Suriye’de istikrar gücü planı masada
8 Ocak 2019ABD Başkanı Trump’ın Suriye’den çekilme kararını açıkladığı 19 Aralık’tan sonra Ankara-Washington hattında beklenen ilk yüz yüze müzakereler Ankara’da gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin çekilmesi ve sonrası için Ankara’nın planını New York Times'a (NYT) yazdığı makalede kaleme alırken, makalenin detayları Ankara’da ABD ve Türk heyetlerince masaya yatırıldı. Suriye’de toplumun her kesimini barındıran bir istikrar gücü kurmayı, Türkiye’nin gözetimi altında YPG ya da IŞİD’in kontrolünde olan bölgelerin seçimle iş başına gelmiş konseyler tarafından yönetilmesini isteyen Ankara, Amerika’nın bu plan üzerinden Türkiye’yle ilerleyip ilerlememe konusunda nasıl bir karar alacağını bekliyor.
Ankara’da Türk heyetine Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın, ABD heyetine de Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın başkanlık ettiği görüşmenin ana hatlarını sözcü Kalın açıkladı. Kalın’ın, Bolton gelmeden Ankara-Washington hattında başlayan "YPG geriliminin sonlanmasının "ikili işbirliğini daha da hızlandıracağı" yönündeki mesajını ABD heyetine iletmesi önemliydi. DW Türkçe’nin edindiği bilgilere göre Ankara Suriye konusundaki "kırmızı çizgileri"ni ABD heyetiyle yapılan görüşmelerde açıkça ortaya koydu.
"Kırmızı çizgiler" listesinin başında YPG geliyor. Zaten, görüşme sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan da ABD’ye "YPG’nin terörist olduğunu biliyoruz, siz de öğrenin" mesajını verdi. Ankara’ya göre Trump’ın ortaya koyduğu Suriye’den çekilme planının işlemesi için öncelikle ABD ile Türkiye’nin YPG’nin bir terörist örgüt olduğu konusunda hemfikir olması ve Türk hükümetinin Kürtlerle barış içinde yaşamaya kararlı olduğunun ABD tarafından kabul edilmesi gerekiyor. Diplomatik kaynaklar, bu mesajın ABD’ye önümüzdeki süreçte de verilmeye devam edileceğini aksi durumda Washington ile "çekilme müzakerelerinin" kesileceğini söylüyor.
Ankara masaya ne koydu?
Peki Ankara, ABD heyetiyle müzakereleri yürütürken masaya ne koydu? Kalın ABD’nin YPG’ye verdiği tüm silahları toplamasını, 16 askeri üssü boşaltmasını ve Haziran 2018’deki Menbiç mutabakatının uygulanmasını istediklerini sıralarken, Erdoğan’ın NYT’a yazdığı makalenin de görüşmenin gündeminde olduğunu söyledi.
DW Türkçe’nin edindiği bilgiye göre Ankara için önümüzdeki günlerde Washington’la "seri halde" yapılması planlanan müzakerelerde bu makaledeki unsurlara ABD’nin nasıl yanıt vereceği, Türkiye-ABD işbirliğinin Suriye’de nasıl ilerleyeceği ya da ilerlemeyeceği konusunda temel kriter olacak. Ankara’ya gelen ilk bilgiler Erdoğan’ın NYT makalesinde ortaya koyduğu planın Washington tarafından "konuşulabilir, müzakere edilebilir" bulunduğu yönünde. Ancak Washington’ın Ankara’yı zorlayacak bir isteği de var: Rusya ile ilişkilere mesafe konulması. Diplomatik kaynaklar, Türkiye’nin Washington yönetimince "Ya Rusya, ya ABD" seçimine zorlandığını belirtiyor.
