1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Schindler'in listesinden bir kız...

Barbara Cöllen27 Ocak 2006

Auschwitz’ten Yahudiler’in Sovyet askerlerince kurtarılması bugün bir kez daha anılırken, acımazlığın kurbanları o günleri unutmuyor. Bunlardan biri de Schindler’in listesi sayesinde ölüm kampından kurtulan Stella Müller-Madej. Stella Müller-Madej ile DW Lehçe Servisinden Barbara Cöllen konuştu…

https://p.dw.com/p/AaRo
Stella Müller-Madej, yaşadıklarını "Schindler'in listesinden bir kız" adlı kitapta topladı
Stella Müller-Madej, yaşadıklarını "Schindler'in listesinden bir kız" adlı kitapta topladı

1933 - 1945 yılları arasında Almanya'da Nazi rejimince 6 milyondan fazla Yahudi katledildi ve Yahudiler, öldürüldükleri toplama kampı Auschwitz’ten, 27 Ocak 1945’te Sovyet askerleri tarafından kurtarıldı. 10 yıldan beri her 27 Ocak’ta „Nazi rejiminin kurbanları“ anılıyor.

Steven Spielberg’in 1993 tarihini taşıyan „Schindler’in Listesi“ filmi, Yahudi soykırımının gölgede kalan olaylarından birini beyazperdeye taşımıştı. Schindler’in hayatını kurtardığı bin 100 Yahudi’den Stella Müller-Madej, özgürlüğüne kavuştuktan sonra kaleme aldığı biyografiyle bir insanlık dramını hafızalara kazıyanlar arasında yer aldı. Oscar Schindler’in listesinde Stella Müller-Madej de yer alıyordu.

Ölümden kılpayı döndü

Ailesiyle birlikte önce Krakau gettosunda yaşamaya mecbur tutulan Stella, daha sonra Plaszow ve Auschwitz toplama kamplarına gönderildi. Stella, savaş boyunca tutulduğu kamplarda çoğu zaman kılpayı ölümden döndü. Stella, Schindler’den ilk olarak, 1944 yılında bulundukları Plaszow toplama kampında haberdar olduklarını belirtiyor ve “Bir Alman işadamının fabrikasında görev yapan Yahudi işçilerin eziyet görmediği, aç bırakılmadığı kulağımıza geldi. İçinde bulunduğumuz şartlarda bu koşulları kavramak bizim için imkansızdı“ diye sözlerini sürdürüyor.

Stella ve ailesi, bir dizi rastlantı sonucunda Schindler’in listesine eklenmeyi başardı. Listede yer alan Yahudiler, savaşın sonuna kadar Schindler’in Brünnlitz’deki yeni fabrikasında çalıştılar. Oskar Schindler yeri geldiğinde servetini yeri geldiğinde canını riske atarak listesinde yer alan Yahudiler’in güvenliğini sağlamaya çabaladı. Savaş sonunda Schindler’e hediye edilen yüzükte, Yahudiler’in kutsal kitaplarından Talmud’dan bir cümle yer alıyordu: „Bir hayat kurtaran, tüm dünyayı kurtarır.“

“Yaşam hakkımız kalmamıştı“

„Aslında yaşamaya devam ettiğimiz her saat bizi şaşırtıyordu. Çünkü ya gaz odasında ya da kurşuna dizilerek bir şekilde can vereceğimizi biliyorduk. Artık yaşam hakkımız kalmamıştı“ diyen Stella Müller-Madej, Schindler’in girişimi sayesinde hayatta kaldıklarını, Alman işadamıyla ilgili olumsuz iddiaları önemsemediklerini belirtiyor. Stella, biyolojik hayatını anne-babasına, ikinci hayatını ise Oskar Schindler’e borçlu olduğunu kaydediyor.

İkinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde 9 yaşında, kıpır kıpır bir kız olan Stella Müller-Madej, savaş bittiğinde 15’ine gelmiş ve kavuştuğu özgürlüğü kavramakta zorlanıyordu. „Uygarlığa yeniden adapte olmakta çok zorlandım“ diyen Stella’yı yazma fiili rahatlatmış. Eline kalemi almaya karar vermesinde Krakau’da 50’li yıllarda izlediği bir savaş filmi etkili olmuş.

„Filmde de sağa sola bağırıp duran gardiyanlar, tek tip elbiseler taşıyan tutsaklar vardı. Ama yine de bu film yaşamak zorunda bırakıldığımız pislik, hastalıklar, açlık ve katliamları yansıtmaktan uzaktı“ diyen Stella, o andan itibaren, hayatta kalmış olmasını bir göreve adamaya karar verir; gözleri önünde katledilenlerin unutulmamasını sağlamak için yazmaya başlar.