Son haftalarda Türkiye ve ÖSO'nun Afrin'e operasyon yapacağı beklentisi yoğunlaştı. Türk basınında neredeyse gün aşırı olası operasyonla ilgili detaylı bilgiler içeren haberler yapılıyor. Ancak olası operasyonun hedef, kapsam ve beklenen sonuçları hakkındaki bilgiler farklılık arz ediyor.
"Afrin Operasyonu" Gerçekleşecek mi?
Bu konuda üç yaklaşım bulunuyor. İlki, geniş kapsamlı ve Afrin'i de içine alacak bir operasyonun gerçekleşeceğini öngörüyor. İkinci yaklaşım, sınırlı bir hedef ve alana yönelik bir askeri operasyon olacağı beklentisini taşıyor. Üçüncü görüş ise bu operasyonun sadece bir söylemden ibaret olduğu ve yakın gelecekte bir operasyon gerçekleşmeyeceği yönünde. Her bir yaklaşım, farklı gerekçelendirmelere dayanıyor. Ancak sahadaki veriler ve hazırlıklar ile uluslararası düzlemde yaşanan gelişmeler ikinci olasılığın gerçekleşme ihtimalinin daha güçlü olduğunu gösteriyor.
Suriye'deki hassas denge, herhangi bir bölgede ABD ve Rusya'nın dahi birbirinin önceliklerini dikkate almadan sınırlı bir askeri operasyon dahi yürütemeyeceğini gösteriyor. Son dönemde Tabka'nın güneyinde ve El Bu Kemal'e doğru yöneltilen operasyonlarda bu durum açıkça ortaya çıkmıştı. Bu nedenle Afrin'deki YPG varlığının ABD ve Rusya'yı yakından ilgilendirdiği ortadayken, tüm dengeyi alt üst edecek bir operasyonun birkaç gün içinde ve Afrin'i tamamen kapsayacak bir biçimde olması pek mümkün görünmüyor. Fakat, gerek bölge dengeleri gerekse askeri hazırlıklar bir askeri harekatın epey yakınlaştığını gösteriyor.
Türkiye Neden Operasyona İhtiyaç Duyuyor?
Türkiye açısından bakıldığında ABD-YPG işbirliği yeni bir tehdit yaratıyor. Elbette, Türkiye için de IŞİD'in ortadan kaldırılması önemli. Fakat Türkiye, IŞİD'den boşalan bölgeye YPG'nin girmesini, örgütün güçlenmesi ve ABD'yle ilişkilerinin kalıcı hale gelmesinin kritik bir adımı olarak görüyor. Üstelik, bugün için Şam Yönetimi ile ilişkileri sayesinde halen koruyabildiği Afrin-Kobani bağlantısını bir süre güçlendikten sonra doğrudan sağlamak isteyebilir. Bunun gerçekleşmesi ise Türkiye'nin Fırat Kalkanı Operasyonu'nda (FKO) en stratejik beklentisi olan YPG kontrolündeki bölgelerin bağının koparılmasını boşa çıkartacaktır. Dolayısıyla, Türkiye kendisi için IŞİD'den kaynaklanan terör tehdidinin azaldığı bir ortamda YPG'den kaynaklanan üstelik daha uzun vadeli ve stratejik bir tehdidin güçlendiğini düşünüyor. Bu nedenle, Afrin'i Suriye'nin kuzeyinde oluşabilecek bir PKK kontrolündeki bölgenin engellenmesi için kritik bir hedef olarak görüyor.
Ancak Suriye'de öylesine bir kördüğüm var ki; aktörler büyük adımlar atmaktan ziyade küçük adımlarla ilerliyorlar. Bu nedenle, büyük bir olasılıkla, kısa bir süre sonra başlayacak yeni çatışma başlangıçta büyük toprak hedefleri içermeyecek. Bölgedeki topografik yapı, YPG'nin kullandığı stratejik koridor, İdlib ve kuzey Halep'te ÖSO gruplarının kapasitesi, YPG'nin askeri gücü gibi taktik faktörler dikkate alındığında olası operasyonun ilk hedefinin ve muhtemel gerçekleşme bölgesinin Tel Rifat ve civarındaki bazı köyler olacağı söylenebilir.
Olası Operasyon Ne Kadar Sürer?
