1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Rusya'nın kanayan yarası: İşkence

Sabine Adler17 Mayıs 2004

Rusya'da gözaltına alınmak, işkence görme olasılığını da beraberinde getiriyor. İnsan hakları örgütlerinin araştırmalarına göre yalnızca Çeçenistan'da 3 bin Çeçen gözaltında "kaybedildi".

https://p.dw.com/p/AbHb
Çeçenistan'da yakınları "kaybedilenler" sık sık protesto gösterisi düzenliyor
Çeçenistan'da yakınları "kaybedilenler" sık sık protesto gösterisi düzenliyorFotoğraf: AP

Rusya, Irak’taki işkence skandalına ilişkin bir BM Konferansı düzenlenmesi için girişimde bulunan ülkeler arasında yer alıyor. Ancak aynı Rusya, Avrupa Parlamentosu Üyesi Alman Sosyal Demokrat Rudolf Binding’in Çeçenistan için bir Savaş Suçları Mahkemesi kurma talebine şiddetle karşı çıkıyor. İnsan hakları kuruluşları, Çeçenistan’da yaşanan insanlık dramına dikkat çekiyor. Bu kuruluşlar, Rus yetkilileri ve medyasını olaylara sessiz kalmakla suçluyor.

Rus medyası, Irak’ta Amerikan ve İngiliz askerlerinin işlediği işkence suçlarını, koordineli ve ayrıntılı biçimde duyuruyor. Memorial adlı insan hakları kuruluşundan Alexander Çerkassov, Rus halkının Irak’ta yaşananlara öfke duymasının anlaşılabilir olduğunu kaydediyor. Ancak Çerkassov, Irak’taki işkence skandalının, neden Rusya’daki benzer olaylar hakkında bir tartışma başlatmadığına hayret ettiğini söylüyor. İnsan hakları örgütleri yıllardır, göz altında ve hapishanelerde işkence uygulandığı suçlamasında bulunuyorlar. Memorial’dan Çerkassov, 80 bin Rus askerinin konuşlandırıldığı Çeçenistan’daki durumun daha da içler acısı olduğunu vurguluyor:

Gözaltında 3 bin kayıp Çeçen

”Iraklı işkence kurbanlarına tazminat ödenmesi ihtimali yüksek. Peki ya bizde durum nasıl? Gözaltında kaybolan 3 bin Çeçen’in aileleri ne alacak? Terk edilmiş halde bulunan bazı kurbanların cesetlerinde işkence izleri dikkat çekiyor. 9 Nisan’da Sercen-Yurt’ta dokuz ceset bulundu. Bu cesetlerden sekizi, 27 Mart‘ta, dokuzuncusu ise 2 Nisan’da Grozni’deki bir operasyonda gözaltına alınan kişilere aitti. Olay, Nowata Gasete adlı gazetede yayımlandı. Ancak Savcılık, henüz konuyla ilgilenmedi, diğer basın kuruluşları da olayın üzerine gitmedi. Biz Amerikalıların işledikleri suçla yakından ilgileniyoruz, ama kendi kapımızın önünü süpürmekten aciziz."

"Fil metodu"

İnsan hakları kuruluşlarının raporlarına göre, Rusya’da polis tarafından gözaltına alınan ya da hapse giren kişiler, işkenceyi hesaba katmak zorunda. Zanlıların saatlerce kaloriferlere zincirlendiği, tuvalete dahi gitmelerine izin verilmediği bildiriliyor. Elektroşok ya da fil metodu diye adlandırılan, işkence yönteminin çok sık kullanıldığı kaydediliyor. Fil metodunda, işkenceci tutuklunun başına geçirdiği gaz maskesinin oksijen girişini dilediğince kapatıyor. Rus polisinin sık olarak kullandığı bir diğer işkence metodunda ise sorgulanan kişinin başına bir tabure konuyor ve polisler, masadan tutuklunun başında taşıdığı bu taburenin üzerine atlıyorlar. Geçtiğimiz günlerde başına tabure konan 27 yaşındaki bir tutuklunun, pencereden kendini attığı kaydediliyor. Aynı zamanda bir hukukçu olan Tümgeneral Sergey Wizin, yıllardır adalet kurumları üzerinde sivil denetimi sağlayacak yasalar çıkarılmasını talep ediyor. Wizin, ”Bundan beş yıl önce bir uzmanlar grubu, polisin, savcılığın, nezarethane ve cezaevlerinin denetimine yönelik bir yasa tasarısı hazırladı. Tasarı, Rus Parlamentosu’nda en az 20 oturumda ele alındı, ama yasa hala çıkarılmadı” diyor.

Hukuk dışı davranışlar

İstatistiklere göre Avrupa’da işlenen suçların yüzde 40’ı, Rusya’dakilerin ise yüzde 70’i açığa kavuşturuluyor. Bunda Rusya’da uygulanan işkencenin rol oynadığı bildiriliyor. Rusya’da sadece polisin gözaltına aldığı kişilerin değil, ordudaki acemi erlerin de insanlık ve hukuk dışı davranışlara maruz kaldığı belirtiliyor. Sadece 2003 yılında 337 askerin, orduda maruz kaldıkları şiddet nedeniyle öldüğünü ya da intihar ettiği biliniyor. Memorial adlı insan hakları kuruluşundan Alexander Çerkassov, Rus ordusunun savaşta bile kendi askerlerine özen göstermediğini vurguluyor:

Sivil denetim yok

”1. Çeçenistan Savaşı sırasında Asker Anneleri Komitesi gibi insan hakları kuruluşları, kaybolan Rus askerlerinin akıbetiyle ilgilendi. Hala süren şimdiki, 2. Çeçenistan Savaşı’nda da da aynı şey söz konusu. Savaşta ölen Rus askerlerinin listesi hala yayımlanmadı. Ordu üzerinde sivil denetim yok. Ne işkencelere ilişkin video kayıtları ne de başka bir şey reaksiyona yol açıyor. Başsavcılık gibi, medya ve ordu da konuya eğilmiyor. Yaşananlar görmezden geliniyor. Ama Amerikalıların sorunları ile başedebilmesi, bizim için de en azından bir umut ışığı.”