiyle Kürt unsurların etkisini azaltmaya çalıştığı yönünde, demografik mühendislik yapmaya giriştiği şeklinde yorumlar yapıldığını görüyoruz” diyor. Ancak, şunun altını özellikle çiziyor: “Bu noktada dikkatli bir söylem kullanmak gerekiyor. Çünkü bu, Suriyeli karşıtlığını besleyebilecek bir söylem.”
© Deutsche Welle Türkçe
Kürşat Akyol