Saraçoğlu Mahallesi’nin tarihi dokusu tehdit altında
2 Ekim 2020Saraçoğlu Mahallesi Ankara’nın kalbinde yer alan en az 70 yıllık bir toplu konut alanı. Mahalle, Türkiye’nin ilk toplu konutları olarak biliniyor ama aslında bundan çok daha fazlası. İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarında inşa edilen mahalle, tanık olduğu sayısız olayın yanı sıra, dalları gökyüzünde karşılıklı birleşen köklü ağaçları ve nostaljik sokakları ile Ankara’nın hafızasını temsil ediyor ve tarihi bir filmin setini andırıyor.
Yatay mimari ile düzenlenmiş mahallenin sokaklarında bugünlerde eskiden olduğunun aksine çocukların değil iş makinalarının sesleri yankılanıyor.
Yıllar içinde uygulanan politikalarla çürümeye terk edilen, son sakinleri 2015'te polis zoruyla çıkartılan mahalle için kentsel dönüşüm projesi başlatıldı. Yargı süreci yıllardır devam eden proje pek çok kesim için tarihi dokunun bozulacağı ve mahallenin ruhunun yitirileceği kaygılarını da beraberinde getiriyor.
Alman mimar Paul Bonatz tarafından tasarlanan mahallede 435 adet lojmanın yanı sıra okullar, kütüphane, sosyal amaçlı binalar, dinlence ve oyun sahaları bulunuyor. Ankara’nın en değerli yerlerinden birindeki bu konutlar ve ağaçların her biri tescilli durumda. Emlak Konut GYO ile Güryapı şirketi tarafından üstlenilen yeni proje kapsamında ise yaklaşık 112 bin metre karelik alanın otel, restoranlar, dükkanlar, göletler ve binaların altına yapılacak otopark ile yeni bir çehreye büründürülmesi hedefleniyor.
"Binaların ruhunun yaşatılması önemli”
Mahallenin ana arterlerinden 95. sokakta buluştuğumuz Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, elde edebildikleri son bilgilere göre, binaların bir kısmının yıkılmayarak özgün olarak restore edileceğini ancak bazılarında yapının amacına göre önemli değişikliklere gidileceğini belirtiyor.
Mahallenin akıbetini DW Türkçe'ye değerlendiren Candan, bu tür restorasyonlarda önemli olan noktanın her zaman “yıkım” olmadığına dikkat çekerek, “Binaların restorasyonu, ayakta kalması tabi ki önemli ama ruhunun, değerlerinin yaşatılması da önemli. Burası Ankara’nın yerleşim belleği, mahalle ve kentsel demokrasi kültürünün önemli bir örneği” diyor.
DW Türkçe olarak bilgi almaya çalıştığımız şantiye yetkilileri ise, binaların yıkılmayacağını ve aslına uygun olarak restore edileceğini söylüyor ancak bu nostaljik mahallenin tam olarak nasıl bir bölgeye dönüşeceğine ilişkin bir bilgi vermiyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, kısa süre önce yaptığı açıklamada, "Buradaki tüm yapıları, ağaçları koruyoruz, restorasyonlarını yapıyoruz ve Ankara'ya 100 bin metrekarelik, 7 gün 24 saat yaşayacak, Ankara'ya gelen herkesin uğrayacağı, içinde göletlerinin, dinlenme alanlarının, restoranların, kütüphanelerin olduğu çok önemli bir projeyi hayata geçiriyoruz” demişti.
“İçinde nefes varsa bina yaşamaya devam eder”
Saraçoğlu Mahallesi ile ilgili Mimarlar Odası’nın girişimiyle başlatılan yargı süreci ise halen devam ediyor. Ancak son yapılan ihalenin iptali için açılan dava sürdüğü halde inşaat çalışmaları başlatılmış durumda.
Mahallenin okullarından 70 yıllık Namık Kemal Ortaokulu da velilerin ve öğrencilerin itirazlarına rağmen en az 3 yıllığına boşaltılıyor. Çünkü projenin 2023’e yetiştirilmesi planlanıyor.
