Soma davasıyla ilgili unutulmaması gerekenler
11 Temmuz 2018Üç yılı aşkın bir süredir devam eden Soma davasında mahkeme kararını verdi. 301 işçinin öldüğü 2014'teki maden faciasıyla ilgili mahkemenin verdiği cezalar ailelerin tepkisine neden oldu. İşçi ölümlerinde sicili pek parlak olmayan Türkiye'de bugüne kadar yaşanmış en büyük iş kazasında ölenlerin yakınları adaletin tecelli etmediğini düşünüyor. Dört yıl önceki facia ve sonrasındaki yargılama süreciyle ilgili bilinmesi gerekenleri derledik.
Facia nasıl meydana geldi?
13 Mayıs 2014’te Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük maden kazası meydana geldi. Manisa’nın Soma ilçesinde faaliyet gösteren Eynez Maden Ocağı’nda yerin 400 metre altında yangın çıktı. Elektrik panosundan çıktığı düşünülen yangın sırasında ocakta 787 işçi çalışıyordu. Kömür ocağındaki galerilerin yoğun dumanla dolması ve karbonmonoksit gazının yükselmesi işçilerin hayatını tehlikeye attı. Çıkışa yakın noktalarda bulunan işçiler ocaktan kurtulmayı başardı. Fakat ocağın dip tarafındaki madenciler, yerin altında acil durumlarda sığınabilecekleri bir yaşam ünitesi olmadığı için uzun bir yolu yürümek zorundaydı. Ancak başaramadılar, gaz maskeleri de onları kurtarmaya yetmedi. Üç gün süren arama kurtarma çalışmaları sonucunda ocaktan 301 madencinin cansız bedeni çıkarıldı. Kurtarma çalışmaları sırasında her saat artan ölü sayısı Soma’yı ve Türkiye’yi yasa boğdu. Faciaya kurban giden madencilerden en genci 18, en yaşlısı 53 yaşındaydı. 217’sinin çocuğu vardı, toplam 432 çocuk babasız kaldı.
Sorumlular kim? Kimler yargılandı?
Olayla ilgili açılan soruşturmada madeni işleten Soma Kömür İşletmeleri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’ın da aralarında bulunduğu şirketin sekiz yetkilisi faciadan beş gün sonra tutuklandı. Toplam 51 kişi hakkında iddianame hazırlandı ve yargılamalar 12 Nisan 2015’te başladı.
İddianamede şirketin patronu Gürkan ile Genel Müdür Ramazan Doğru, İşletme Müdürü Akın Çelik, Teknik Müdür İsmail Adalı, Teknik Nezaretçi Ertan Ersoy ve tutuksuz yargılanan vardiya amiri Mehmet Ali Günay Çelik'in "olası kasıtla öldürme" suçundan 301 kez 20 yıldan 25 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve bugüne kadar 22 duruşma yapılan davada, farklı zamanlarda toplam üç sanık serbest bırakıldı. Davada şu anda toplam beş tutuklu sanık bulunuyor.
Bilirkişi raporunda neler vardı?
İlk bilirkişi heyeti yoğun duman ve sıcaklık nedeniyle faciadan üç gün sonra ocağa girebildi ve olayın meydana geliş şekli ile olası ihmallerle ilgili bir rapor hazırladı.
Bilirkişi heyeti, olayın ocaktaki elektrik trafolarından birinin etrafındaki kömürün kontrolsüz biçimde “kendiliğinden” yanmasıyla başladığını tespit etti. Oluşan karbonmonoksit gazının temiz hava girişlerine ulaştığı ve temiz havayla temasın sonucu ocaktaki kömürün “tam yanmaya” dönüştüğü raporda yer aldı. Heyet yangının nakil hatlarına sirayet ettiğini, içerideki ahşap, plastik malzeme ve elektrik kablolarının tutuşması ve su ile soğutma çalışmaları sonucu oluşan zehirli gazların işçilerin ölümüne neden olduğunu belirledi.
Raporda ayrıca farklı başlıklarda eksik ve kusurlara yer verildi. Uzmanlara göre:
- Ocaktaki 48 gaz ve 19 karbonmonoksit sensörü arızalıydı.
- Havalandırma sistemi ocağa uygun değildi. Ayrıca işçilerin temiz havaya çıkabileceği mesafe söz konusu değildi.
- Ahşap destekler, PVC borular ve bantlar yangına dayanıklı değildi. Bant motorlarından bazıları ve elektrik kabloları alev sızdırmayan nitelikte değildi.
- Olay esnasında gaz maskeleri işlevini yerine getiremedi. Maskelerin kontrollerinin uzun süre yapılmadığı anlaşıldı.
- “Üretim zorlaması” gerekli tedbirlerin alınmamasına ve tehlikeli çalışma koşullarına yol açtı.
Dava sürecinde yeni bir bilirkişi raporu daha hazırlandı. Önlemler alınması hâlinde kazanın önlenebileceğine dikkat çeken raporda, teftişlerin yetersiz olması sebebiyle Enerji Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın da kusurlu olduğu belirtildi. Bu tespite rağmen Soma davasında bugüne kadar hiçbir kamu görevlisi yargılanmadı, haklarında soruşturma izni istenen kamu görevlileri için gerekli izinler verilmedi.