"ABD’nin de başka seçeneği yok"
Ankara’nın kafasında ABD’nin Suriye’den çekilmesi ve sonrasında uygulamaya geçirmek istediği plana göre Suriye’de istikrarı sağlamanın yolu, toplumun her kesimini barındıran bir istikrar gücü oluşturmaktan geçiyor. Formülde savaş koşulları altında YPG’ye katılmak zorunda kalan çocuk ve gençlerin YPG’den kurtarılması da var. Bu planda tüm toplulukların yeterli siyasi temsile sahip olmasının sağlanması, Türkiye’nin kontrolü altında seçimle işbaşına gelmiş konseylerin güçlendirilmesi teklifi de dikkat çekiyor.
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden (ORSAM) Oytun Orhan, Türkiye’nin bu planını ABD’li heyetle konuşmaya başlamasının ikili işbirliği adına önemli bir gelişme olduğunu söylüyor. "ABD bu plana nasıl yanıt verecek, çok önemli" diyen Orhan, ABD’nin çekildiği noktada YPG’yi koruyamayacağını bildiğini, aslında Türkiye’yle işbirliğini geliştirirse IŞİD’le mücadelenin de devam edeceğini görebileceğini belirtiyor. Orhan, "ABD’nin Türkiye’nin planına uyma, Türkiye’yle işbirliği yapmaktan başka seçeneği de yok" öngörüsünde bulunuyor. Orhan, "YPG’nin kontrol ettiği bölgede Araplar yoğunlukta. Kürtler, Kobani ve Kamışlı gibi bölgelerde. YPG çekilir, sivil yönetimler işbaşına gelir. İstikrar gücü de, sivil yönetimleri destekler. Anlaşılan, Türkiye’nin teklifi bu.Türkiye’yle bu teklif üzerinden çalışmak ABD’nin işine gelecektir" yorumu yapıyor. Ancak Orhan’a göre teklifin en büyük riski "Rusya’yla işbirliğinin geleceği." Orhan, "Rusya’nın da bu teklife nasıl yaklaşacağını henüz bilmiyoruz" diyor ancak Erdoğan-Putin görüşmelerinden ortak bir formülün çıkabileceğini belirtiyor.
"Hangi hak ve hukukla"
Türkiye-ABD ilişkilerini yakından izleyen emekli büyükelçi Faruk Loğoğlu’na göre ise Türkiye'nin planının da, bu plan doğrultusunda ABD’ye sunduğu teklifin de işlemesi imkansız. "Siz hangi hak ve hukukla bir istikrar gücü oluşturacaksınız. Sahada zaten Suriye ordusu ile muhalif güçler çarpışıyor. İstikrar gücü, Türkiye’nin bugüne değin desteklediği ÖSO grupları mı olacak?" diye soran Loğoğlu, Türkiye’nin acilen bu plandan vazgeçmesi gerektiğini, ABD’nin de bu plana olumlu yaklaşmayacağını söylüyor. Loğoğlu, "Türkiye, Suriye’yi biçimlendirmeye çalışmak yerine, Suriye’de anayasa yazım komitesi için ev ödevlerini yerine getirmeli. Komitede kimler temsil edecek, Türkiye bu konuda ne yapıyor?" diyor.
Loğoğlu’na göre Trump’ın Suriye’den çekilme konusundaki açıklamaları da çoktan "zayıflamış, sulandırılmış" durumda. Ankara’ya önce 100 günlük, sonrasında da 120 günlük bir süreçten söz edildiğini Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın da söylediğini hatırlatan Loğoğlu, "Ankara-Washington hattında ortak bir gündem çarpıtma" operasyonu olduğunu düşünüyor. Loğoğlu, İran, Suudi Arabistan, İsrail’le ilişkilerin geleceğinin bilinçli olarak Türkiye-ABD görüşmelerinde gündem yapılmadığına dikkat çekiyor, "Tüm sorunları sümenaltı etmek Türkiye’nin dış politikasındaki çarpıklıkların su yüzüne çıkmasını engelleyemeyecek" eleştirisini dile getiriyor.
Hilal Köylü / Ankara
© Deutsche Welle Türkçe