Ankara Kent Konseyi Başkan Yardımcısı, Şehir Plancısı Prof. Dr. Savaş Zafer Şahin, bu tür projelerin yapılabileceğini ancak diğer kesimlerin ortak edilmesinin önemli olduğuna işaret ederek, şunları söylüyor:
“Bu, sadece birkaç kurumun sürüklediği bir proje olarak ortaya çıktı. Arkasından o evlerde yaşayan insanlar vardı ama daha projenin olup olmayacağı belli değilken bu alan boşaltıldı. Oysa biz her zaman planlamada şöyle deriz: Bir binanın içinde nefes varsa o bina yaşamaya devam eder.”
DW Türkçe'ye konuşan Şahin, Saraçoğlu’ndaki binaların bugün kötü durumda olmasının sebebini de içinde insanların uzun süredir yaşamıyor olmalarına bağlıyor ve binaların aslına uygun olarak çoğunlukla toplu konut olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Proje ile ilgili bilgilendirme sürecinin yetersiz olduğu eleştirisinde bulunan Şahin, mahallenin yeni hali için “kullanıcı kitlesinin hangi kesimler olarak hedeflendiğinin” çok kritik olacağını söylüyor. “Bunu doğru konumlandırmadığınız zaman proje ölü doğuyor” diyen Şahin, geçmişte Ankara’da yapılan bazı kötü örnekleri sıralayarak işlevsel olarak büyük değişikliklere gidilmesi durumunda mahalleyi bekleyen tehlikeyi şöyle aktarıyor:
“Yarın bir gün beklenen orta ve üst gelir grupları buraya gelmez ise muhtemelen zaman içinde işletmeler buradan yavaş yavaş ayrılır ve daha düşük nitelikli, çok da gitmek istemeyeceğimiz işletmeler yerlerini alabilir. Saraçoğlu Mahallesi'nin böyle bir şeye dönüşmesi ihtimali var. Bunu engellemek için burayı bir mücevher gibi ele almalıyız.”
Öğretmenlerle generallerin komşu olduğu mahalle
Yıllar boyu farklı adlarla anılmış olsa da Saraçoğlu memurların, öğretmen ya da asker ailelere tahsis edildiği için "devlet mahallesi” olarak biliniyor.
Babası lise öğretmeni olan gazeteci Nuran Milli de çocukluğu ve ilk gençliği bu mahallede geçmiş isimlerden biri. Milli o günleri, “Bu mahallede geçirdiğimiz zamanlar bizim için harikaydı. 17 yıl orada yaşadık. Komşuluk ve mahalle kültürünün çok gelişmiş olduğu bir yerdi. Hâlâ ayda bir buluşuyoruz” sözleriyle anlatıyor.
Lojmanların bazı iddiaların aksine sadece üst bürokratlara ve askerlere verilmediğini, durumu iyi olmayan ya da kendileri gibi çok çocuklu ailelere de ayrıldığını aktaran Milli, bir komisyonun yaptığı inceleme sonucu oturma hakkının kazanıldığını ifade ediyor.
Milli, 6 kardeş olduklarını ve bu lojmanda kalarak babasının tek bir öğretmen maaşı ile hepsini okutabildiğini söylerken, "Belki şimdi de bu evler çocuklar için yurt olarak değerlendirilebilirdi, eğitime de bir katkı sağlanmış olurdu” önerisi getiriyor.
Mimarlar Odası Başkanı Candan’a göre ise şimdiki proje ile mahalle için bir “soylulaştırma” çalışması yürütülüyor. Candan endişesini şu sözlerle ifade ediyor:
"Siz buraya gelip 30-40 liraya bir kahve içecekseniz, geceliği bin liraya kalacaksanız o zaman buranın kullanıcılarının değiştiğini ve kamusal ruhunun kalmadığını göreceğiz muhtemelen. İşte asıl o zaman Saraçoğlu Mahallesi gerçekten ölür.”
©Deutsche Welle Türkçe
Gülsen Solaker