Sarrazin koltuğunu kaybediyor
3 Eylül 2010Alman Merkez Bankası Yönetim Kurulu, Müslümanlara yönelik ırkçılığa varan açıklamaları nedeniyle Thilo Sarrazin'in yönetim kurulu üyeliğinden uzaklaştırılmasına karar verdi.
Alman Merkez Bankası Başkanı Axel Weber, Yönetim Kurulu'nun kararını şöyle açıkladı:
"Alman Merkez Bankası Yönetim Kurulu, Dr. Thilo Sarrazin'i Merkez Bankası Yönetim Kurulu'ndaki görevinden alması için Cumhurbaşkanı'na talepte bulunmayı kararlaştırdı. Bu kararı, Yönetim Kurulu'nda oy birliği ve büyük bir uzlaşma içinde aldık."
Sarrazin'in görevine devam edip, etmeyeceği konusunda son kararı Cumhurbaşkanı Christian Wulff verecek.
Wulff, dün N24 televizyonuna yaptığı açıklamada, sürecin hızlandırılmasını isteyerek, “Bu tartışmanın, Almanya’ya, özellikle de uluslararası alanda daha fazla zarar vermesini önlemek için, Merkez Bankası yönetim kurulunun daha fazlasını yapabileceğini düşünüyorum” demişti.
Özerkliğe sahip olan Merkez Bankası’nın yöneticileri ancak yine Banka’nın isteğiyle, Cumhurbaşkanı tarafından görevden alınabiliyor.
Almanya Başbakanı Angela Merkel başta olmak üzere birçok hükümet üyesi Sarrazin'in açıklamalarına tepki göstererek, Merkez Bankası'nı göreve çağırmıştı.
Başbakan Merkel, Merkez Bankası yönetim kurulunun bugünkü kararını memnuniyetle karşıladı. Merkel'in sözcüsü, Merkez Bankası'nın bağımsız bir şekilde aldığı kararın Başbakan tarafından "büyük saygıyla" karşılandığını duyurdu.
Tepkiler sürüyor
Thilo Sarrazin, "Almanya Kendini Yok Ediyor" başlıklı kitabı ve basına verdiği mülakatlarla Almanya’da gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Başbakan Angela Merkel’in yanı sıra iktidar ve muhalefet partilerinden siyasetçiler, Sarrazin’i eleştiren açıklamalar yapıyorlar.
Hrıstiyan Demokrat İçişleri Bakanı Thomas de Maizière de, Sarrazin’i sert bir şekilde eleştirdi. Hrıstiyan Demokrat Birlik partisi Berlin Eyalet Teşkilatı tarafından düzenlenen iftar yemeğinde konuşan de Maizière, Sarrazin’in bu tartışmayı kitabını tanıtımak için başlattığını söyledi ve şunları kaydetti:
"Her provakasyona tepki gösterilmesi gerekmiyor. Tamam, insan kendini göstermek isteyebilir. Ama kendini gösterme arzusunun para kazanma hırsı ile biraraya gelmesi büyük bir sorun. Toplumda bir tartışmanın başlamasını istemek de iyi. Fakat bu tartışma, kendini tanıtma ve kitabını satma isteği ile biraraya geliyorsa, kitabın yazarı tarafından gündeme getirilen bu tartışmayı yürütme konusunda çok dikkatli olmamız gerekiyor.”
İçişleri Bakanı de Maizière, göçmenlerin Alman toplumuna uyumu konusundaki eksiklikler ve sorunlar hakkında elbette konuşulması gerektiğini dile getirdi. Ancak bu tartışmanın Sarrazin’in başlattığı şekilde yürütülmemesi gerektiğine işaret etti.
Irkçılık ve toplumu bölme suçlaması
Sarrazin, ”Almanya Kendini Yok Ediyor” adlı kitabında, sadece Müslüman göçmenlerin Alman toplumuna uyum sağlayamadığını, bunun da Batı’nın değerleriyle bağdaşmayan İslam kültüründen kaynaklandığını savunuyor. Basına verdiği mülakatlarda da görüşlerini tekrarlayan Sarrazin, farklı kültürler ile genetik yapı arasında bağ kurmaya çalışan açıklamalar yapıyor. Bu çerçevede, Sarrazin, ”ırkçılık” yapmakla suçlanıyor, toplumu böldüğü savunuluyor.
Almanya Yahudiler Merkez Konseyi’nin eski başkan yardımcısı ve ünlü televizyon sunucusu Michel Friedman, Sarrazin’in farklı ülkelerden gelen insanların birlikte yaşamasına köstek olduğunu dile getirdi ve şunları kaydetti:
”Milyonlarca Müslüman ve Türk’ün aşağılanması (birlikte yaşamı) teşvik etmiyor. Biyolojik argümanlar kullanarak, ‘bir kez Yahudi olan hep Yahudi kalır’, ‘aptal bir Türk, her zaman için aptaldır’ demek, birlikte yaşamaya hazır milyonlarca insanın motivasyonunu kırmaktır.”
Deligöz: "Yarattığı yankı beni korkutuyor"
Sarrazin’e siyasetçiler, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri tepki gösterse bile, Sarrazin’e hak verenler de bulunuyor. Birlik 90/Yeşiller Partisi Milletvekili Ekin Deligöz, Sarrazin’in aldığı desteğin endişe verici olduğuna dikkat çekiyor ve şunları kaydediyor:
"Beni asıl korkutan bu kadar büyük bir yankı ile karşılaşmamız. Büyük gazeteler,
büyük basın ajansları, onun kitabını neredeyse tamamen basıyorlar, bunun üzerine konuşuyorlar ve böylelikle aslında insanların söylemedikleri ama akıllarında bulundurdukları düşmanlığın nasıl olduğunu fark ediyoruz.”
Forsa Araştırma Şirketi tarafından yapılan bir ankete göre, Almanların yüzde 41'i göçmenler yüzünden kendi ülkelerinde giderek yabancılaşacaklarına inanıyor. Emnid Araştırma Şirketi'nin yaptığı bir ankete göre ise Almanların yüzde 30'u Sarrazin'e hak veriyor. Sarrazin’i destekleyenler, bu görüşlerin ifade özgürlüğünün bir parçası olduğunu savunuyor.
Sarrazin'e suç duyurusu
Buna karşılık, Sarrazin’in sınırı aştığını düşünen Sol Parti’den bazı siyasetçiler ile Berlin Eyaleti Tempelhof-Schöneberg İlçesi Uyum Sorumlusu Gün Tank, Alman Merkez Bankası Yönetim Kurulu Üyesi hakkında suç duyurusunda bulundu.
Daha önce yaptığı açıklamalar nedeniyle Sarrazin hakkında suç duyurusunda bulunan Avukat Sami Çakı, Almanya’da anayasa ile güvence altına alınan ifade özgürlüğünün de sınırları olduğunu şu sözlerle ifade etti:
"Siz başka bir insanı ya da insan grubunu rencide edici, hakaret edici açıklamalarda bulunuyorsanız ya da toplumda grupları birbirine düşürücü, kin ve nefret aşılayıcı şekilde açıklamalarda bulunuyorsanız, tabii ki o zaman fikir açıklama özgürlüğü söz konusu olamaz."
Sarrazin hakkında dava açılıp, açılmayacağına ise ilgili savcılık tarafından soruşturma tamamlandıktan sonra karar verilecek.
© Deutsche Welle Türkçe
DW/dpa/AFP, JD/BK/AŞ