'Suriye politikasının iflası'
24 Temmuz 2015Cihatçı örgütlerle ilgili Türkiye ve Irak'ta saha çalışmaları yapan 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu Masası Başkanı Serhat Erkmen, DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
Terör uzmanı Serhat Erkmen, Türkiye’nin Suruç benzeri saldırılara hazırlıklı olması uyarısı yaptı. Türkiye'de şiddet olaylarının zaten yaklaşık iki yıldır yaşandığına dikkat çeken Erkmen, intihar saldırısı olması nedeniyle Suruç’un bir ‘dönüm noktası’ olduğunu söylüyor ve gelinen nokta itibariyle bunun daha kötülerinin yaşanabileceği öngörüsünde bulunuyor.
Fransa ve Tunus'taki gibi ‘yalnız kurt' tarzı eylemlerinin de gündeme gelebileceğine dikkat çeken Erkmen, “İstanbul’un göbeğinde silahlı insanlar sokaklarda dolaşabilir hale geldiler. Güneydoğu Anadolu'nun bazı vilayetlerinde öteden beri durum bu. Dolayısıyla bu tür olayların yaşanması hiç şaşırtıcı olmayacak” diye konuştu.
“Suriye politikasının iflası”
Gelinen noktanın, AKP hükümetinin Suriye politikasının iflası olduğunu belirten Erkmen, aslında hükümetin de bunu üstü kapalı olarak kabul etmiş göründüğünü, sadece söylemin değişmediğini kaydediyor. Erkmen’e göre 'bu tutumun arkasında bu dış politik konunun bir iç politika sorunu haline çevrilmiş olması ve iç politikada bundan hükümetin uzun bir süre nemalanması' yatıyor.
“ABD ne istediyse oldu”
Erkmen, hükümetin söyleminden farklı olarak gerçekte Türkiye son altı ayda söylediği herşeyin neredeyse tersini yaptığını belirtiyor ve ekliyor: "Uçuşa yasak bölge konusunda ABD'nin isteklerini kabul etti, İncirlik üssünü kullanıma açmak zorunda kaldı. Esad'a yönelik olmadığı sürece koalisyonun parçası olmayacağını söylerken bugün IŞİD’e karşı koalisyonun en enteresan üyeleri nden biri haline geldi."
Terör uzmanı Erkmen, ABD ile varılan mutabakatın Türkiye gündemine farklı yansıtıldığını savunuyor. Anlaşmanın kamuoyuna naklettirilme biçimiyle Amerikalı yetkililerin açıklamaları arasında ciddi çelişki ve uyuşmazlıklar bulunduğunu belirten Erkmen, “Türkiye'de öyle bir hava estirilmeye çalışılıyor ki, sanki Türkiye ile ABD Esad'a karşı da kullanılabilecek bir uçuşa yasak bölge konusunda anlaşmaya gittiler ve Türkiye istediğini aldı. Ama vaka şu: Suriye'nin kuzeyinde belli bölgelerde Nusra ve IŞİD başta olmak üzere birtakım yapılara yönelik hava operasyonları gerçekleştiriliyordu. Bunun için Türkiye'deki üslerin kullanım izni ortaya çıktı son anlaşmayla. İkincisi de Türkiye'nin kendisinin gerekli gördüğü durumlarda ABD'den buradaki birtakım insansız hava araçlarını silahlanlandırmasına izin vereceğine ilişkin bir mutabakat ortaya çıktı. Üçüncü bir durum da sınıra daha yakın bölgelerde Türkiye'nin tank ya da top atışı yapmak suretiyle bu örgütleri vurmasına ilişkin bir mutabakat ortaya çıktı. Bunun dışında girip bir güvenlikli bölge yaratılması, tampon bölge oluşturulması, Türk kara güçlerinin bu bölgeye girmesi diye bir şey yok” diyor.
