Savaşın çocukları...
10 Aralık 2003Bağdat'ın en fakir semti Sadr City'de - eski adıyla Saddam City'de bir yetimhane. Savaştan önce kızlı erkekli 163 çocuk burada barınıyormuş. Amerikan askerleri Bağdat'a girdikten sonra bir gece çocuklar korkunç bir gürültüyle uyanmış. On üç yaşındaki Kusay o geceyi şöyle anımsıyor:
"Saat 22.00 sularıydı. Ellerinde silahlarla askerler geldi. Camları kırmaya, kapalı kapıları açmaya başladılar. Herkese çıkmalarını emrediyorlardı. Ben ve bir kaç
arkadaşım korkup hemen kaçtık. Beş altı gün sokaklarda dolaştıktan sonra geri gelmeye karar verdim, çünkü gidecek başka bir yerim yok."
Çocukların anlattıklarına göre, yetimhaneyi bir cezaevi sanan askerler burayı birkaç dakika içinde boşaltmışlar. Korkudan mahalledeki diğer evlere sığınan çocuklardan bir bölümü geri gelirken, çoğu dönmemiş. Bugün El Havza yetimhanesinde sadece 32 çocuk var. Özellikle kızların hiçbiri dönmemiş. Kızlar koğuşu sorumlusu Mina Fatwa öfkeli:
"Buranın cezaevi olduğu bilgisini nereden aldılar bilmiyorum. Çocuklarımın başlarına bir şey gelmesinden çok korkuyorum, malum artık hiç bir yer güvenli değil."
Sonra da yağmacılar
Askerler boşalttıktan sonra bu kez yağmacılar basmış yetimhaneyi. Yatak, yorgan, yastık, kitap, sandalye ne buldularsa götürmüşler. Pencerelerdeki demirler bile çalınmış. Buranın bir yetimhane olduğunu kanıtlayan tek şey duvarlardaki resimler. Çocukların iç dünyalarında yaşadıklarını yansıtan korku dolu resimler.. Ağlayan çocuklar, patlayan bombalar, kapkara silahlar, bunlar gördüklerinden hafızalarına kazınan en belirgin görüntüler.
Yetimhanenin karanlık koridorlarından geçerken mutfağı görmek istediğimi söylüyorum. Götürdükleri yerde kaynayan tek bir kazan bile yok. Yetimhanenin genç görevlisi Hüseyin Abdul Mecit ellerinde hiç erzak olmadığını, ramazanın ilk iki günü çocukların oruçlarını bozacak yiyecek bulamadıklarını söylüyor. ”Şimdi ne yapıyorsunuz” diye sorunca mahalledeki evlerden arada bir yemek geldiğini anlatıyor.
Yaşları yedi ila on altı arasında değişen 32 çocuktan sadece on ikisi okula gidiyor. Geri kalanı civardaki atölye ve tamirhanelerde çalışıyor. Kıvırcık saçları, esmer teni ve sıcacık gülümsemesiyle insanın içini ısıtan Abdul geceleri hala korktuğunu söylüyor.
"Savaş beni korkutuyor. Silah, bomba seslerinden ürküyorum. Ama en azından burada yalnız değilim, arkadaşlarımla birlikteyim."
Bağdat’ta sokak çocuk patlaması
Bağdat'ta savaştan sonra adeta sokak çocuğu patlaması yaşanıyor. Sayıları henüz tam olarak bilinmese de, uluslararası yardım kuruluşları savaş mağduru bu çocukların bir an önce sokaklardan alınması gerektiğini belirtiyor. Aksi takdirde uluslararası suç örgütlerinin eline düşebileceklerini vurguluyor. Ancak, henüz bu konuda atılmış somut bir adım yok.
Dünya medyasının başkent Bağdat'daki üssü durumundaki, 24 saat askerlerin nöbet beklediği Filistin Oteli'nin arka sokakları tinerci çocukların mekanı. Geceleri buradan geçmek cesaret istiyor. Savaş en büyük zararı yine toplumun küçük fertlerine veriyor ve bu çocukların ülkenin geleceğinde nasıl bir rol oynayacaklarını düşünmek gerekiyor...