İki şeyi birbirinden ayırmak gerekiyor. Muharebenin gerçekleşme süresi ve süreci ile savaşın genel gidişatı. Bu bağlamda olası bir operasyonun ilk etaptaki askeri harekat boyutunun uzun sürmeyeceği öngörülebilir. Fakat muhtemelen Türkiye ile YPG'nin ana aktörler olduğu; Rusya, ABD, İran ve Suriye'nin de yakın gözlemciler ve zaman zaman çatışmanın parçası olabileceği uzun süreli bir çatışma döngüsüne girilecek.
Şurası açık, sözkonusu bölgede Rusya'nın desteği olmaksızın ne Türkiye ne de bir başka aktör kolay kolay bir askeri harekat yürütemez. Bu nedenle, Rusya'nın tavrı kritik. Peki, Rusya bu sürece nasıl yaklaşıyor? Veriler, Rusya'nın bu süreçte dört önceliğinin olduğunu gösteriyor; İdlib'ten rejime yönelik tehdidin stratejik olmaktan tamamen çıkarılması; ABD ile Rakka'daki işbirliğini Deyr Ez Zor'a taşıma eğilimi gösteren YPG'nin dengeli bir biçimde "cezalandırılması"; Şam Yönetimi'nin kuzey Halep-İdlib arasındaki bölgede stratejik hatlarda kayıp vermeden ilerleme sağlaması ve Suriye'de gittikçe daha fazla işbirliği yaptığı Türkiye'nin taleplerinin karşılanması.
Bu doğrultuda, Rusya'nın Tel Rıfat bölgesindeki operasyona karşı çıkmayacağı, ancak operasyonun uzun vadede genişleyip Afrin'i de kapsamasına sadece belli koşullarda destek olabileceği söylenebilir. Bu koşulların başında Halep'i kontrol ettikten sonra Şam Yönetimi'ne karşı muhaliflerin son kalesi olan İdlib'te yeni bir düzen kurulması gelebilir. Bu düzenin ana gövdesi ise Şam'ın Kurtuluşu Örgütü'nün İdlib'ten çıkarılması ya da etkisiz hale getirilmesi. Bundan sonra "yeni bir Astana süreci" başlatılabilecek silahlı grupların İdlib'i kontrol etmesi gelebilir. Bu süreçte, YPG'nin Rusya tarafından tamamen gözden çıkarıldığını söylemek doğru olmayacaktır. Afrin ve civarında Rusya'nın YPG'yle temas halinde olan bir askeri varlığının olduğu biliniyor. Fakat, YPG'nin ABD'ye olan angajmanının ulaştığı boyut, Rusya'yı bu örgüte güçlü bir mesaj göndermeye itiyor. Muhtemelen bu mesaj, "bölgede çok düşmanın var, önlerinden çekildiğimde seni ortadan kaldırırlar"ı içeriyor.
ABD'nin olası operasyona destek vermeyeceği ise açık. Bilinmeyen ise nasıl engellemeye çalışacağı. Son dönemde ABD'li üst düzey yetkililerin ziyaretleri artıyor. Ziyaretlerde diplomatik yöntemlerle yaklaşan operasyonun engellenmeye çalışıldığı görülüyor. Fakat, bir kez operasyon başladığında ABD'nin tamamen sessiz kalması beklenmemeli. FKO sürecinde yaşanan ve açıklanması güç bazı gelişmeler vardı. Benzerlerinin yaşanması şaşırtıcı olmamalı.
Özetle, bir süre sonra bir harekat başlayacak gibi görünüyor. Ancak bunun birkaç gün içinde değil, 2-3 haftalık bir zaman diliminde başlaması ihtimali daha güçlü. Çatışmaların kısa vadede bütün Afrin'i değil Tel Rıfat'in doğusu ve kuzeyindeki stratejik yerleri kapsayacağı da söylenebilir. Fakat, bu süreç sadece çatışma boyutuyla düşünülmemeli. Muhtemelen FKO da olduğu gibi uzun süreli ve çok boyutlu bir çatışma sürecine giriliyor. Bu çatışma sürecinin sırasıyla Tel Rıfat-İdlib-Afrin siyasi ve askeri sonuçları olabilecektir. Bu da gelişmelerin bölgesel boyutlarının askeri boyutlarının önüne geçmesine neden olacaktır.
© Deutsche Welle Türkçe
Serhat Erkmen
Doç. Dr. Serhat Erkmen Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi Başkanı olarak görev yapmakta.