Planlanandan 2-2,5 kat fazla üretim yapıldığını tespit eden raporda buna karşın, havalandırma sağlayan ana vantilatörün kapasitesinin artırılmadığına dikkat çekildi.
Tanıklar ne anlattı?
Mahkemede tanıklık eden işçilerden Mehmet Bozdaz, ifadesinde olay günü ve denetimlerle ilgili şunları söylemişti:
“Olayın bir patlamadan kaynaklandığını düşünmüyorum. Olay yerine en yakın insanlardan biri bendim. Duman sıcaktı ama alev yoktu. Kablo kokusu gibi bir koku vardı. Müfettişin geleceğini önceden bilirdik. Müfettiş geleceği zaman normal zamanlarda olmayan güvenlik önlemleri alınıyordu."
İşçilerden Gökhan Kuruoğul ise aniden bir duman geldiğini, öncesinde bir alev görmediğini belirterek olayla ilgili şunları anlatmıştı:
"Emniyetçiler görevlerini tam olarak yapmıyorlardı. Gözlük, kulaklık, maskeleri gelip sormaları lazımdı bize, bunlar yoktu. Bantla ilgili uyarılar yapıyorlardı. Bantta yangın çıksa ne yapmam gerektiğine dair bir eğitim almadım, tatbikat yapmadık. Denetçilerin geleceğini bir hafta önceden öğrenirdik. Biraz daha tedbirli olunsa olayın önüne geçilebilirdi. Daha önce ocakta bas konuş sistemi vardı. Herkes bir yerde bir arıza olsa duyuyordu. Bu sistem olsa biz belki arkadaşlarımıza 'Ocağı bir an önce boşaltın' derdik, ölü sayısı daha az olabilirdi."
2003 yılından beri ocakta çalışan Erkan Kılıç ise mahkemeye şu ifadeyi vermişti:
"Olaydan önce 15-20 gündür ocak genelinde sıcaklık vardı. Yangın tüplerinin bazıları boştu. Ben boş tüple kaynak yapmazdım, boş tüp bulunca yukarı çıkarırdım, değiştirildi. Yangın tüpü olmadan emniyetçi kaynak yaptırmazdı. Gaz maskemi altı yıldır kullanıyorum, hiç bakım yapılmadı."
Sanıklar ne dedi?
Davanın bir numaralı sanığı şirketin patronu Can Gürkan, gereken bütün önlemleri aldıklarını belirterek kendisini şu sözlerle savunmuştu:
"Biz bu işe gerek ben, gerekse babam olsun bütün sermayemizi verdik, emeğimizi ortaya koyduk. 6 bin 400 kişiye ekmek kapısı açtık. Meydana gelen kazada en çok biz mağdur olduk. Bütün yatırımlarımızı güvenlik önlemlerine harcadık. Olayla ilgili olarak kusur ve ihmalimin olduğunu düşünmüyorum.”
İşletme Müdürü Akın Çelik ise herhangi bir can kaybına neden olabilecek projeyle ilgisi olmadığını söylüyor. İşletmede iş güvenliğiyle ilgilendiğini belirten Çelik kendisini şöyle savunuyor:
"Biz bütün güvenliği tam olarak aldık. Havalandırma sisteminin şekli; seri değil, karma havalandırma sistemi dediğimiz biçimdeydi. Ben orada herhangi bir risk görmedim. Olayın oluş şekli, olayda gizlidir."
Kendisinin de bir dakikayla kurtarıldığını, ardından da kurtarma çalışmalarına katıldığını belirten Çelik, "Ailelerin acılarını yürekten hissediyorum. Belki benim de ailem, onların arasında olacaktı" demişti.
Bir duruşma sırasında şirketin patronu Gürkan, olayda sabotaj olabileceğini gündeme getirerek, “PKK ve FETÖ gibi örgütlerin parmağı olabilir” diye şikayette bulundu. Gürkan’ın suç duyurusu mahkeme tarafından reddedildi.
Faciadan sonra ne oldu?
Soma faciasından sonra hükümet maden işletmeciliği ve iş güvenliğiyle ilgili bazı yasa ve mevzuat değişiklikleri yaptı.
Bu değişikliklere göre:
- Çalışma süresi altı saat ile sınırlandırıldı
- Maden işçilerinin ücreti en az iki asgari ücret düzeyine çıkarıldı
- Maden işçilerinde emeklilik yaşı 50’ye düşürüldü
- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın bir yıl içerisinde hangi madenlere yaşam odası kurulacağına karar vereceğini belirten yasa kabul edildi.
- Soma faciasında hayatını kaybedenlerin yakınlarına maaş bağlanması için gerekli düzenlemeler yapıldı.
Madenci ölümleri bitti mi?
Soma’nın ardında da madenlerde ölümler devam etti. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin verilerine göre, 2014’te Soma faciasının dışında 85 madenci daha öldü. 2015’te 67, 2016’da 73, 2017’de 93, 2018’in ilk altı ayında ise 27 madenci hayatını kaybetti.
DW/GY,CÖ
© Deutsche Welle Türkçe