'Facebook laboratuvarı'
31 Ağustos 2012
Sosyal medya dönemini tam olarak hangi sitenin başlattığı tartışılabilir. Ama belli başlı dönüm noktalarının olduğu konusunda birçok uzman hemfikir.
2002 yılında fotoğraf paylaşımı sitesi Flickr yayına başladı. Onu 2003'te iş ve kişisel kariyer platformu LinkedIn ve Xing izledi. Facebook 2004'te, Youtube ise 2005'te kuruldu. Mikroblog sitesi Twitter 2006'da yayına başladı. Sosyal medyanın son kayda değer temsilcisi, 2011'de devreye giren Google Artı oldu.
Günümüzde sosyal medya denince daha ziyade akla Facebook ve Twitter geliyor. Facebook'un üye sayısı 845 milyonu aşıyor. Her gün yarım milyar internet kullanıcısı Facebook'u ziyaret ediyor.
Twitter'in üye sayısı ise 140 milyonu buluyor. Günlük tweet sayısı 340 milyonu aşıyor.
Facebook ve Twitter kullanıcılarının dolaşıma soktuğu bu muazzam veri yığını, çeşitli yazılım araçları kullanarak işlendikten sonra birçok alanda yol gösterici ve düzenleyici bir rol oynayabiliyor.
Reklamcılar ve siyasetçiler, sosyal medyayı bu açıdan kullananların başında geliyor. Ancak giderek artan oranda çeşitli bilimsel dallar da sosyal medyadan yararlanıyor.
Evrim biyoloğunun Twitter deneyi
ABD'nin Boston kentinde bulunan Norteastern Üniversitesi uzmanlarından Dr. Bruno Goncalves, milyonlarca Twitter kullanıcısı arasındaki iletişimi inceleyerek Dunbar teorisini doğruladı. İngiliz evrim biyologu uzmanı Robin Dunbar'ın bundan 20 yıl önce ortaya attığı teze göre, bir kişinin belirli bir yakınlık düzeyinde tutabileceği insan sayısı 150'yi geçmiyor. Dr. Gonvalves:
"Binlerce simayı aklımızda tutabiliriz, ama bunlarla birebir bir ilişki kurmak zihnimizi çok zorluyor. Bunun için 'bu kişiyi daha önce görmüştüm' demek yetmiyor. Kimliğini, bu kişiye karşı konumunuzu, daha önce neler görüştüğünüzü bilmeniz gerek. Dunbar'ın teorisine göre beynimiz bu anlamda sınırlı."
Harvard Üniversitesi'nden Kevin Lewis ise Facebook verilerinden yararlanarak moda, zevk ve trendin nasıl yayıldığını araştırdı.
Harvard uzmanları, biraz da "yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar" sorusunu andıran araştırmalarında arkadaş çevresinin zevk ve alışkanlıklarımız üzerindeki etkisini sorguladı. Araştırma sonuçları, internet ve sosyal medyanın belli trendlerin hızla yayılmasında etkili olduğu yönündeki teoriyi de yalanladı. Arkadaş grupları ortak özellik ve beğenilere göre şekilleniyor. Kişi, doğal seleksiyonla kendisine yakın bulduğunu arkadaş çevresinde görmek istiyor.
'Çığ efekti'nin nedeni
Max Planck Enstitüsü uzmanı Krishna Gummadi ise sosyal medyada bir haberin birkaç dakika içinde binler, onbinler ve milyonlarca kez tweetlenmesinin sırrını araştırdı.
"En çok retweetlenenlerle en çok takipçisi olan kullanıcılar listesini karşılaştırdığınızda arada bir benzerlik bulamazsınız. Bir başka ifadeyle çok takipçi, tweetlerinizin ses getirmesini garanti etmiyor. Örneğin Britney Spears. Takipçisi çok. Ama bunların kaçı Britney'i retweetliyor. Diğer taraftan CNN çok daha az takipçisi olmasına rağmen çok yoğun şekilde retweetleniyor."
1 Mayıs 2011 tarihine ilişkin Twitter kayıtları, sosyal medyadaki çığ efektini daha somut şekilde ortaya koyuyor. Saatler 22:24'ü gösterirken, dönemin ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in bir asistanı ilk tweeti, "Bin Ladin elimizde" (We got Bin Laden) diye geçiyor. 8 dakika sonra onu bir CBS çalışanının tweeti izliyor: "Usame Bin Ladin öldürüldü." Ancak asıl patlama, bu iki tweetin bir New York Times muhabiri tarafından retweetlenmesiyle yaşanıyor. Haber, saniyede 5 bin tweetle tüm dünyaya yayılıyor.
Salgın alarmı
Facebook ve Twitter, uzmanlarca yalnızca sosyal başlıklı araştırmalara zemin sunmuyor. Hannover Üniversitesi'nden Dr. Kerstin Denecke, salgın hastalıklarla mücadelede sosyal medya kaynaklarından beslenen bir erken uyarı sistemi geliştirmiş. Dr. Denecke Deutschlandradio'ya şöyle konuşuyor: "Hastalanan, kendini kötü hisseden bunu tweetlerle duyuracak; bundan yararlanarak erken uyarı sistemimizle salgın hastalıkların kontrolünü sağlayabileceğiz."
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Nihat Halıcı
Editör: Murat Çelikkafa