Suriye'deki Türk-Rus işbirliğinde ABD dönemeci
22 Ocak 2019Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran'ın da dahil olduğu üçlü zirve çerçevesinde Moskova'da bir araya gelerek ikili görüşme gerçekleştirecek. ABD'nin Suriye'den çekilme açıklamasıyla değişen koşulların masada çetin pazarlıklara yol açması bekleniyor.
Türkiye'nin Fırat Nehri'nin doğusunda bir güvenli bölge kurma planı, nehrin batı yakasındaki Menbiç'e askeri operasyon olasılığı ve İdlib'de El Kaide bağlantılı Heyet Tahrir Şam'ın (HTŞ) nüfuz alanını genişletmesi sonucu ortaya çıkan durum, öne çıkması beklenen konu başlıkları.
"Güvenli bölge"ye kim yerleşecek?
ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'nin kuzeyinde "güvenli bölge" kurma açıklaması, hemen ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu bölgenin Türkiye tarafından oluşturulacağını söylemesi Moskova zirvesi öncesinde dikkat çekti.
Rusya uzmanı Dr. Kerim Has, iç kamuoyuna yönelik söylemden farklı olarak Ankara-Washington arasında Türkiye'nin Suriyeli Kürtlere saldırmaması, buna karşılık Türkiye'nin kontrolünde güvenli bölge oluşturulması ve PYD/YPG'nin coğrafi olarak güneye doğru ötelenmesi gibi bir uzlaşmanın söz konusu olabileceğine dikkat çekiyor.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'ndan (SETA) Dr. Murat Yeşiltaş, "teröre bulaşmamış" Kürt aktörlerle birlikte Fırat'ın doğusunda bir model geliştirilebileceği görüşünde. Savaş sırasında Fırat'ın doğusundan Türkiye'ye 300 bin Kürt nüfusun geldiğine dikkat çeken Yeşiltaş, "Bölgedeki Kürt nüfusun iki milyonu geçmediğini düşünürsek 300 bin çok önemli bir rakam. Dolayısıyla güvenli bölge oluşturulur ve Türkiye önderliğinde bir stabilizasyon süreci başlarsa bu mültecilerin evlerine geri dönmesi söz konusu olacak. Dolayısıyla YPG ve PKK'nın zorlaması sonucu göç eden bu Kürtler de geri dönecek" diyor. Yeşiltaş süreçte Rojava Peşmergeleri ve diğer Kürt aktörlerin de rol alabileceğini belirtiyor.
"Türkiye eliyle Suriye Kürdistanı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan iki hafta önce New York Times gazetesinde yayımlanan makalesinde YPG ve IŞİD'in kontrolündeki bölgelerde yönetim için Türkiye önderliğinde yerel konseyler kurulmasını, ayrıca terör örgütleriyle bağlantısı bulunmayan savaşçılardan bir istikrar gücü oluşturulmasını gündeme getirmişti.
Dr. Kerim Has ise bu düşüncenin Türkiye açısından çeşitli tehlikeleri içinde barındırdığı görüşünde. Fırat'ın doğusunda ABD'nin 1990'larda kurduğu Irak Kürdistanı gibi bir Suriye Kürdistanının "Türkiye'nin eliyle ve rızasıyla" oluşturulabileceğini kaydeden Has, "Türkiye zaten kendi içerisinde Kürt sorununu çok güvenlikçi bir açıdan değerlendirmeye çalıştığı için sıkıntı yaşıyor. Kendi içindeki sorunu çözmeden Suriye Kürtlerine yerel konseyler gibi bir teklifle çıkıyor. Yarın öbür gün 'Türkiye içinde de yerel konseyleri yapalım' diyecekler belki uluslararası planda. Buna ne tarz bir cevap verecek Ankara? Dolayısıyla çok riskli bir süreç" diye konuşuyor.
"Çatısını ABD'nin çaktığı ve iç düzenlemesini Türkiye'nin yaptığı" böyle bir yapıyı Rusya'nın kabul etmeyeceğini öngören Has, "Suriye, içerisine girdikçe bir bataklığa dönüşüyor. Türkiye'nin çıkarları açısından en uygunu, bu bölgelerin rejimin eline geçmesidir. Masada olmak için askeri olarak da yıpranmamış olmanız gerekir. Türkiye çok fazla açılıyor ve karşısında dengelerin sürekli değişebileceği bir ortama doğru sürükleniyor. Durup dururken askeri olarak kendisini yıpratarak masadan dışlanma durumuna gelebilir" uyarısında bulunuyor.
Rusya Menbiç operasyonuna şartlı destek verir mi?
