Spekülasyonlar gıda fiyatlarını artırıyor mu?
18 Ekim 2013Temel gıda maddelerinde yüzde 40'a varan fiyat artışı, kıtlık ve sosyal huzursuzluklar... 2007 ve 2008 yıllarındaki gıda krizinin sonucunu böyle özetlemek mümkün. Bu krizden kısa bir süre önce ise spekülatörler gıda borsasını keşfetmişti. Birçok kişi fiyatların artışı ile spekülatörler arasında bağlantı bulunduğundan emindi.
Daniel Hachfeld, yoksul ülkelerdeki insanlara el uzatan Oxfam adlı uluslararası yardım örgütünde çalışıyor. Frankfurt'ta büyük finans kuruluşlarının buğday, mısır ve pirinç fiyatları konusunda spekülasyon yapmasını protesto etmek için borsa önünde düzenlenen gösteriden dönen Hachfeld şöyle konuşuyor:
"Vatandaşlar gıda spekülasyonlarının gıda fiyatlarında güvensizliğe, dolayısıyla fiyat dalgalanmasına neden olan ek bir faktör olduğunu biliyor. Hatta fiyatlarda etkili olduğundan şüphe edilen bazı spekülasyon ürünleri bile var."
Araştırmalar spekülatörlere işaret ediyor
Birçok araştırma bu tehlikeyi belgeliyor. Ancak uzun süre 'kimsenin aksini iddia etmeyeceği bir gerçek' olarak görülen bu duruma artık bazı bilim insanları şüpheyle yaklaşıyor. Tarım ekonomisti Thomas Glauben yaptığı araştırmadan çıkan sonucu şöyle açıklıyor:
"Belirli bir sınıftaki finans yatırımcılarının ortaya çıkışı, kesinlikle fiyat artışına değil, fiyatlarda istikrar sağlanması eğilimine yol açtı."
Gıda fiyatlarında spekülasyon nasıl başladı?
1848 yılında Chicago'da birkaç hububat tüccarı bir borsa kurmuştu. En önemli amaçları tüccar ve çiftçileri buğday fiyatlarının aşırı derecede düşme tehlikesine karşı güvence altına almaktı. Çünkü yılın başında hiçbir çiftçi nasıl bir mahsül toplayacağını bilmiyordu. 'Vadeli emtia pazarı' olarak adlandırılan bu piyasada aslında hububatın kendisi değil, hububatın gelecekteki fiyatını belirleyecek değerli kâğıtların ticareti yapılıyordu.
İşte bu piyasada son yıllarda sadece çiftçiler, hububat tüccarları ya da gıda şirketleri yok: Aslında tarımla hiçbir ilgisi olmayan spekülatörler de mali çıkarları nedeniyle bu piyasaya girerek, tarım hammaddelerini para kazanmak için keşfetti. Ve bu alan kısa sürede oldukça kârlı bir pazara dönüştü. 2004'den 2011'e dek sekiz kat artarak, 400 milyar dolarlık bir yatırım gücüne sahip hale geldi.
Tarım ekonomisti Thomas Glauben ve beraberindeki bir grup uzman da işte bu uzun vadeli fonların mısır, buğday gibi ürünlerin fiyatlarına etkisini araştırdı. Glauben ve ekibi bu fonlarla piyasada rekabetin arttığını, dolayısıyla çiftçilerin kendilerini daha iyi koruyabildiği tezini savunuyor:
"Bunun anlamı şu: Tarımla ilgilenmeyi cazip hale getiren şartların oluşması, dünya piyasasında arzın artmasını da beraberinde getirir. Bu aynı zamanda fiyat istikrarı sağlar. Bu da tüketicinin çıkarınadır."
Kim haklı?
Oxfam'dan Daniel Hachfeld ise bu görüşe şüpheyle yaklaşıyor. Peki ama kim haklı? Bu konuda bilimsel bir uzlaşma sağlanmış değil. Ayrıca hedge fonlar gibi gıda fiyatları üzerindeki etkisine ilişkin henüz hiçbir araştırma yapılmamış olan olası faktörler de söz konusu. Daniel Hachfeld işte bu nedenle, tıpkı çevre politikasında olduğu gibi gıda maddelerine ilişkin spekülasyonlarda da korunma prensibinin geçerli olmasını öneriyor. Yani bir ürünün gerçekte ne kadar zararlı olduğu bilinmiyorsa, o zaman her ihtimale karşın piyasadan çekilmesini savunuyor:
"Hiç kimsenin ihtiyacı olmayan bazı finans ürünleri var. Ancak bu ürünlerin potansiyel zararı, birçok araştırmanın işaret ettiği gibi çok büyükse işte o zaman yan gelip yatmak ve hiçbir şey yapmamak yerine adım atılmak zorunda."
©Deutsche Welle Türkçe
Hilke Fischer / Hülya Topçu
Editör: Hülya Schenk