“IŞİD’in planlı bir saldırısı değil”
IŞİD’in şu an isteyeceği son şeyin, Türkiye’nin düşmanlığı olduğuna dikkat çeken Erkmen, “Kilis’teki olayın gerçekleşme biçimine bakıldığında Türkiye ile IŞİD arasında doğrudan ve kalıcı çatışma yaratmaya yönelik tarafların bir iradesi olmadığını görürsünüz. IŞİD, Türkiye'ye gerçek anlamda bir saldırı düzenleyecek olsa bunu dokuz kişilik bir grup ve üç pick-up ile yapacak değil” diye konuştu. Erkmen, Türkiye’yi karşısına alan IŞİD’in büyük sorunlar yaşayacağını kaydetti.
“Kara operasyonu rafa kalktı”
Türkiye'nin IŞİD’e yönelik olası operasyonlarının, ancak karşı taraftan bir saldırı gelmesi durumunda cevap niteliğinde olacağını söyleyen Serhat Erkmen, “Sınıra yapılan yığınaktan sonra büyük bir kara operasyonu beklentisi vardı. Bu beklenti bence ABD ile varılan mutabakattan sonra iyice boşa çıktı. Çünkü ABD'nin Türkiye'nin böyle bir operasyonuna sıcak bakmadığı açıkça biliniyor zaten” diye konuştu.
IŞİD ve diğer tehditler
IŞİD’in Türkiye açısından tek tehdit olmadığına dikkat çeken Erkmen, PKK, Nusra ve diğer marjinal sol örgütlerin de Türkiye’nin güvenliğine yönelik tehdit oluşturduğunu vurguladı. Bu konuya sınır güvenliği açısından bakmanın yetersiz bir anlayış olduğunu kaydeden Erkmen, “IŞİD’in, PKK'nın ve diğer örgütlerin Türkiye içerisinde kendi yapılanmaları var, bunlar ülkeyi terörize edecek durumdalar ve bunlarla başa çıkılabilmesi için kollektif bir güvenlik anlayışının ortaya çıkması gerekiyor. Sanırım Türkiye'de bu sabah gerçekleşen operasyonlar da bunun işareti. Bundan sonra bu tür operasyonların sayısının artmasını bekleyebiliriz” dedi.
“ABD-PYD ilişkisi sürecek”
Türkiye ile ABD arasında varılan mutabakatın Suriyeli Kürtlere etkisini de değerlendiren Erkmen, “Türkiye ile ABD arasındaki işbirliğinin artması belki orada PYD açısından bir ay önceki, 15 gün önceki bazı avantajların ortadan kalkması anlamına gelebilir. Bu doğru. Ama sahadaki gerçekliklere baktığınızda ABD ile PYD ya da ABD ile YPG arasındaki ilişki, daha çok taktik anlamda yürüyen bir ilişki. Ve Türkiye ile yakınlaşması bu taktik ilişkiyi ortadan kaldırmayacaktır” şeklinde konuştu.
Suriye’nin kuzeyindeki Kürtlerin son 3,5 yıldır birleşmeye yönelik çok güçlü adımlar attığına dikkat çeken Erkmen, “Üç kantonun ikisinin birleşmesiyle karşı karşıyayız. Üçüncüsünün birleşmesi belki bu olaylardan sonra gecikir ya da engellenebilir, gerçekleşmeyebilir. Türkiye'nin bu konudaki yaklaşımlarının, bir-iki hafta önceki kırmızı çizgi açıklamalarının iki bölge arasındaki birleşmenin geri çevrilmesinde artık işe yaramayacağı ortaya çıktı. Yani Tel Abyad'ın tekrar IŞİD’in eline geçmesi çok kolay görünmüyor. Ya da Türkiye'de bazı çevrelerin beklediği gibi ‘Suriye'de tekrar üç ayrı yapı ortaya çıkar, PKK burada gücünü kaybeder' düşüncesinin gerçekleşmesi pek mümkün görünmüyor. Çünkü ABD, YPG'yi önemli bir aktör olarak kullanmayı keşfetti ve bu aracından vazgeçecekmiş gibi de görünmüyor.”
© Deutsche Welle Türkçe
Beklan Kulaksızoğlu