Erdoğan'ın yine Moskova ziyaretinin hemen öncesinde Trump ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirmesi ve "Menbiç'in güvenliğini devralmaya hazırız" mesajı vermesi, Putin'e "Elimde ABD kartı da var" mesajı olarak değerlendirildi. Menbiç'te Rus askeri polisiyle YPG'lilerin ortak devriyesine yönelik fotoğraflar Türkiye'de tepki çekmişti.
Gerek Menbiç, gerekse Fırat'ın doğusu olsun Rusya'nın tercihi, Esad rejiminin tüm topraklara geri dönmesi. Ancak SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş'a göre Rusya bunun gerçekçi bir beklenti olmadığının da farkında. ABD çekilse bile hava sahası kontrolünü elinden bırakmayacağına, ayrıca Irak'tan "gir-çık" şeklinde bir operasyon modeli geliştirmeye çalıştığına dikkat çeken Yeşiltaş, "Esad rejiminin askeri olarak Fırat'ın doğusunu bir bütün olarak elinde tutması, kontrol etmesi, yeniden istikrarı ve güvenliği sağlaması pek mümkün değil. Rejim de şu an bunu isteyecek bir konumda değil" diyor.
Moskova'da yaşayan Rusya uzmanı Dr. Kerim Has ise Rusya'nın Menbiç'e bir Türk operasyonuna sıcak bakmayacağı görüşünde. Has, "Moskova Türkiye'nin girmesine yeşil ışık yaksa bile ön şartı, bölgenin kısa süre içinde yeniden Suriye rejimine geri verilmesi olacaktır. Türkiye'de Mart'ta yapılacak seçimler öncesinde sembolik bir askeri başarıya Rusya'nın yeşil ışık yakması aynı zamanda Ankara'yı Moskova karşısında borçlu duruma düşürecektir" diyor.
"Rusya'nın baskısının derecesini ABD ile ilişkiler belirleyecek"
Türkiye Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarını da Rusya ile koordinasyon içinde gerçekleştirmişti. Has, Rusya'nın bu operasyonlara da bölgelerin bir an önce Esad rejimine devredilmesi ön koşuluyla yeşil ışık yaktığını, ancak Türkiye'nin çeşitli tavizlerle Moskova'nın taleplerini ötelemeyi başardığını belirtiyor.
Ankara'da ise bu bölgelerin siyasi çözüme varıldıktan sonra devredileceği söylemi hakim. Peki Rusya bu konuda baskıyı artırır mı? Kerim Has, Rusya'nın konuyu Türkiye ile kriz yaratmayacak şekilde çözmek isteyeceğini belirtiyor ve ekliyor: "Bunun için de Fırat'ın doğusundaki sürecin olgunlaşmasını bekliyor, Türk-Amerikan ilişkilerinin ne yöne seyredeceğini biraz daha net bir şekilde görmek istiyor. Eğer Türkiye ABD ile birlikte Fırat'ın doğusunda kendisine bir manevra alanı açma imkanı bulursa o zaman Rusya Türkiye ile ilişkileri riske atma yoluna gitmeyecektir. Daha ziyade Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler krize evrilirse o zaman Türkiye'yi sıkıştırabileceğini düşünecektir."
"Putin'in önceliği İdlib"
Kerim Has'a göre Erdoğan Fırat'ın doğusu ya da Menbiç konusunu gündeme getirdiğinde Putin'in vereceği yanıt, "Önce İdlib işini çözelim" olacak. Türkiye Esad rejiminin bölgeye operasyonunu önlemek için Rusya ile geçen yıl bir mutabakata imza atmış, ancak mutabakattaki taahhütlerin büyük bölümünü yerine getirememişti.
Mutabakatta adı geçen terörist gruplar arasında yer alan El Kaide bağlantılı Heyet Tahrir Şam, son dönemde Türkiye destekli muhalif silahlı gruplara karşı giriştiği saldırılarda zafer kazanarak etki alanını daha da genişletti. Kerim Has, Putin'in Erdoğan'a "Ya siz operasyon düzenleyip HTŞ'yi bölgeden çıkarın ya da bunu biz yaparız" mesajı vereceği görüşünde.
Dr. Murat Yeşiltaş ise HTŞ'nin ciddi bir güç olduğuna dikkat çekerek yeni bir müdahale ve yeni bir mülteci sorunuyla Suriye'yi derin bir çatışmaya sevkedecek bir süreç başlatmayı kimsenin istemediğini kaydediyor. Böyle bir operasyonun hem Rusya hem de Esad rejimi için ciddi maliyetlere yol açacağını, bu nedenle yeni bir formül arandığını kaydeden Yeşiltaş, Moskova'daki görüşmelerin seyrine göre önümüzdeki günlerde HTŞ güçlerine karşı Türkiye destekli muhaliflerden oluşan "Milli Ordu" unsurlarınca bir müdahale başlatılabileceğini belirtiyor.
Beklan Kulaksızoğlu
© Deutsche Welle Türkçe